Bugün birçok farmakopede kayıtlı ve tedavide kullanılan 2000 civarındaki bitkinin sadece 500’ü Türkiye'de tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Bu gerek bitkinin kendisinin veya kısımlarının, gerekse bu bitkilerin ekstre, tentür veya tıbbi çay olarak hazırlanmaları şeklinde kullanılmaktadır. Günümüzde en çok ve en kolay halk arasında çay olarak kullanılan tıbbi bitkiler, ne yazık ki biz eczacıların yeterince sahiplenememesi sebebiyle aktarların eline kalmıştır. Fitoterapi, aktarlardan bilinçsizce veya merak edilerek satın alınan, yanlış zamanda ve bitkinin yanlış bölgelerini içeren, diğer bitkilerle karıştırılmış (bilerek veya bilmeyerek) hatta belki de istenilen bitkiyle ilgisi olmayan veya yanlış bitkiyi içeren, renk ve kokusu değişmiş, özelliğini ve etkisini kaybetmiş bitkileri, çaydanlıkta saatlerce demleyerek bunlardan şifa beklemek değildir. Olmamalıdır da.
Son yıllarda bitkiler ve onlardan elde edilen etken maddeler üzerinde yapılan çalışmalar artmıştır. Bunun başlıca sebebi, bitkisel kaynaklı ilaçların sentetik kaynaklı ilaçlara oranla daha az yan etkilerinin olmasıdır. Daha kolay ve daha ucuz bir tedavi yöntemi olduğu da şüpesizdir. Üstelik fitoterapide kullanılan bitkilerin, bazen istenen etkilerinin yanında diğer zararlı olmayan ve bitkinin etkisini arttıran 2. veya 3. etkileri de bulunmaktadır.
Aslında bitkiler sadece hasta olunca değil, bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek hasta olmamak için veya vücut zindeliğini desteklemek için de kullanılmaktadır. Fitoterapinin tedavide aroma terapi veya homeo terapi ile karıştırılmaması gerekir. Zira bunlar, fitoterapiye yardımcı olarak kullanılan fakat fitoterapiden tamamen farklı iki yöntemdir. Her derde deva dediğimiz bitkilerin, yanlış ve bilinçsiz kullanımı sonucu bazı istenmeyen yan etkileri ortaya çıkabilir ve zehir özelliği gösterebilirler. Bu nedenle bitkileri doğru amaçla kullanmak ve kullananlara yardımcı olmak için bazı eski bilgilerimizi yenileriyle pekiştirmeliyiz.