Partisinin il başkanlığınca bir otelde düzenlenen 4. Şura Toplantısı'na katılan Dinçer, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Dershanelerin kapatılmasının kolaylaştırılması konusundaki düşüncesinin sorulması üzerine Dinçer, hiçbir meselenin Türkiye'nin başka sorunlarından bağımsız ve bir önceki uygulamalardan kopuk olmadığını, bundan sonraki meselelerin de birbirinden bağımsız düşünülemeyeceğini söyledi. "Eski Milli Eğitim Bakanı olarak bu konuda fikir söylemem çok doğru değil" diyen Dinçer, bakanlığı döneminde benzer çalışma yaptıklarını, bilgi toplama aşamasında olduğunu ancak henüz neticelenmediğini dile getirdi. Bu konunun Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'ya sorulmasının yararlı olduğunu düşündüğünü aktaran Dinçer, "Daha önceden Milli Eğitim Bakanlığı yapmamış olsaydım, bu konuda fikir söylemek benim için daha kolay ve rahat olurdu ama şimdi en azından benim bir şey söylemem çok şık olmayacak" ifadesini kullandı.
"Hükümetin kimseyi mağdur edeceği kanaatinde değilim"
Dershaneler konusunda bazı basın yayın organlarında hükümete yönelik sert eleştiriler yer aldığının hatırlatılması üzerine Dinçer, şöyle konuştu: "Dershane meselesini sadece bugün bütün sorunlarımızdan, bütün önceki yapılanlardan ve bundan sonraki yapılanlardan bağımsız gibi ele almak bence çok yanlış olur. O yüzden hükümetin aslında ne yapmaya çalıştığını anlamaya ve uzun vadede nereye gelmek istediğine dair vizyonunu görmeye ihtiyaç var. Bunu yapmadan, sadece bir karar ve o karara dayalı bir akım eleştiriler yapacak olursanız, bu, satranç oyununda, oyuncunun oynadığı bir taşın üzerinde değerlendirme yapmaya benzer. Halbuki, belki bir daha uzun vadeli performansın, başarının sağlanması için yaptı o hamleyi ve o hamlede ortaya çıkacak mahsurları göze aldı." "Hükümet de dahil olmak üzere, toplumun her kesiminin, ülkenin ve çocuklarımızın çıkarını her şeyin üzerinde tutmak gerektiği kanaatindeyim" diyen Dinçer, "Bugünkü tartışmaların kısır ve ve yüzeysel perspektifle yapıldığı kanaatindeyim. Olmamasını diliyorum, hükümetin bu konuda kimseyi mağdur edecek tavır içinde olacağı kanaatinde değilim" şeklinde konuştu.
Kıdem tazminatına yönelik düzenleme Kıdem tazminatına yönelik düzenleme tartışmalarına da değinen Dinçer, yürütülen çalışmanın kıdem tazminatının kaldırılması doğrultusunda olmadığını aktardı. Yapılan çalışmanın Türkiye'de kıdem tazminatının yeni bir yöntemle toplanması ve dağıtılması olduğunu ifade eden Dinçer, "Maalesef mevcut yapıda ve uygulamada Türkiye'de toplam işçilerimizin sadece yüzde 8 ile 10'u ancak kıdem tazminatı alabiliyor. Türkiye'de bütün işçilerin kıdem tazminatı alabilecekleri bir çalışma ve yöntem üzerinde çalışılıyor. Onun için 'kıdem tazminatı kalkıyor' tanımlamasını değiştirmek lazım" diye konuştu.
Dinçer, sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye'de henüz tam anlamıyla halkı bütünüyle merkeze koyan bir hizmet anlayışı, devlet algılaması yerleşti sayılmaz. Bu, bir süreç. Türkiye'de değişim süreci yaşıyoruz. Bu değişim süreci olumlu ve gerçekten modern dünyanın yönetim anlayışına doğru evrimleşme şeklinde ama henüz 'tam anlamıyla oturdu' diyemeyiz. O yüzden bugün karşı karşıya kaldığımız bazı bürokratik sorunları, aşmamız gereken sorunlar olarak görmek gerekir."