Marine Le Pen'in AB karşıtı olduğu bir sır değil. İktidara gelmesi halinde Fransa'nın AB ile ilişkilerini başka bir raya sokmak istediğini yıllardır söylüyor. Ancak Hollande'a yaptığı çağrıyla ilk defa somut biçimde AB'den çıkışı partisinin temel politikalarından biri haline getirmiş ve bu konuda bir tarih vermiş oldu. Şu anda IMF genel müdürlüğü görevini yürütmekte olan Fransız siyasetçi Christine Lagarde'ın ardından "Fransa'nın en popüler ikinci kadın siyasetçisi" unvanına sahip olan Le Pen, "dönüm noktası" olduğu gerekçesiyle Ocak 2014'ü önerdiğini belirtiyor. AB "yaptırımı" olarak tanımladığı kemer sıkma politikalarının gerçek anlamda Ocak 2014'te uygulamaya konulacağını, AB iş piyasasının gelecek yıl Bulgar ve Rumen vatandaşlarına tamamen açılacağını, Fransa'nın yine bu tarihten itibaren Bulgaristan ve Romanya kökenli Romanları sınırdışı edemeyeceğini ve AB ile ABD arasında uygulamaya konulacak serbest ticaret antlaşmasının Fransız tarımını "yerle bir edeceğini" söylüyor.
Ulusal hukukun üstünlüğü
Le Pen, partisinin ulusal kurultayında yaptığı konuşmada, referandum çağrısına olumlu yanıt verilmesi halinde AB'den ayrılma lehinde oy çağrısında bulunacaklarını, ayrılmamak için "dört asgari temel reform" koşullarının bulunduğunu da belirtti. Bu koşulları, "organize biçimde ulusal para birimlerine dönüş", "AB içinde serbest dolaşımın kaldırılması", "ekonomik vatanseverlik ilkesine izin verilmesi ve sınırlarda korumacılığın tahsis edilmesiyle AB ülkelerinin yeniden sanayileşmelerinin sağlanması" ve "ulusal hukukun Avrupa hukuku üzerindeki üstünlüğünün yeniden tanınması" olarak sıraladı. Ancak Le Pen, Fransız hükümetinin bu koşulları yerine getireceğine "inanmadığını" ve tek çarenin "AB'den çıkmak" olacağını sözlerine ekledi. Fransa'da siyasi sınıfın AB üzerine referandum düzenlemeyecek olmasının "Fransızların artık AB'yi istemiyor olmasından kaynakladığını" savunan Le Pen, "İtalya'da bankalar ve AB'nin adayı olan Mario Monti'nin seçimlerle kovulmasıyla birlikte Avrupa halkları baharının kapısının aralandığını görüyorum" şeklinde konuştu.
Le Pen'in ifadeleri Fransız medyasında da geniş yankı uyandırdı. Bir Fransız TV kanalına konuşan FN lideri, daha da ileri giderek AB'yi SSCB'ye benzetti ve "AB aynı SSCB gibi. Yani reforme edilemez. Zira AB de SSCB gibi bir ideoloji ve dogma üzerine kurulu. Bu ideolojinin temelinde ulusal egemenlik devri ve Avrupa hukukunun ulusal hukuka üstünlüğü bulunuyor" ifadelerini kullandı. Le Pen'in bu fikirlerinin gelecek yıl düzenlenecek yerel ve Avrupa Parlamentosu seçimlerinde FN'nin temel programını oluşturacağı belirtiliyor.
AB karşıtları Le Pen ile sınırlı değil
FN liderinin AB'den çıkma önerisinin ülkenin merkez sol ve merkez sağ partileri tarafından desteklenmesi beklenmiyor. Ancak ekonomik kriz ve bu krize paralel olarak giderek artan işsizlik oranı Fransız toplumunda AB'nin imajını her geçen gün zedelemekte. AB yanlısı olarak bilinen iktidardaki Sosyalist Parti'nin (PS) "egemenlikçi" kanadı açıkça AB'ye karşı tavır almaya başladı. Siyasi yelpazede solun solu da anti-sosyal ve kemer sıkma politikaları nedeniyle AB'ye adeta ateş püskürüyor. Cumhurbaşkanı Hollande'ın çevresi bile AB'nin "Fransızlar için yeterince koruma sağlayamamasından" yakınıyor. Fransa, AB içindeki en önemli ticari ortağı Almanya'yı tedirgin etme pahasına ortak para birimi Euro için devalüasyon çağrıları yapıyor. Ve tüm göstergeler Haziran 2014'te yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Fransa'da "AB karşıtı" hareketlerin güç kazanacağını gösteriyor.