Depresyonun altında yatan nedenlerden biri de hormonlarımız. Serotoninden dopamine kadar bu hormonlar düzendeyse kendimizi mutlu, huzurlu ve güvende hissediyoruz. Hormonların dengesizliği ise depresyona, panik atağa yol açabiliyor.
Bakın endokrinoloji uzmanı Prof. Dr. Metin Özata, hormonlar ile ruh halimiz arasındaki ilişkiyi nasıl anlatıyor:
Hormonların psikoloji üzerine etkileri vardır. İyi olma hissini sağlayan başlıca hormonlar noradrenalin, dopamin ve serotonindir. Bunlardaki dengesizlik psikolojik problemlerin oluşmasına neden olur. Bu nedenle de depresyon ile bu hormonlar arasında önemli ilişki vardır.
Noradrenalin: Noradrenalin adrenal bezden salgılandığı gibi sinir uçlarından da salgılanır. Kızgınlık ve tehlike durumunda salgısı artar. Dopamin: Dopamin öfori denen çakır keyif olma durumu, istek ve motivasyon sağlar. Dopamin hormon bozukluğunda hafıza kaybı, problem çözmede zorluk başlar. Serotonin: Serotonin enerjik olma hissi, sakinlik ve güven hissi verir. Çoğu ruhsal bozukluk serotonin dengesinin bozulmasından oluşur. Depresyondaki kişilerin çoğunda serotonin düşüklüğü vardır. Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu da beyindeki serotonin düzeylerini artırmaya yöneliktir. Serotonin güneş ışığında beyinde artar. Kapalı ve karanlık yerlerde serotonin düzeyi azalır. O nedenle kış aylarında depresyon artar. Melatonin: Güneş ışığı melatonin hormonunu baskılar. Melatonin gece salgılanan hormondur. Melatonin sayesinde uyku gelir. Melatonin serotoninden oluşmaktadır. Serotonin azalması obezite ve yeme bozukluğuna da neden olur. Beyinde serotonin azalınca beyin bu eksikliği şekerli gıda yenmesini artırarak sağlamaya çalışır.Hormonlar ve psikolojik rahatsızlıklar arasındaki ilişki özellikle kadınlarda daha belirgin. Kadınlarda psikolojik değişiklikler özellikle ergenliğe girişte, doğum sonrası ve menopoz döneminde ortaya çıkar. Doğum sonrası ve menopoz sonrası ruhsal sıkıntıların artmasında kanda östrojen hormonu azalmasının etkili olduğu, ergenlik döneminde ise östrojen hormonundaki artışın neden olduğu düşünülmektedir. Adetlerin başlangıcında görülen ruhsal değişiklikler yine hormonlarda görülen değişikliklere bağlıdır.
Hipotalamustan salgılanan CRH hormonundaki değişiklikler de psikolojik değişikliklerle birliktelik gösterir.
Testosteron: Erkeklerde testosteron eksikliği de duygu durumunda bozukluk yapmaktadır. Hafıza, beyin çalışması ve psikoloji testosteron eksikliğinde bozulmaktadır. Cinsellik hormonlarında (östrojen ve testosteron) görülen bu değişiklikler beyinde serotonin azalmasından dolayı oluşmaktadır.Cinsellik hormonları ayrıca kadın ve erkek tipi davranışların oluşmasında da önemli role sahiptir.
TİROİD ÖLÇÜMÜ NEDEN ÖNEMLİ?
Tiroid hormonları: Tiroid bezi yetmezliği (hipotiroidi) ve hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) olan kişilerde depresyonun fazla olması tiroid hormonları ve kan şekerinin psikolojik değişikler yaptığının bir kanıtıdır. Bu nedenle depresyondaki hastalarda hormon ölçümleri yapılmasında fayda vardır.Tiroid hormonlarının kanımızda yüksek olması (tiroid bezinin aşırı çalışması) durumunda ise şu psikolojik sıkıntılar ortaya çıkar:
Huzursuzluk Sıkıntı Depresyon Birden öfkelenme, bağırma veya asabiyet Kalabalık yerlerden hoşlanmama Kötümserlik Sabırsızlık Aşırı hareketlilik, yerinde duramama Gürültüye aşırı hassasiyet Uyku problemleri İştah bozukluğu Bazen şizofreni Hallusinasyonlar (hayal görme) Panik atakTiroid bezinin az çalıştığı tiroid bezi yetmezliğinde ise şu psikolojik belirtiler bulunabilir:
İlgisizlik Düşünme ve konuşmada yavaşlama Unutkanlık Konsantre olamama Depresyon Demans Beyin hasarı Panik atakPsikolojik rahatsızlıkları olan tiroid hastalarının teşhisinde gecikme olursa bu psikolojik şikayetlerde düzelme olmaz.
Depresyondaki kişilerin yüzde 10-15’inde tiroid bezi yetmezliği veya tiroid hormonlarında anormallikler vardır. Buna karşılık hipotiroidi dediğimiz tiroid bezi yetmezliği olan kişilerde depresyon sık bulunur ve psikolojik tedaviye dirençlidir. Tiroid bezi yetmezliği olan hastaların yüzde 40 kadarında ve özellikle kadınlarda depresyon ve panik atak sık görülür. Tedaviyle şikâyetlerde azalma olmasına rağmen bazen dirençli bir depresyon yani sık tekrarlayan depresyon görülebilir. Hipotiroidi tedavisinde kullanılan tiroid hormon ilaçları beyindeki mutluluk hormonu adı verilen serotonin seviyesini artırarak depresyon belirtilerini azaltmaktadır.
Psikolojik sorunlar ile özellikle kandaki T3 hormon düzeyleri arasında ilişki vardır. Kan T3 düzeyi azaldıkça depresyon oluşması riski artmaktadır. Kandaki anti-TPO antikorlarının yüksekliği ile depresyon arasında da bir ilişki vardır. Bu nedenle depresyonu olan hastalarda ve özellikle sık tekrarlayan depresyonlu kişilerde TSH, T3, T4 hormonları ile anti-TPO ve anti-tiroglobulin antikorları mutlaka ölçülmelidir.
DOĞUM SONRASI DEPRESYONU
Kadınların yzüde15’inde doğum sonrası depresyon görülmektedir. Buna ‘doğum sonrası depresyonu’ adı verilir. Doğum sonrası oluşan depresyon ile tiroid hormonları ve anti-TPO antikoru arasında bir ilişki olduğu çeşitli bilimsel çalışmalarda ortaya konmuştur. Gebeliğin ilk 3 ayında ölçülen anti-TPO antikor düzeyleri doğum sonrası depresyona girilip girilmeyeceği konusunda bilgi vermektedir. Anti-TPO antikoru yüksek olan kadınlarda doğum sonrası depresyon 3 kat daha fazla görülmektedir.
Depresyonun kendisinin de tiroid hastalıklarının gelişimine katkıda bulunabildiğini unutmamak gerekir. Stresli veya depresyondaki kişilerde Graves hastalığı denilen tiroid bezinin aşırı çalışması ile karakterize bir hastalık ortaya çıkabilmektedir.
aliyev tursunali 9 Yıl Önce
ben kendimi aha simdi ölecek korkusu panik oluyorum o zaman sanki boğazımı sıkıyor gibi oluyorum.