İnsanın hayata nasıl baktığını en iyi yansıtan şeylerden biri nasıl beslendiğidir. Seçimleri, gittiği mekanlar, hatta geçirdiği hastalıklar bile beslenmenin başrol oynadığı konulardır. Bu doğrultuda pek çok kişi beslenme alışkanlıklarına, uzmanların tavsiyeleri ışığında şekil veriyor. Bu tavsiyelerden bir tanesi de alkali beslenme.
Bağışıklık artıyor, kemikler güçleniyor, kilo sorunları azalıyor Alkali beslenmenin yararı kanıtlanmamış olsa da, yalnızca doğal ve işlenmemiş gıdalara odaklandığı için bir zararı da bulunmuyor. Burada hedef vücuttaki pH dengesini korumak. Asidik beslenme vücudumuzun 7,35 olarak ölçülen pH değerini değiştiriyor. Artan asit yükü hücrelerden organlara kadar pek çok zarara sebep oluyor. Bağışıklık düşüyor, kişi enerjisiz ve cansız hissediyor, kilo alıyor. Alkali beslenme ise, vücudu gereksiz asit yüküne sokmadan, dengeli beslenme anlamına geliyor. Böylece toksinlerle savaşmak zorunda kalmayan vücutta bağışıklık güçleniyor, cilt güzelleşiyor, kemikler güçleniyor, obeziteye bağlı kilo alma ve bel, kalça gibi yerlerde bölgesel yağlanma sorunu ortadan kalkıyor. Kişi daha zinde ve enerjik hale geliyor.
Gıdaları alkali ve asidik diye nasıl ayıracağız Alkali ve asidik gıdaları birbirinden ayırmak çok da zor değil. Asidik gıdalar yapay tatlandırıcılar, ayçiçek yağından rafine şekere işlenmiş gıdalar, kola ve benzeri asitli içecekler, abur cuburlar, paketli yiyecekler olarak örneklenebilir.
Alkali gıdalar ise daha çok sebzeler, baharatlar ve bazı bakliyatlardan oluşuyor. ÖrneğinC vitamini deposu ve karaciğer dostu limon, asidik olmasına rağmen alkali değerin en yüksek olduğu gıda. Ispanak, pazı, karalahana gibi yeşil yapraklı sebzeler antioksidan ve lifli olma özellikleriyle sindirimi rahatlatmanın yanı sıra, alkali özelliğiyle de biliniyor. Brüksel lahanası, karnabahar, brokoli, lahana gibi turpgiller, hastalıklar ve stres için birebir olan kırmızı biber, tansiyonu düşüren ve bağışıklığı güçlendiren sarımsak,vücudu temizlemeden kanserle mücadeleye kadar pek çok faydası bulunan buğday çimi de alkali özellikleriyle öne çıkıyor.
Hayat tarzında değişiklik yapma zamanı
- Alkali beslenmenin püf noktası, meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketmek. Örneğin, kışın marketten domates almak yerine, yazdan hazırladığınız domates sosunu kullanabilirsiniz.
- Organik sertifikası bulunan gıdaları tüketmeye çaba gösterin. Bu gıdaların besin değeri daha yüksek olduğundan vitamin ve minerallerden daha fazla yararlanırsınız.
- Sebzeler piştikçe besin değerini yitireceğinden, olabildiğince çiğ tüketmeye çalışın. Dilerseniz sebze ve meyveleri bir araya getirerek kendinize içecek de hazırlayabilirsiniz.
- Bol bol şekersiz bitki çayı için.
- Yemek yerken lokmalarınızı iyice çiğneyin. Böylece hem az yemekle doyarsınız hem de sindiriminizi rahatlar.
- Yeteri miktarda yüksek pH dereceli su için. Günlük olarak 2-3 litre su tüketin, ek olarak maden suyu gibi doğal suları (dikkat soda değil maden suyu) da içebilirsiniz.
- Sabah uyandığınızda ilk yapmanız gereken oda sıcaklığında 1 bardak su içine limon sıkıp içmek. Bu hem toksinleri temizleyecek hem de vücudu rahatlatacaktır. Gün içinde içtiğiniz suya ölçülü biçimde karbonat katarak onu da alkali hale getirebilirsiniz.
- İşlenmiş, katkılı gıdalardan uzak durun. Çikolata, cips, sucuk, salam gibi hazır gıdalara yaklaşmayın. Kola, gazoz, kahve gibi içecekleri tamamen kesin.
- Et, süt ve süt ürünleri, salam, sucuk vb. şarküteri ürünleri katkı maddeleri, içeriğindeki yağ ve tuz gibi bileşenler ve pişirme yöntemleri açısından asidiktir.
- Böreklere, keklere, poğaçalara veda edin. Hamur işleri, tatlılar, ekmekler, beyaz unlu ve rafine şekerli gıdalar alkali beslenmenin dışında kalıyor.
- Balık, ceviz, soğuk sıkım zeytinyağı gibi kaliteli yağları tercih edin.
- Vücut sağlığınızı gözlem altında tutmak için dışkı ve idrar takibinizi yapın.