Özgül fobilerin oluşmasında kişilerin yaşadığı olumsuz olayların rolü olduğu düşünülse de bu düşünce yanıltıcıdır. Örneğin, asansörde mahsur kaldıktan sonra asansör korkusu yaşayan, bir köpek tarafından kovalandıktan sonra köpek fobisi gelişen kişileri hepimiz biliriz. Ancak bu tür deneyimleri olmayanlarda da fobiye rastlanır.
Korkuların genetik olarak belirlendiği, yani bazı nesne ve durumlardan korkacağımızın daha doğmadan belirlenmiş olduğunu gösteren güçlü bulgular var. Mesela anne veya babasında özgül fobi olan kişide benzer fobilerin sıklıkta geliştiğini biliyoruz.
Mantıklı ve mantıksız korku sırasında yaşananlar, yani bedenimizle zihnimizde oluşan değişiklikler aynıdır. Özgül fobilerde duyulan korku, mantıksız ve aşırıdır. Yüksek bir yerden aşağı bakmak, birçok insan için heyecan verici, korkutucu olabilir, ancak fobik kişide korku o kadar aşırıdır ki, yüksek binalara çıkamaz bile.
Bazen de normalde kimsenin korkmayacağı durumlardan korkma gibi mantıksız korkular görülür. Örneğin cam kırıkları, bıçak gibi kesici aletler batacak korkusu gibi. Kişi bunun aşırılığının farkındadır, bundan utandığı için fobilerinden bahsetmek istemeyebilir.
Hayvan fobileri: En sık görülen özgül fobi türüdür. En çok korkulan hayvanların başında kedi, köpek, kuş, böcek gelir. Korkulan hayvan türleri kültürler arası farklılık gösterir.
Fobik kişi, ‘kaçınma davranışı’ geliştirir; hayvanı olan arkadaşlara gitmez, belgesel seyretmez. Nerelerde dolaşılacağı belli kurallara bağlıdır.
Yükseklik korkusu: İkinci en yaygın özgül fobi türüdür. Kişi yüksek binalara çıkamaz, yüksekten bakamaz, hatta odada pencereye yakın oturamaz. Birçok insan için keyifle oturulacak balkonlar bu hastalar için eziyettir.
Kan ve yaralanma fobisi: Halk arasında ‘kan tutması’ olarak da bilinen bir durumdur. Kan görünce rahatsızlık hissetmek çoğu insanda görülen bir özelliktir. Bu esnada bayılmalar da bilinen durumlardır. Bazı fobikler hayat kurtarıcı müdahalelerden bile kaçınır. Birçoğu hastaneye gitmez, hasta insanlara bakamaz, tıbbi konularla ilgili TV programlarını seyredemez. Bu kişiler doktorluk ve hemşirelik mesleğini tercih etmez.
Yutma fobisi: Bu hastaların tek korkusu, bir şey yutarken boğulmaktır. Yemek yerken, su içerken boğazlarına kaçacağını ve boğulacaklarını düşünürler. Yemeye/içmeye korktukları şeylerin karmaşık bir listesi olabilir. Bazı şeyleri hiç yemeyerek kısmen rahat edebilirler. Çoğu zaman kuruyemiş gibi küçük taneli şeyler çok korkutucudur. Yeme-içmeden kaçmanın sonucu ileri derecede kilo kaybederler.
Klostrofobi: Kapalı/basık yerlerden duyulan korkudur. Bu durumlara tipik örnekler arasında asansör, basık tavanlı oda ve koridorlar, kapıları kapalı ve kalabalık otobüs, yeraltı çarşıları, metro, altgeçitler sayılabilir. Hastaların temel korkuları anılan yerde sıkışıp kalmak, çıkamamak, nefes alamamak, boğulmaktır. sinema ve tiyatroya gidemez, gitseler de dip koltuklarda oturamazlar. Dik yakalı giysilerden rahatsız olabilir, yakalarını ilikleyemezler.
NELERDEN KORKUYORUZ?
Nesne fobileri: Böcek, kelebek, köpek, sivri uçlu eşya vb..
Durum fobileri: Kapalı yer, açık alan, asansör, yüksek yer, karanlık vb.
İşlev fobileri: Altına kaçırma, gaz kaçırma, terleme vb.
GENELDE DOKTORA GiDiLMiYOR
Doktora gidilmemesinin en önemli nedeni, fobilerin hastalık değil huy ya da kişilik özelliği olduğunun düşünülmesi. Fobinin tedavi edilemediğinin sanılması da bir diğer önemli etken.
Oysa, özgül fobilerin tedavisi mümkündür, üstelik başarı oranları yüksektir. Bu korkuların tedavisinde ilaçların rolü azdır.
Alıştırma adı verilen yöntem, en yaygın kullanılan davranışçı tekniktir. Bu teknikte kişinin korktuğu durumun analizi yapıldıktan sonra korkulan durumla gitgide artan derecede karşılaşması sağlanır. Başlangıçta sıkıntı ve korku verici olan bu işlem; hasta, korkulan ortamda yeteri kadar süre kalabilirse alışmayla sonuçlanır.
Tedaviye istekli vakalarda birkaç seansta tamamına yakın düzelme elde etmek mümkündür.