Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Ülker, geçen hafta grup hisselerinde düşüşe neden olan FETÖ iddialarıyla ilgili çok net açıklamalarda bulundu.
Yıldız Holding'in kayyum atanan Kaynak Holding ile ortaklık iddialarının yalan olduğunu anlatan Ali Ülker, “Bu işin bizi bulması bizi üzdü" dedi ve ekledi:
“Çünkü biz 72'nci seneyi kutlayan bir şirketiz. Bizim gelişmemiz büyümemiz herhangi bir siyasi gruba dayanmıyor. Bir gruba yakınlığımızdan dolayı menfaat sağlamış da değiliz. Ama siyasi konuların içine çekilmek bizi üzüyor."
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker'in, “Bizim alnımız ak, işlerimiz tertemizdir" şeklindeki açıklamasını hatırlatan Ülker, bunun ötesinde Ülker ile o grup arasında bağı kurmayı isteyenlerde su-i niyet olduğunu söyledi.
ÇOK AZ ÇALIŞANIMIZ TAKİBATA UĞRADI
Ülker, 15 Temmuz sonrası holding bünyesindeki çok az çalışanın FETÖ soruşturmasına dahil olduğunu söyledi.
15 Temmuz'dan sonra Murat Ülker'in bizzat meydanlarda olduğunu belirten Ali Ülker, “Bunun ötesinde bizim en büyük katkımız dışarıya yaptığımız iletişim. Hem ortaklarımıza hem tesadüf ettiğimiz kişilere, devlet kademelerine ben gittiğim zaman anlatıyorum. 50 bin çalışanımız var, 35 bini Türkiye'de. Bu 35 bin içinde bile kaale almaya değmeyecek kadar az bir takibat oldu. Demek ki, biz seçimlerimizi çok hassas yapıyoruz. Bizim arkadaşlarımız çok meşguller, siyaset yapmaya ve böyle işlerin peşinden koşmaya vakitleri yok" diye konuştu.
KAYYUM PARAYI İSTEDİ VERMEDİK
“Geçmişte birçok kişinin bu grupla yolu kesişti. Ülker Grubu'nun da ortaklığı olmuş olabilir mi? Var mı öyle bir şey?" sorusuna Ali Ülker, kamuoyunun ilk kez okuyup duyacağı şu bilgileri paylaştı:
“Bununla ilgili şöyle bir hadise cereyan etti. Bizim ortak olarak bulunduğumuz bir arsa kooperatifi vardı. Kaynak Holding de bu arsaya ortak olduğu için ilgili hadise yaşandı. Kaynak Holding'e kayyum atandıktan sonra kayyum paralarını alıp, bu ortaklıktan çıkmak istedi. Tabii avanslar vardı içeride. 'Avansları verin' dediler kooperatife. Biz 'veremeyiz' dedik."
MAHKEME KARARI BEKLENDİ
Bunun için mahkeme kararı istediklerinin altını çizen Ülker, şöyle devam etti: “Çünkü herhangi bir şekilde para transfer edersek kayyum dahi atanmış olsa sıkıntı olur. Mahkeme kararıyla biz bu paraları iade ettik ve arsa üzerimize geçti. Olan bütün hadise budur. Mahkeme ile tescil edilmiş ve mahkemede sonuçlanmış bir hadisedir."
KAYNAĞA DA CEVABIMIZ AYNI OLDU
Ali Ülker, “Bu ortaklık ne zaman oluştu? Büyük bir paradan mı bahsediyorsunuz?" şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
“Hayır. Üzerine inşaat yapılması düşünülen ufak bir arsa. 2010'lara falan dayanıyor herhalde. Mahkemeden tescil edilmeden bu parayı iade etmedik."
SABRİ BEY'İN DE BİR İLİŞKİSİ YOKTU
Ülker Grubu kurucusu rahmetli Sabri Ülker'in dini kisve altında ticaret yapılması konusuna ilişkin bakışını da anlatan Ülker, “Sabri Bey'in de böyle bir ilişkisi yok geçmişten gelen. Sabri Bey; bu gibi dini kisveler altında ticaret yapılmasını ve farklı alanlarda faaliyet gösterilmesini asla tasvip etmemiştir. Sabri Bey'in de babası biliyorsunuz bir İslam alimi, medrese hocası. Din insanlarının siyaset ve ticarete girmeleri konusunda Sabri Bey'in hep çekincesi olmuştur" diye konuştu.
GEÇMİŞTE DE BİZİ SUÇLADILAR
Türkiye'nin ekonomisine ciddi kazanımlar sağlayan bir grup olduklarını anlatan Ali Ülker, daha önce de benzer konularla suçlandıklarına dikkat çekti. “Ülker dışarıdan markalar alıyor, neden alıyor? 3.5 milyar dışarıya para gitti" eleştirilerini hatırlatan Ali Ülker, şunları kaydetti:
“Bir kere o para Türkiye'den çıkmadı. İlk alım esnasında hızlı bir fonlama gerekiyordu. Acil kendi kaynaklarımızla bunu yaptık. Ama Godiva ve United Biscuit yeterince büyük ve kendi kendini fonlayabilecek kabiliyete sahip şirketler. İlk etapta verdiğimiz parayı, aldığımız kredilerle tekrar Türkiye'ye getirdik ve kendi yatırımlarımızda da kullandık. Türkiye'deki parayla biz bunu finanse etmedik. En önemlisi bu."
4 MİLYAR LİRALIK KAYNAK GETİRDİK
Bugüne kadar sattıkları şirketler vasıtasıyla 4 milyar lira kadar döviz girdisi sağladıklarını anlatan Ülker, “Bunun için de bizi suçladılar. Dediler ki; Ülker, Cola Turka gibi bir milli değeri satıyor. İçim gibi sütü satıyor. Biz de dedik ki; bunlar bir yere gitmiyor. Bunlar milli değer. Bu markalar Türkiye'de bir değer ifade ediyor. Daha uzman kişilere devrediyoruz bunları. Eminim ki bizden daha iyi yapacaklardır. Türkiye'den ihracat yapacaklardır. Marka çok değerli birşey. Türkiye'de marka yarattık ve bunları sattık. Ayrıca marka aldığınız zaman Çin'i, Japonya'yı, Hindistan'ı konuşuyoruz. Amerika'da büyümeyi konuşuyoruz. Afrika var. Biz buralarda da faaliz" diye konuştu.
JAPONLARI İKNA EDİP 220 MİLYONA VERDİK
Ülker, son olarak geçtiğimiz günlerde Japonlara 220 milyon liraya sattıkları Bizim Mutfak markasını (Örgen Gıda)'ya 2002'de yaşatmak için ortak olduklarını hatırlattı. Ülker, "Bizim Mutfak markasının oturması piyasada kabul görmesi Japonları da ikna etti. Türkiye ile ilgili hiçbir çekincesi yoktu Japon firmanın. Böyle bir dönemde mesela biz yabancı sermayeyi Türkiye'ye tekrar çekebildik. Bu, Türkiye'yi doğru izah etmekle mümkün oldu" dedi.
YİNE ÇİFT HANELİ BÜYÜRÜZ FAKAT...
Belli sektörlerde daralma yaşansa da gıda tüketiminin canlılığını koruduğunu belirten Ali Ülker, şu tespitlerde bulundu:
"Türkiye genelinde tüketimde bir yavaşlama yok. İnsanlar yine sokakta. Ancak geçtiğimiz yıllarda alıştığımız kadar büyüme rakamları yok." Bu durumun ciroya etkisi konusunda ise şu değerlendirmede bulundu Ülker: Geçen seneden bir hedef koyuyoruz kendimize. Onu tutturmak için de gayret ediyoruz. Ama bu sene tabi yaşanan bazı talihsiz olaylar var Türkiye ile ilgili. Türkiye ekonomisi bir miktar yavaşladı. Baktığınız zaman biz ekonominin iki misli kadar büyüdük. Bu sene bütçelerimizin yaklaşık yüzde 30 gerisinde kalmamıza rağmen yine de çift haneli büyüme rakamını yakaladık."
MAKUL TALEPLER KARŞILIK BULDU
Önümüzdeki sene benim beklentim pozitif. Milli tarım politikaları geliştiriliyor bir taraftan. Bir taraftan devlet kendi yatırımlarına ağırlık veriyor. Makro olarak baktığımızda bence Türkiye yapması gerekenleri yapıyor. Eskiden pasif bir şekilde Türkiye izliyordu. Şimdi aktif ve pratik çözümler üretiliyor. Sanayici dinleniyor artık. Gidip konuşabileceğimiz muhataplarımız var. Ben de nadiren Ankara'ya gidiyorum. Temasımız devam ediyor. Durumu anlatıyoruz. Kendi yaşadıklarımızı ve zorluklarımızı anlatıyoruz. Bizi sevindiren de çözüm üretilmesi. Geçmişte çok dert anlattık ama çözüm gelmiyordu, geç geliyordu. Şimdi bakıyoruz makul olan talepler kısa sürede karşılanıyor.