İşte yaşandığı rivayet edilen, iletişim ve ilişkiler üzerine ders verici 5 hikaye:
1.
Charles Schwab, çelik fabrikalarının birisinde dolaşıyorken, işçilerden bazılarını sigara içerken görmüştü.
Hâlbuki işçilerin başları üzerindeki duvarda "Sigara içmek yasaktır." levhası asılı idi.
Charles Schwab, onlara bakarak:
— Okuma bilmiyor musunuz? diye sormadı.
Aksine, işçilerine yaklaşıp kendi purolarından bir tane hediye etti.
— İşinizi bitirdikten sonra, bunu dışarıda içerseniz sevinirim, diyerek, içeride sigara içilmemesi gerektiğini nazikçe ifade etti.
Bu yüzden o, işçileri tarafından çok sevilen bir patrondu.
2.
Calvin Coolidge, Cumhurbaşkanlığı sırasında, bir gün sekreterine şu sözleri söylemişti:
— Bugün ne güzel giyinmişsiniz. Siz gerçekten güzel bir bayansınız.
Bayan sekreter bu iltifat karşısında şaşırmış ve memnun da olmuştu. Ama Coolidge, sözlerini şu şekilde tamamlamıştı:
— Ama sizden bir ricam var. Bundan sonra yazılarınızda noktalama işaretlerine biraz daha dikkat etmenizi istiyorum.
Coolidge'nin izlediği yol, son derece iyi bir metottu.
Çünkü insanlar iltifat edildikten sonra, kusurunun söylenmesine dayanabilir. Berber de insanı tıraş etmeden evvel sakalı sabunlamıyor mu?
3.
Emerson ile oğlu, buzağılarını ahıra koymak istemişlerdi. Emerson buzağıyı çekiyor, oğlu da itiyordu.
Buzağı ise, çayırı bırakıp gitmek istemediği için, direniyordu.
Evin hizmetçisi durumun farkına varmıştı. Gerçi o, Emerson gibi kitaplar ve makaleler yazmıyordu, ama hayvancılığı ondan iyi biliyordu.
Önce buzağıya şefkatle yaklaştı. Başını okşadı. Sonra parmağını bir meme gibi hayvanın ağzına verip emzirerek yavaş yavaş ahıra götürdü.
Muhatabınızı istediğiniz bir noktaya getirmek için, kendi isteklerinizi ona dikte etmeye kalkışmayın. Onun ne istediğini anlayıp, bu isteğe uygun bir davranış sergileyin.
4.
Yale Üniversitesi Profesörü William Lyon Pheps diyor ki:
"Sekiz yaşında iken, bir gün teyzemi ziyarete gitmiştim. Onun evinde orta yaşlı biriyle karşılaştım. O sıralarda benim en çok ilgilendiğim konu gemi ve gemicilikti.
Teyzemin misafiri ile bu konu üzerine uzun uzun sohbetler ettik. Onu sevmiştim. Misafir gittikten sonra, teyzeme ondan bahsettim ve gemiciliğe ilgisini takdir ettim.
Teyzem, onun New York'ta avukatlık yaptığını, gemicilikle hiç ilgisi olmadığını söyleyince, hayretle sordum:
— O halde niçin bana hep gemilerden bahsetti?
— Çünkü o bir centilmendi. Senin gemilere karşı ilgini anladığı için, seni ilgilendiren ve sevindiren olaylar üzerine konuştu. Ve bu şekilde kendini sana sevdirdi."
5.
Başkan Theodore Roosevelt, kimle görüşürse görüşsün ona ne söyleyeceğini bilirdi.
Muhatabının yaptığı işten bahseder, başarılarını takdir ederdi.
Roosevelt bunu nasıl mı başarırdı?
Gayet kolay. Görüşeceği kişiyle konuşmadan önce, onun hangi konuyla ilgilendiğini öğrenir, kendini o konu hakkında okuyup araştırarak bilgilendirirdi.
Çünkü Roosevelt de, her lider gibi bilirdi ki, insanlar, en çok ilgilendikleri konu hakkında konuşmayı severler.
İnsanların kalbine girmenin en kestirme yolu, onların ilgilendikleri konular üzerinde konuşmaktır.