(Emotional Quotient) Duygusal Zeka ; Bir insanın kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama, sezinleme, yönetme ve yönlendirme yetisi, kapasitesi ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır.
Uzun yıllar, “akılcılık” en önemli unsur olarak görüldü.
Yalnızca akla başvurulduğunda “akılcılar” , buz gibi soğuk dijital beyinler, kontrol altındaki robotlar ortaya çıkarken,yürekler ihmal edildi. Ve gün geçtikçe dahada kalpsiz olundu.
Bilimsel çalışmalar , akademik zekası (IQ) yüksek insanların, gerek iş gerekse özel hayatlarında her zaman en başarılı kişiler olamadıkları ortaya koyunca, Duygusal zekaya (EQ) ilgi duyulmaya başlandı.
Duyguların öneminin anlaşılmasıyla, Kişiler hakkında verilen kararlarda, akıl yerine yeni bir ölçüt kullanılmaya başlandı.Sadece ne kadar akıllı olduğuna yada eğitim düzeyi uzmanlığına değil, Kişinin kendini ve başkalarını idare etmede ne denli başarılı olduğuna da bakılmaya başlandı.
Goleman’a göre duygusal zeka , bireyin kendisinin ve başkalarının duygularını tanıma , kendisini motive etme, içindeki ve ilişkilerindeki duyguları iyi yönetme ve yetisini işaret eder.
Duygusal zeka; akademik zekadan , yani akademik zeka ile ölçülen salt bilişsel yetilerden ayrı olan, ancak onu tamamlayan yetenekleri tamamlar.
Duygusal Zeka /Kişisel Yetkinlikler
Duygusal zeka esas olarak iki yetkinliğin bileşkesidir.
Bu yetkinliklerden birincisi “Kişisel Yetkinlik” ikincisi “Sosyal Yetkinlik”tir.
Bir gazetenin İK bölümünde yayınlanan yazıda bu yetkinliği şöyle açıklamıştır.
1- Kendisiyle ilgili farkındalık: Kişinin kendi iç dünyasının tanıması, tercihlerini yapabilmesi, sahip olduğu kaynakların ve gücün farkında olması.
a) Duygusal farkındalık: Kişinin kendi duygularının ve bunların doğurduğu sonuçları fark etmesi , bunları dile getirmesi.
b) Kendini değerlendirme: Kişinin kendi gücünü ve zayıflıklarını bilmesi , sınırlarının nereden geçtiğini fark etmesi ve bunu kabullenmesi.
c) Özgüven: Kişinin yetkinliklerinin farkında olması, ve bu yetkinliklerle “Değerli” olduğuna inanması.
2- Kendini Yönetme: Kişinin sahip olduğu dürtüleri , istekleri kontrol etmesi ve yönlendirmesi.
a) Kendini Kontrol: Kişinin dürtülerini ve içinden gelen olumsuz duyguları kontrol edebilmesi,
Olumsuz duygularla başa çıkabilmek, duygusal olgunluk açısından çok önemli bir ölçüttür.
b) Güvenilirlik: Ahlaklı , dürüst ve tutarlı olmak, Bu kavram Türk Kültüründe “Özü-sözü bir” deyişi ile ifade edilir.
c) Esneklik: Kişinin beklenmedik durumlara ve değişikliklere uyum sağlayabilmesi ,
Bu özelikle stresle başa çıkabilme becerileri açısından da temeldir.
d) Yeniliklere açık olmak: Kişinin yeni bilgi , yaklaşım ve fikirlerden rahatsızlık duymaması.
e) Kontrol odağı içeride olmak: Kişinin ortaya çıkan sonuçlarla ilgili sorumluluk üstlenmesi,
başkalarını suçlamak yerine kendini sorgulaması,
Bu özellik içselleşmiş sorumluluk anlayışının temelini teşkil etmektedir.
3- Motivasyon: Kişinin amaçlarına ulaşmak için, duygularını yönlendirebilmesi,
a) Başarı Yönelimi: Kişinin mükemmellik düzeyine ulaşmayı hedeflemesi ve sürekli gelişim çabası içinde olması.
b) Bağlılık: Kişinin içinde bulunduğu ekibin ve işletmenin amaçlarından ve hedeflerinden heyecan duyması.
c) Girişimcilik: Kişinin fırsatları fark etmesi ve zorlukları fırsata dönüştürmek için harekete geçmesi.
d) İyimserlik: Kişinin engeller ve güçlükler karşısından amacını izlemek konusunda kararlı olması.
Duygusal Zeka /Sosyal Yetkinlikler
1- Empati: Kişinin başka insanların duygularını , ihtiyaçlarını ve kaygılarını anlayabilme.
a) Diğer insanları anlamak: Kişinin başka insanların duygularını ve bakış açılarını fark etmesi.
Bu konuda duyarlılık geliştirmesi ve onların kaygılarıyla yargılamadan ve savunmaya geçmeden samimi olarak ilgilenmesi.
b) Başkalarını geliştirmek: Kişinin birlikte çalıştığı insanların ihtiyaçlarını fark edip onları becerileri ölçüsünde geliştirmesi,
Bu özellik bir yöneticinin yönlendirme ve yol gösterme (coaching) becerisinin temelini oluşturur.
2- Sosyal Beceriler: Kişinin başka insanların davranışlarını kendi istediği yönde yönlendirebilmesi.
Bizim kültürümüzde yaygın olan, “tuttuğunu koparmak” yerine "zorlamadan ve zorlanmadan" elde etmesi.
a) İletişim: Kişinin karşısındaki kişiyi anlamak için, dinlemesi ve karşısındaki kişiyi ikna etmesi için,
mesajın üslubu kadar öneli olduğunun farkında olması.
b) Etki yaratma ve etkileme: Kişinin karşısındaki kişi grupta istek uyandırıp, heyecan oluşturması.
c) Çatışma çözümü: Kişinin anlaşmazlıkları müzakere ederek ve uzlaşarak çözüme yönelmesi.
d) İşbirliği: Kişinin başka insanlarla ortak amaçlar doğrultusunda işbirliği yapmaktan zevk duyması.
e) Ekip çalışmasına yatkınlık: Kişinin bir grup ile birlikte olduğu zaman, ortak amaçlar doğrultusunda sinerji oluşturacak bir çalışmaya girebilmesi.
f) Liderlik: Kişinin başka insanları ikna etmesi, ilham vermesi, heyecan oluşturması ve harekete geçirmesi.
g) İlişki kurmak: Kişinin sosyal aile ve iş çevresinde anlamlı ve doyumlu ilişkiler kurması,
Gündelik ilişkilerde insanlarla ilişki kurmak ve geliştirmek, konusunda zorluk çekmemesi.
h) Gücün farkında olmak: Kişinin içinde bulunduğu çevredeki güç sahipleriyle, ilişkisini sağlıklı biçimde düzenlemesi. Gerektiği durumlarda uyum göstermesi, Karşı çıkması gerektiğine inandığı durumlarda mücadelesini stratejik bir temelde sürdürmesi.