Adana'nın Aladağ ilçesinde özel öğrenci yurdunda çıkan yangınla ilgili tutuklanan yurt müdürü Cuma Ali Genç, savcılıktaki ifadesinde, yangına ilişkin detaylı bilgiler verdi.
Aladağ'da 10'u öğrenci, biri eğitmen 12 kişinin hayatını kaybettiği yangında 6 yaşındaki kızı Sare Betül Genç'i kaybeden yurt müdürü Cuma Ali Genç, Aladağ Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadede, yurdun güvenliğini çocukları servisle okula götürüp getiren Mahmut D'nin sağladığını belirtti.
Bu kişinin güvenlik görevlisi sertifikası bulunmadığını, yurdun girişindeki barakada kaldığını ve gelenleri karşılayıp güvenliği sağladığını anlatan Genç, 2015 yılında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden gelen bazı yetkililerin denetleme yaptığını ve tespit edilen bazı eksiklikleri giderdiklerini ifade ederek, bu yıl tahminen haziran ayında yine denetlendiklerini ve önemli bir eksik bulunmadığını, yurdun yasal şartlara uygun olarak faaliyette olduğunun tespit edildiğini öne sürdü.
"İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden gönderilen raporda 26 Mayıs 2016'da denetleme yapıldığı ve yurdun yerleşim planına uygun kullanılmadığı, yeterli sayıda hizmetli ve belletici görevlendirmesinin yapılmadığı, öğrencilerin güvenliği ve kötü alışkanlıklardan uzak tutulması için güvenlik birimleriyle iş birliği yapılmadığı gibi bazı eksikliklerin tespit edildiği"nin belirtilmesi üzerine Genç, tam olarak bu denetleme raporunu hatırlamadığını kaydetti.
Yaklaşık bir yıldır müdür olarak çalıştığı yurdun işleyişi hakkında bilgiler de veren Genç, yangının çıktığı 29 Kasım'da özel işleri sebebiyle Adana'ya gittiğini, aynı gün saat 19.00 civarında Aladağ ilçesine döndüğünü aktardı.
İlçeye girdiği anda Mahmut D'nin kendisini arayarak yurtta yangın olduğunu ve itfaiyeye haber vermesi gerektiğini söylediğini anlatan Genç, bunun üzerine de itfaiyenin önünde bulunduğundan araçtan inerek ekiplerin yanına koşup yurtta yangın olduğunu söylediğini belirtti.
"AÇTIĞIMIZ YORGANA 4-5 ÇOCUK ATLAYARAK KURTULDU"
Daha sonra hemen yangının olduğu yurda gittiğini ifade eden Genç, yangın anında yaşananları şöyle anlattı:
"Ben yurdun demir kapısından içeriye girdiğimde yurdun giriş kapısının üçüncü kata kadar tutuşmuş olduğunu ve çatıya alevlerin ulaştığını gördüm. Yurdun birinci katında bulunan çocukların, yatakhanelerin yola bakan pencerelerinde ve oturma odası dediğimiz misafirlerin ağırlandığı odanın pencerelerinde olduklarını gördüm. Bu sırada komşulardan ismini bilmediğim bir kişi elektrikçi merdiveni denilen alüminyum merdiven getirmişti. Bunu Mahmut D. ve arkadaşlar birlikte oturma odasının yola bakan penceresine dayadık. Bu sırada getirilen diğer merdiven de oturma odasının diğer penceresine dayandı. Bu arada vatandaşlar merdivenin üzerine çıkarak yukarıdaki çocukları ve bayanları bu merdivenden indirmekteydi. Ben de merdivenlerin yanında yerde bulunan yorganı alarak orada bulunan vatandaşla açıp öğrencilerin bu yorganın üzerine atlamalarını istedik. Bu sırada duman tüm odaları kaplamıştı ve odaların pencerelerinden dahi yoğun duman çıkmaktaydı. Bizim açtığımız yorgana 4-5 çocuk atlayarak kurtuldu."
"MERDİVEN KISA GELDİ"
Yurdun üçüncü katındaki hiçbir pencerenin açık olmadığını belirten Genç, şunları kaydetti:
"Bu nedenle burada öğrenci olup olmadığını başta fark edemedik ancak üçüncü katta öğrenci olduğunu tahmin edip merdiveni üçüncü kata yetiştirmeye çalıştık fakat merdiven kısa geldi. Bunun üzerine yurdun arkasındaki yangın merdiveninden yukarıya çıkmaya çalıştık ancak maske ve elbise olmadığından yoğun duman sebebiyle yukarıya çıkamadık. Yurdun üçüncü katındaki yola bakan pencerelerin hiçbiri açık olmadığından ben buradan aşağıya atlayan öğrencileri görmedim ancak yurdun etrafını dolaştığımızda hangi kattan atlamış olduğunu bilmediğim öğrencileri gördüm. İtfaiye görevlileri ve diğer görevliler yurdun üçüncü katına ulaşamadıklarından sadece yukarıya su sıkmakla yetindiler."
Binanın çatısının ahşap olduğu için yangının bir türlü söndürülemediğini ifade eden Genç, yurdun çatısının yanma sonucu çöktüğünü belirtti.
"OLAY GÜNÜ YANGIN SÖNDÜRME TÜPÜ YOKTU"
Genç, normalde yurtta yangın söndürme tüpü olduğunu ancak olay günü bulunmadığını bildirerek, şu bilgileri verdi:
"Ben yurt müdürü olarak yangınla ilgili normalde yangın söndürme tüpü bulundurmaktaydım ancak olay günü sabah saatlerinde Mahmut D. beni arayarak çocukların yangın tüpü başlıklarıyla oynamaları sonucu bu tüplerin havasının kaçtığını, bu nedenle değiştirmek için görevlileri çağırdığını söyledi. Görevliler gelip bu tüpleri almalarına rağmen yerine herhangi bir yedek tüp bırakmamışlar. Yurtta toplamda 5 yangın söndürme tüpü vardı ancak olay günü hiç yoktu, bizim binanın yangın merdiveni de bulunmaktaydı. Yangın merdiveninin kapılarının kolları da vardı. Ben bunu yangından bir hafta önce kontrol etmiştim. Bunun dışında yangınla ilgili herhangi bir önlemimiz bulunmamaktadır."
Genç, yurt müdürü olarak görev yaptığı süre içinde herhangi bir yangın tatbikatı yapılmadığını aktararak, "Yurdun birinci ve ikinci katındaki duvarlarda jelatinden yangın merdivenine yazısı bulunan ok şeklinde işaret levhası vardı, bunun dışında yangınla ilgili herhangi bir uyarı işareti veya levha yoktu." dedi
Yurtta çalıştığı dönemde yangın yönetmeliğine uygunluk konusunda herhangi bir denetleme yapılmadığını iddia eden Genç, "Belediye tarafından da herhangi bir denetleme yapılmadı sadece İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından 6 aylık dönemlerde denetleme yapıldı." diye konuştu.
"BEN YANGINLA İLGİLİ HERHANGİ BİR RESMİ EĞİTİM ALMADIM"
Genç, yurtta herhangi bir kaçak kat veya kaçak yapılanma olmadığını öne sürerek, şöyle devam etti:
"Ben yurdun yangın merdiveni kapılarını birkaç kez denedim. Merdivenden aşağı inip çıktım. Kapılarda herhangi bir bozukluk yoktu. Yangın merdiveni kapıları açıktı. İkinci kattaki yangın merdiveni kapısının kapı kolları ben kontrol ettiğimde vardı. Olmadığını kabul etmiyorum. Ben yurdun yangın merdiveni kapılarının normalde yanmaz ve belli bir süre dayanması gereken maddeden olması gerektiğini bilmiyordum. Yurt benden önce bu şekilde onay aldığı için ben de uygundur diye düşünüp herhangi bir değişiklik yapmadım. Standardın bu olduğunu düşündüm. Ruhsatı böyle olduğu için araştırmadım, ben ruhsatın ne zaman alındığını da bilmiyorum. Olay gününden önce normalde yurtta yangın söndürme tüpleri vardı, olay günü ise alındığından yoktu. Yangın merdiveni kapılarının önünde ise perde yoktu, ben perde olduğunu görmedim. Yurdun iç kısmında bulunan ahşap döşemeler ve alttaki straforlar benden önce yapılmıştı. Bu konuda herhangi bir bilgim yoktu. Ben yangın tüpü kullanma konusunda bilgi sahibiyim. Ben yangınla ilgili herhangi bir resmi eğitim almadım. Bu yangın tüplerini dolduranlar, bana nasıl kullanacağımı göstermişlerdi."
Genç, yurdun elektrik sigortasının panosunda yaklaşık 5-6 ay önce sigorta attığını, sigortayı kaldırmak dışında herhangi bir şey yapmadığını ve kullanmaya devam ettiğini kaydetti.
Bu konuda herhangi bir tamirci çağırmadığını, Aladağ'da zaman zaman bu şekilde elektrik kesildiği için ona bağlı olduğunu düşündüğünü ifade eden Genç, "Yurtta akşamları benim kızımla 4 belletici kalmaktaydı, Ben söz konusu yurtta müdür olmama rağmen asgari ücret üzerinden maaş almaktayım. Vicdanen yaşanan olayda kendimde herhangi bir kusurum yoktur. Ben bu olayla alakalı tüm önlemleri aldığımı düşünüyorum." ifadesini kullandı.
"İTFAİYE EKİPLERİ YETERSİZ KALDI"
Genç, üzerine atılı "taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçlamasını kabul etmediğinin altını çizerek, savunmasını şöyle tamamladı:
"Olay itfaiyenin tamamen bu konudaki yetersizliğinden ve itfaiye aracının merdivenli müdahale aracının bulunmamasından, merdivenlerinin üçüncü kata yetişecek şekilde uzun olmamasından, itfaiye görevlilerinin yeterli donanıma sahip olmamasından kaynaklanmıştır. Eğer yukarıdaki müdahaleler yapılabilseydi bütün öğrencilerin kurtarılabileceğini düşünüyorum. Benim bildiğim kadarıyla yurdun girişinin üst katında ölen kimse olmamıştır. Yangın sırasında üçüncü katta bulunan öğrencilerden yangın merdivenine yönelen kimse de olmamıştır. Ben çocukların yönelmek için fırsatlarının olmadığını düşünüyorum. Yangın ve duman birden bastırdığından belleticiler dahi üçüncü kata çıkamamıştır. Ben bu şekilde düşünüyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum. Ben olay yerine müdahale etmeye çalışırken olay yerine gelen itfaiye araçlarında yangın merdiveni yoktu, yangın söndürüldükten sonra gelen itfaiye araçlarında yangın merdiveni vardı. Yangın sırasında üçüncü kata ulaşılamadığından çaresizlikten üçüncü kattaki pencerelere camlarını kırmak için vatandaşlarla taş attık. Olay yerine gelen itfaiye ekiplerinde ne oksijen tüpü ne maske ne de ekipman vardı. Yangına müdahale çoğunlukla vatandaş tarafından yapıldı. İtfaiye ekipleri yetersiz kaldı. Kurtulanları da çoğunlukla vatandaşlar kurtardı."