TÜRKİYE AYKIRI KATEGORİSİNDE
Jonathan Wheatley'nin hazırladığı analizde Şili ve Polonya reformcu ülkeler olarak değerlendirilirken Hindistan ve Endonezya gecikenler, Türkiye ise aykırı kategorisine alınmış.
Yazıda Başbakan Erdoğan'ın siyasi, ekonomi ve sosyal hayatta son 10 yılda büyük reformlara öncü olduğu vurgulanırken, çarpıcı bir tespitte bulunuldu:
"Tüm bu zorluklar karşısında, bir çokları tek bir adamın onca gücü elinde tuttuğu bir ülke, başarının devamını getirecek değişiklikleri yapabilir mi diye düşünmeden edemiyor."
İŞTE FINANCIAL TIMES GÖZÜNDEN TÜRKİYE
Haber öncelikle, Türkiye'nin bir çok gözlemcinin gözünde ayrı bir vaka olduğuna dikkat çekiyor:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, on yıldır ülkeye egemen.
Erdoğan'ın keskin irade gücü, önceden ordu gölgesinde olan ülkede demokrasinin üstünlüğünü getirdi. Ekonomi de dönüşümden geçti. 1990'ların sonlarında enflasyon yüzde 90'ı aşmıştı; şimdi ise tek haneli rakamlarda. 2002'de vergi gelirlerinin yüzde 86'sı faiz ödemelerine giderken şimdi bu oran yüzde 16.
Erdoğan'ın keskin irade gücü, önceden ordu gölgesinde olan ülkede demokrasinin üstünlüğünü getirdi. Ekonomi de dönüşümden geçti. 1990'ların sonlarında enflasyon yüzde 90'ı aşmıştı; şimdi ise tek haneli rakamlarda. 2002'de vergi gelirlerinin yüzde 86'sı faiz ödemelerine giderken şimdi bu oran yüzde 16.
GEZİ GÖNDERMESİ
Ama Erdoğan'ın gücünün boyutları tartışmalı olduğunu yazan Dombey, bu yıl kendisinin iktidarına karşı toplu protestoların patlak verdiğini hatırlatıyor:
KOÇ HOLDİNG'TEN SONRA....
"Erdoğan hükümeti Türkiye'nin en büyük şirketi Koç Holding'le çatıştı; iş dünyası liderleri de gergin havanın doğrudan dış yatırımları kaçırabileceği yolunda, gizli şekilde uyarıyor."
Dombey, Financial Times'da büyüme oranlarının da yavaşladığını yazarken şöyle devam ediyor:
"Tasarruf oranları, diğer G20 ülkelerinden çok daha fazla düşüş sergiledi; yabancı sermayeye bel bağlanması, cari işlem açığının yüzde 80'i aşan bölümünü finanse etmekte Türkiye'yi portföy fonlarına bağımlı hale getirdi.
"Gayrı safi yurt içi hasılanın yüzde 6'sına denk düşen bu oran, gelişen pazarlar arasında en büyüğü.
OKUMA YAZMA ORANINA DİKKAT ÇEKTİLER
"Yeterince Türk istihdam edilemiyor, iş bulabilenler de kalifiye değil. Emek piyasasına katılan kadınların oranı sadece yüzde 28. Eğitimde sağlanan ilerlemelere rağmen, 15 yaşındakilerin dörtte biri okuma-yazma bilmiyor.
ERDOĞAN YAPABİLİR Mİ?
"Tüm bu zorluklar karşısında, bir çokları tek bir adamın onca gücü elinde tuttuğu bir ülke, başarının devamını getirecek değişiklikleri yapabilir mi diye düşünmeden edemiyor."