2013 yılında ABD Başkanı Barack Obama’yı bile içine alan bir furya haline gelen “selfie” yılın kelimesiydi.
Selfie’nin “yılın kelimesi” olduğu bir Dünya ’nın nasıl bir yer olduğu konusunda söylenecek çok şey olabilir. Peki, son on yılın kelimelerine bakınca Dünya nasıl bir yer olarak görünüyor?
Ve Türkiye bu Dünya’nın neresinde?...
Ve Türkiye bu Dünya’nın neresinde?...
İşte bu soruların cevaplarını düşünmek isteyenler için, Oxford’a göre son 10 yılın kelimeleri:
2004 yılının kelimesi “chav” ucuz altın mücevherler ve beysbol şapkaları takan, alışveriş merkezlerinde takılan İngiliz delikanlılarını betimlemek için kullanılıyor. Türkçe’deki karşılığı ırkçı bir söylem olduğu bile önem taşımayacak kadar dile yerleşmiş olan “apaçi” kelimesi. Alışveriş merkezlerinde zaman geçiren, jöleli kabarık saçları, yırtık kotları ve beyaz spor ayakkabıları ile dikkat çeken delikanlılar Türkiye’de olduğu kadar, dünyanın en gelişmiş ülkelerinden İngiltere’de de ciddi bir işsizlik sorunu olduğunun göstergesi haline geliyor.
2005 yılında İngilizleri gittikleri her yere götürmek suretiyle adeta kendine kitleyen sudoku yılın kelimesi seçilmiş. Eskiden olsa, sudoku dile İngilizceleşerek girecekken, olduğu gibi kabul görmesi ve yaygınlaşması, İngilizcenin de çok-kültürlü bir dil haline geldiğini gösteriyor. Yani, tüm dilleri etkileyen bir dil bile başka dillerin etkileşiminden kurtulamıyor. Elbette, kitleler halinde sudokuya yönelen tek ülke İngiltere değil. Türkiye de 2005 yılından itibaren popüler gazetelerin bulmaca eklerine girdi.
2006 yılının kelimesi “bovvered” komedyen Catherine Tate’in Lauren karakterini canlandırdığı bir dizide sıkça kullandığı ve kültürün dil üzerindeki etkisini gösterircesine popülerleşmiş bir kelime. Rezil eden ya da sinirlendiren anlarda kullanılan bu kelimenin sözlük anlamı “mesele yaratmak”.
2007 yılının kelimesi “karbon izi” yani “carbon footprint” olarak belirlenmiş. Bir hareketin ortaya çıkardığı karbondioksit miktarı olarak bilinen karbon izi, tüketim alışkanlıklarımızın doğaya ve gezegene verdiği zararı belirtmek için ölçümlenir. İklim değişikliği konusunda Kyoto Protokolü kapsamında da çalışmaların yürütüldüğü 2007 senesine, gezegeni koruma endişesinin damga vurmuş olduğu gözlemleniyor.
2008 yılının kelimesi “credit crunch” 2007-2008 yıllarında yaşanan küresel finans kriziyle alakalı. Kısacası bankaların kredi verme faaliyetlerini azaltma durumu olarak adlandırılabilen bu durum, Türkiye’de de üretime darbe vururken daha fazla işsizliğe yol açmıştı.
2009 yılının kelimesi “simples” ise reklamcılığın gücünü gösterir nitelikte. Aleksandr adında bir şirketin fiyat kıyaslama yapan bir internet sitesinin reklamında oynarken “simples” demesi kelimeyi toplumun gündelik diline yerleştirivermiş. Hangi konulardan, şeylerden hangi kelimeleri kullanarak bahsettiğimizi belirleme gücü biraz da reklamların elinde diyebiliriz.
2010 yılının kelimesi “big society” [büyük toplum] Muhafazakar Parti’nin genel seçim manifestosunda kullanılmış. Yerel toplulukları ve bireyleri, siyasilerin gücünü onlara geri vererek bir araya getirmeyi ima eden bir kalıp.
2011 yılının kelimesi “squeezed middle” ise toplumun enflasyondan, maaş iniş çıkışlarından ve kamu harcamalarındaki kesintilerden en çok etkilenen kesimini, yani orta ve düşük gelirli vatandaşları anlatıyor.
2012 yılının kelimesi seçilen “omnishambles” ilk kez, İngiltere’nin kaotik politik durumunu eleştirmek amacıyla televizyonda, The Thick of It programında kullanılmış. Kelime, bütün, hepsi anlamlarına gelen Latince “omni” ile toplam düzensizlik, bozukluk anlamına gelen “shambles”ın birleştirilmesiyle üretilmiş. Serbest bir çeviriyle söylersek, içinden çıkılmaz hallerin hepsi ve çok daha fazlasını ima ediyor.