Piramit Haber

Makedonya'dan Zemme'ye uzunan sırlı bir olay

Hikaye

Kütahya, 17 Temmuz 1921’den 30 Ağustos 1922’ye kadar 1 yıl 1 ay 14 gün Yunan işgâlinde kalmıştır. Büyük taarruzda geri alınan şehir, yakılıp yıkılmıştı. 17-30 Temmuz 1921 tarihleri arasında Kütahya ve çevresini işgali sırasında köyümüzün etrafı bataklık ve sazlarla çevrili olması nedeniyle geç farkedilmiş, yaşlıların bataklık içindeki köprü ve geçitleri imha ettirmeleri sebebiyle çevre köyümüz işgal edilmemiştir. Ancak her tarafta olduğu gibi Yemen ve Çanakkale savaşlarında 73 evladını şehit veren Zemme’mize de Yunan askeri girmiştir.

Yunanlılar Zemme ve civar köylerden kendileri için istihkam-mevzi kazabilecek yaşlı ve çocukları götürürler.(genç bulunmamaktadır, kadınlar ise bataklığa sığınarak zulümden kurtulurlar) yanlarına alarak Sevdiğin Köyüne giderler.
Sevdiğin Köyü kırsalında köylerden topladıkları yarım yamalak insanları Yunan subayları kontrol ederken Albay Yanhi Zemmeli bir yaşlının önünde durur. Albay yaşlıya sıradan çıkmasını söyler. Yaşlı adam kendi toprağında olduğunu, Zemmeli deyimiyle BİR GAVURDAN emir almayacağını söyler. Albay azda olsa Türkçe bilmektedir ve yaşlının hem sözlerinden hemde tavrından karşı geldiğini anlar. Kolundan tutarak sana gel dediysem gel tartaklattırma kendini der. Adam mecbur çıkar sıradan ve Albay ile Zemmeli arsında şu konuşma geçer.
Albay: Sen nerelisin?
Adam: Zemmeliyim.
Albay: Esas memleketin neresidir.
Adam: Makedonya göçmeniyim.
Albay: Adın nedir ?
Adam: Yusuf der ve ayrılırlar.
Albay Yanhi Yusuf dayıyı zaten getirilişinden beri takip etmektedir. Sanki ona tanıdığı birilerini hatırlatmaktadır Yusuf dayı.
Bütün esirler gibi Yusuf Dayı da istemeye istemeye Yunanlılara mevzi kazmakta ve hepsi de içlerinden -ALLAH (CC) bize kazdırdığınız bu mevzilerden askerlerimize ateş etmeyi nasip etmesin- diye dua ederler. Albay yine bir aralık Yusuf Dayının yanına gelir ve aralarında şu konuşma geçer.
Albay: Sen askerlik görevini yaptın mı?
Yusuf Dayı: Yaptım.
Albay: Nerede yaptın?
Yusuf Dayı: 30 sene önce Makedonya da yaptım.
Albay: Askerde sınıfın neydi?
Yusuf Dayı: Jandarmaydım.
Albay: İcra memurlarına gözlemcilik görevi yaptın mı?
Yusuf Dayı: Zaman zaman icralara giderdik.

Albay: Dört beş çocuklu genç bir kadına icra için gittiğiniz mi?
Yusuf Dayı işgalden, 30 yıl öncesine gider. Bir Müslüman olarak kimsenin ırz namus ve rızkında gözü olmadığını bilmektedir ama soru soran da bir yunan subayı olduğundan ve adam öldürmek için bahane aradıklarından dolayı tedirgin bir şekilde –çok insana icra için gittiklerini ama kendisinin kimseye zarar vermediğini, bulunduğu yerde kimseye zulüm yaptırmadığını söyler.
Albay da sözlerine devam eder; İcra memuru tahsilat için çaldığı kapıyı açan kadına, kocanın Makedon hükümetine şu kadar borcu var hemen vermelisin dedi. Kadın kocam Osmanlıya karşı Makedonya için çarpışırken öldü ne parası vereyim daha dedi. İcra Memuru kadına küfrediyor ve evde para edecek ne varsa yiyecek giyecek hepsini alacağını söylüyor. Kadın evde yiyecek ekmek yok ne vereyim diye ağlayıp dövünüyordu. İçeriden cılız zayıf hastaca çocuklar annelerinin bacaklarına sarıldı. İcra Memuru çirkin bakışları altında pis elleriyle kadının eteğini kaldırarak kendisiyle birlikte olursa borçları erteleyebileceği teklifini yaptı. Kadın icra memuruna kendisine dokunmaması için yalvarıyor çocuklarda annelerini vermemek için hem ağlaşıyor hemde sıkı sıkı tutuyorlardı. Böyle bir olay hatırlıyormusun dedi.
Yusuf Dayı evet manasına başını salladı.
Albay: İcra Memuru kadını avluda sürüklerken güvenliğini sağlayan Osmanlı Jandarması icra memurunu tutarak bir tokat patlattı. İcra memuru yere düştü. Kalktığında memur jandarmaya – sen beni korumak için varsın neden bana vurdun – dedi. Jandarma – ben bir Osmanlı askeriyim. Biz bulunduğumuz yerde kimseleri ezdirmeyiz- dedi. Memur – Osmanlı artık buralardan çekiliyor sende gideceksin, sonra sen Müslümansın bu kadın da ben gibi hristiyandır – dedi. Osmanlı Jandarması icra memuruna – bu kadının borcu ne kadardır – dedi ve borcu öğrenince cebinden çıkarttığı para ile kadının borcunu ödedi. Sonra icra memuruna – bu kadına bir daha yaklaştığını görmeyeyim – dedi… der albay Yusuf Dayıya bu jandarma sen değil miydin diye sorar. Albayın icra memurunun oğlu olması ihtimali olsa bile Yusuf Dayı “ evet bendim” der.
Albay: Ben dindaşın olmamasına rağmen namusunu kurtardığın o kadının oğluyum. Anam vasiyet etti, gidin o Osmanlı Askerini bulun ve teşekkür edin, paranız olursa da borcumuzu ödeyin dedi. Yıllardır seni arıyordum ve şimdi buldum. Başımızdaki general kız kardeşimin kocası, ondan rica edeceğim. Senin köyüne asker sokmasın sadece ben bulunacağım. Sen anamın namusunu nasıl çiğnetmediysen bende senin bulunduğun köyün namusunu bekleyeceğim ve sağ olduğum sürece çiğnetmeyeceğim, ne olur bana köyünü göster.
Yusuf Dayı Sevdiğin Kırından sazlığın tarafını göstererek işte o bataklığın içi der.
Albay Yanhi Bugün hala Mıstanların oda olarak bilinen misafirhanede yanına hiç asker almadan 1 yıl kalır. 30 Ağustos 1922 de kazanılan savaştan sonra Albay Yanhi kuvvetlerimize teslim edilir.
Yusuf Dayıyı Zemmeliler Molla Yusuf olarak bilirler. Hala bu sülale Molla Yusuflar diye anılır. Yusuf Dayının 3 oğlu vardır. Hamit, Mustafa ve Ömer. Soy isimleri ise BARBAROS…
Bu vesileyle bütün geçmişlerimizi şehit ve gazilerimizi şükranla anıyor, bu hadiseyi okuyan herkesten birer fatiha istiyoruz…bir olay

Yorumlar (1)

Yusuf 3 Ay Önce

Yusuf dedenin 3 oglu 2 de kizi var bende büyük kizlnin torunuyum

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.