Beyaz Saray, Suriye'de Esed rejiminin sarin sinir gazı dahil kimyasal silah kullandığını teyit etti.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes, konuyla ilgili yazılı açıklama yaptı.
ABD'nin Suriye'deki potansiyel kimyasal silah kullanımını yakından izlediğini belirten Rhodes, Suriye hükümetinin Birleşmiş Milletler'in (BM) konuyla ilgili inceleme gerçekleştirmeye yönelik girişimlerini engellemesinin kapsamlı bir araştırma yapılmasını engellediğini kaydetti.
Rhodes, Esed rejiminin Suriye'deki kimyasal silah kullanımına dair gerçeğin ortaya çıkartılmasına yardım etmek için tek yanlı incelemeler yapabilmesi amacıyla BM'nin derhal serbest girişini sağlayarak, kendisinin inceleme önerisinin oyalama taktiği olmadığını kanıtlayabileceğini belirtti.
Rhodes, ABD'nin müttefikleri ve partnerlerinin yanı sıra Suriye muhalefeti dahil, Suriye içindeki bireylerle, orada ne olduğuna dair gerçekleri ortaya çıkarabilmek için, kimyasal silah kullanıldığına dair raporlarla ilgili bilgilerin değerlendirilmesi, paylaşımı ve bilgi sağlanması noktasında yakından çalıştığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"İstihbarat camiamız Esed rejiminin geçen yıl muhaliflere karşı birçok kereler küçük ölçekli sarin sinir gazı dahil kimyasal silahlar kullandığı değerlendirmesinde bulundu. İstihbarat camiamızın, çok yönlü, bağımsız bilgi akışı göz önüne alındığında bu değerlendirmeye yönelik yüksek güveni var. İstihbarat camiası, bugüne kadar Suriye'de tespit edilen kimyasal silah saldırılarından 100-150 kişinin öldüğunü tahmin ediyor. Ancak zayiat bilgileri büyük ihtimalle eksik. Bu ölümcül saldırılar, Suriye'de felaket boyundaki can kayıplarının küçük bir bölümünü oluştusa da kimyasal silahların kullanımı uluslararası normları ihlal etmekte ve on yıllardır uluslararası toplumda var olan net kırmızı çizgileri aşmaktadır."
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes, "Esed rejiminin bu silahlar üzerindeki kontrolünü sürdürdüğüne inanıyoruz. Suriye'de muhalefetin kimyasal silahlar edindiği ya da kullandığını ortaya koyan güvenilir, kanıtlarla desteklenmiş bir rapora sahip değiliz" ifadesini kullandı.
Rhodes, yaptığı açıklamada, istihbarat değerlendirmesini hazırlamada kullanılan bilgilerin, rejimin kimyasal silah saldırılarını planlayan ve hayata geçiren Suriyeli yetkililere dair raporlar, zaman, mekan ve saldırının araçlarına dair tanımlamaları ve bir kimyasal silaha maruz kalınmasıyla tutarlılık gösteren fizyolojik belirtilere dair tanımlamaları içeren raporları kapsadığını kaydetti.
Suriyeli muhalif gruplardan sosyal medya araçları ve diğer medya kaynaklarından edinilen bazı açık kaynak bilgilerinin de kimyasal silah kullanımı ve bu silahlara maruz kalınmasıyla alakalı edindikleri bilgilerle uyuştuğunu bildiren Rhodes, bu değerlendirmenin, sarin gazına maruz kaldıklarını ortaya koyan bazı kişilerden edinilen fizyolojik örneklerin laboratuvar analizleriyle de desteklendiğini belirtti.
Rhodes, "Her bir pozitif sonuç, bir bireyin sarine maruz kaldığını gösteriyor ancak kişilerin nasıl veya nerede (kimyasa silaha) maruz kaldıklarını ya da yayılımdan kimin sorumluğunu söylemiyor" değerlendirmesinde bulundu. Rhodes, "Esed rejiminin bu silahlar üzerindeki kontrolünü sürdürdüğüne inanıyoruz. Suriye'de muhalefetin kimyasal silahlar edindiği ya da kullandığını ortaya koyan güvenilir, kanıtlarla desteklenmiş bir bilgiye sahip değiliz" ifadesini kullandı.
"Önümüzdeki haftalarda Kongre ile bu konularda istişare içinde olacağız"
Uluslararası toplum ve kamuoyuyla paylaşmak üzere güvenilir ve kanıta dayanan bir delil sunmak için müttefiklerle çalıştıklarını belirten Rhodes, BM inceleme heyeti misyonunun oluşturulmasından bu yana, misyonun başkanlığını yapan Ake Sellstrom'a iki brifing verdiklerini, ayrıca bugünkü istihbarat güncellemesi ve olası kimyasal silah kullanımını içeren spesifik olaylarına dair BM'nin dikkatini çekmek için, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'a bir mektup göndereceklerini kaydetti.
Rhodes, BM misyonunun, halen devam eden incelemesinde bu olaylara da yer vermesini ve uygun gördüğü şekilde, bulguları üzerinde raporlama yapmasını talep ettiklerini bildirerek, "İlave bilgiler sunmaya ve yeni gelişmeler ortaya çıktıkça Sellstrom'u bilgilendirmeye devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
ABD Başkanı Obama'nın, kimyasal silahların kullanımının ya da bu silahların terör gruplarına transferinin ABD için kırmızı çizgi olduğunu net şekilde ortaya koyduğunu hatırlatan Rhodes, uluslararası toplumda da kimyasal silahların kullanımına karşı uzun zamandır tesis edilmiş normların bulunduğunu belirtti. Rhodes, şunları kaydetti:
"Suriye'de, Esed rejimi tarafından geçen yıl muhaliflere karşı birçok kereler, sinir gazı sarin dahil küçük ölçekte kimyasal silahlar kullandığına dair yüksek güven var. Başkan Obama, kimyasal silahların kullanımının hesaplarını değiştireceğini söylemişti ve değiştirdi. Karar verme sürecimize nisan ayındaki istihbarat değerlendirmemiz ve rejimin, halkına karşı korkunç şiddetini artırması öncülük etti. Rejimin, Suriye halkına kimyasal silah kullandığına dair güvenilir kanıtın ardından Başkan Obama, sivil muhalefete ölümcül olmayan yardımların tedarikini artırdı ve ayrıca, Yüksek Askeri Konsey'e (YAK) yardımlarımızın genişletilmesi yetkisi verdi. Bu konularda önümüzdeki haftalarda Kongre ile bu konularda istişare içinde olacağız. Bu çabayla, YAK'ın etkinliğinin güçlendirilmesi ve ABD, diğer ortaklar ve müttefiklerimizin yardım tedariklerini koordine edilmesine katkı sağlanması hedefleniyor. Esed rejimi şunu bilmeli ki eylemleri, YAK'a doğrudan destek de dahil bizim muhalefete sağladığımız yardımların boyutu ve ölçeğini artırmamıza neden oldu. Bu çabalar önümüzdeki dönemde de devam edecek."
Rhodes, ABD ve uluslararası toplumun elinde, başvurabileceği diğer hukuki, mali, diplomatik ve askeri seçeneklerin de olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Tüm senaryolara karşı hazırlıklıyız ve kendi zaman çizelgemize göre kararlar alacağız. Gelecekte atacağımız her türlü adım, ulusal çıkarlarımızla tutarlılık içinde olacak ve temel istikrarı sağlayabilen ve devlet kurumlarını yönetebilen, tüm Suriyelilerin haklarını koruyabilen, konvansiyonel olan ve olmayan tüm silahlarin güvence altına alabilen ve terör faaliyetlerine karşı koyabilen bir idare kurmayı sağlayacak müzakere edilmiş politik bir çözümün başarılmasını içeren hedeflerimizi ilerletmeliyiz."