* Dünya, mamurluğunu, ahmakların gafletine borçludur.
* Ne gariptir ki, ölüm senin peşinde, sen ise dünyalık peşindesin.
* Zahitlik, kaba kumaş giymek değil, uzun emeli bırakmaktır.
* Ölüm boyna asılı, dünya ise sırtınıza yüklenmiştir. İnsan, kılıç boynuna vurulacak gibi ölüme hazır olmalıdır.
Azrail aleyhisselamla kardeş gibi görüşen Yakub aleyhisselam dedi ki:
- Senden bir ricada bulunacağım. Ecelim yaklaşınca bana haber ver!
- Sana birkaç haberci gelir.
Bir müddet sonra Hazret-i Azrail yine gelir. Hazret-i Yakub sorar:
- Ziyaretime mi geldin?
- Canını almaya geldim.
- Sana haberci gelmedi mi? Saçların ağarmadı mı? Vücudun zayıflamadı mı? Dimdik duran belin bükülmedi mi?
Bir terzi, büyük bir zata sordu:
- Niçin uygun değildir?
- Senin mesleğin ne?
- Terziyim, elbise dikerim.
- Terzilikte en kolay iş nedir?
- Kumaşı makasla kesmektir.
- Kaç yıldır terzisin?
- Otuz yıldır.
- Canın gargaraya gelince, kumaş kesebilir misin?
- Can derdine düşen nasıl kumaşla uğraşsın? Kesemem elbette.
- Otuz yıl kolaylıkla yaptığın işi, o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tevbeyi, can gargarada iken nasıl yapabilirsin? Bugün gücün yerinde iken tevbe eyle! O zaman yapman çok güç olur. Şimdi tevbe edersen, o zaman da tevbe etmek nasip olur.