Çünkü günü bitirmenin en cazip yollarından birisi; o gün arkadaşlarınızın ne yaptığını sosyal medya hesapları aracılığıyla kontrol etmektir. Peki bu davranış; vücudumuzda ve beynimizde tam olarak nelere sebep oluyor? Ve daha önceki yazılarımız ve çevirilerimizde de belirttiğimiz gibi sorunların kaynağında; ışığa maruz kalma ile kontrol edilen, vücudunuzun hormon salgılamasını belirleyen sirkadiyen ritmleri var. Geceleri telefonunuzu elinize aldığınızda, telefonunuzun ekranından tam gözlerinize doğru bir foton demeti (mavi ışık) gönderilir ve bu durum beyninize yorgun hissetmenizi sağlayan melatonin hormonunu salgılamaması uyarısı yapar.
Bu da şu anlama geliyor; ta ki beyniniz “yeter artık” diyene kadar uyanık kalıyorsunuz. Ancak beyniniz bu uyarıyı yapana kadar arzu ettiğiniz uyku saatiniz üzerinden birkaç saat geçmiş oluyor. Ve ertesi gün işe ya da derse gitmek için uyanmak zorundaysanız ve bu durumu sürekli hale getirdiyseniz, her gece uykunuzdan birkaç saat kaybetmiş oluyorsunuz.
Öte yandan araştırmacılar; uykunun neden önemli olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Her gece 7 ve 9 saat arasındaki bir uyku; aktif nöronlarımızın yalnızca dinlenmesini sağlamıyor, aynı zamanda gün boyunca beynimizde oluşan nörotoksinlerin temizlenmesinde önemli olan santral sinir sistemindeki gliyal hücreleri de destekliyor.
Yeteri kadar uyku alamadığımızda, gliyal hücrelerimiz doğru şekilde çalışamıyor ve sonucunda da odaklanma (dikkat) süremizde bozulmalar, hafıza problemleri ve metabolizmamızı düzenleyen insülin seviyesinde düzensizlikler ortaya çıkıyor. Öte yandan University of Berkeley’de yapılan bir araştırmaya göre; uykusuzluk başka insanların yüz ifadelerini doğru algılayabilme yetimizi de köreltiyor.
Bu açıdan bakıldığında da; uyumadan hemen önce akıllı telefon kullanımı yalnızca biyolojik anlamda bozulmalara değil, sosyal anlamda da zayıf ilişkiler kurulmasına ya da mevcut ilişkilerin bozulmasına sebep olabilir. Sonuç olarak; akıllı telefonlarınızı yatak odanıza almamanız için yeterli sebebiniz var.