Doğumun, sanıldığının aksine çok yavaş, sakin ve mahrem bir iş olduğunu belirten Akbay’a göre anne babalar, eğer gerekli eğitimler verilir ve bilgilendirmeler yapılırsa, çok sağlıklı bir normal doğum süreci yaşayabilirler.
Normal doğum en sağlıklı ve doğal doğum şeklidir
Normal doğum, kadın vücudunun önemli işlevlerinden biridir ve onu erkeklerden ayıran en temel farktır. Kadın vücudu, bir bebeği rahimde yaratmak, beslemek, zamanı geldiğinde doğurmak ve sonrasında da büyütmek üzere tasarlanmıştır. Normal doğum, bu açıdan en sağlıklı ve doğal yöntemdir. Sezaryen ise herhangi bir sebeple normal doğumun gerçekleşmesinin mümkün olmadığı, anne ve bebeğin zarar görebileceği durumlarda tercih edilir. Bu sebepler de genelde tüm hamileliklerin yüzde 5-10’u arasında görülür. Ancak günümüzde farklı sebeplerden dolayı amacını aşama miktarlarda bu yönteme başvurulmakta. Normal doğum ile sezaryen arasındaki en büyük fark, birinin doğal diğerinin ise tıbbi bir işlem olması.
Normal doğum ve sezaryende, doğurma sayısının sınırı nedir?
Normal doğumda sınır, kadının istediği kadardır. Fiziksel ve psikolojik olarak herhangi bir üst sınır yoktur. Ancak sezaryende, her işlem ve tekrar riskin katlanarak artması anlamına gelir. Çünkü her seferde rahim aynı yerden kesilecektir. Bu işlemler, gerekli önlemler alınmazsa anne ve bebek kayıplarına bile neden olabilir. Bu yüzden bilimsel çevreler üçten fazla sezaryeni önermemektedir.
Doğum sonrası toparlanma süresi ne kadardır?
Hamilelik süreci, tüm anne adayları için oldukça zorlu geçer. Oldukça efor sarf ettiren ve psikolojik olarak da yorucu bir süreçtir. Normal doğumla bu süreç sona erer. Anne, bebeğini hemen kucağına alır ve ona bağlanır. Rahim ise hızla kendini toparlar ve anneler saatler içerisinde yürüyerek evlerine gidebilirler. Sezaryen de ise anne karnı ve rahim kesildiği için, takip eden haftalar boyunca bir toparlanma süresi gerekir. Anneler, doğumdan sonra yataktan bile yardım almadan kalkamazlar. Kesilen kasların maksimum güce ulaşması 6-7 ay kadar sürer. Ayrıca sezaryende, anneler narkozlu olduklarından, anne-bebek iletişiminde çok önemli olan ilk 1 saati kaçırırlar. Yeni doğan bir bebeğin, hayatla tek bağlantısı annesidir, tek tanıdığı ve güvendiği kişi odur. Bir kadın, normal doğumla bebeğinin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olmaktadır.
“İlk doğum nasıl olduysa, ikincisi de aynı olacaktır” inanışı doğru mu?
Sezaryenle doğum yapmak, bundan sonraki doğumlarda da aynı yöntemi tercih etmek anlamına gelmiyor. Dünyada da artık ilk sezaryenden sonra normal doğuma dönme eğilimi var. Çünkü tekrarlayan her sezaryen anne için ciddi bir risk oluşturuyor. Her seferinde aynı ciddi ameliyat ve kesikler tekrar yapılıyor. Yapılan çalışmalarda bir kez sezaryen olmuş bir anne adayının, gerekli destekler sağlandığı taktirde üçte ikisinden fazlasının, ikincisinde normal doğumu tercih ettiğini gösteriyor.
Hangi doğum şeklinde kadınlar daha çok ağrı çekerler?
Son yıllarda basının ve özellikle de filmlerin etkisiyle kadınlar normal doğumdan daha fazla korkar hale geldiler. Toplumsal baskının oluşturduğu bir korku çemberi var. Ancak normal doğum gösterildiği gibi aniden olan ve hızlı bir süreç değildir. Yavaş, sakin ve mahrem bir iştir. Anneler, eğer gerekli eğitimler verilir ve bilgilendirmeler yapılırsa, çok sakin bir doğum süreci geçirebilirler. Normal doğumdaki tüm ağrılar, doğumla birlikte biter. Ancak sezaryende haftalar hatta bazı durumlarda aylar süren ağrılar olacaktır. Birçok anne, yaratılan algı nedeniyle de sezaryende hiçbir ağrı hissetmeyeceklerini düşünürler. Ancak doğum sonrası süreçte bu mümkün değildir.
Bebekle ilgili sorunlar normal doğumda daha az olur
Normal doğumda, eğitim almış bilgili ebeveynler ve deneyimli sağlık personeliyle bebeklerle ilgili çok az sorun yaşanır. Bebekler, geldikleri bu yeni ortama ve annelerine hızla alışırlar. Uykuları düzenli olur ve daha rahat emerler. Sezaryende ise bebek, kontrollerinin yapılması için hızla bir odaya götürülür ve orada yalnızdır. Korkar, anlayamaz. Kendini güven hissedemez. Ciddi emme sorunları ortaya çıkar, iletişim sorunu yaşayabilir.