Çin'de yaptıkları toplantılarda en çok ön plana çıkan konunun "kalite" meselesi olduğunu vurgulayan Çetinsaya, "Türkiye'de son 10 yılda özellikle çok büyük bir gelişme katettik ama bunu kalite süreçleriyle taçlandırmamız lazım. Uluslararası alanda rekabet edebilmemiz için kalite süreçlerini yüksek öğretim sistemimizin temel taşı yapmamız lazım" ifadelerini kullandı.
Çetinsaya, Türkiye'deki yükseköğretimin, diğer iş kolları ya da Çin gibi dünyanın yüksek öğretim anlamında önde gelen ülkeleriyle kıyaslandığında, öğretim üyelerinin özlük hakları anlamında bir dezavantaj görüldüğü belirterek şunları söyledi:
"Bu durum tabii parlak ve idealist, nitelikli doktora yapmaya yöneltmemiz gereken gençlerin bu alana ilgisi azaltıyor. Biz eğer Türkiye olarak 21. yüzyılda rekabet edeceksek ve 2023 hedeflerini tutturabileceksek mutlaka bu nitelikli doktora ve öğretim üyesi kazanmaya, doğal olarak özlük haklarına önem vermeliyiz.
Eğer öğretim üyelerin, yardımcı doçentlerin ve özellikle asistanların özlük haklarını dünyadaki karşılaştırılabilir seviyelere getirebilirsek, en parlak beyinleri üniversitelere çekebilirsek ülkemizin hem yüksek öğretim sistemi hem de uluslararasılaşması anlamında büyük bir üstünlüğe sahip olabiliriz diye düşünüyorum. Aksi takdirde bu dezavantajlı durum bütün politikalarımızı etkileyecek negatif bir yola doğru gidecektir"