Aradığımı bulduğumda, bulduğumu nasıl anlayacağım?
Her şey kabus gibi üstüme geliyor bu gece, regliyim üstelik, sinirlerim tepemde. Regl olmak ayıpmış gibi saklıyorum kendime, dünyanın yarısının her ay düzenli olarak yaşadığı, üstelik kontrolünde bile olmayan bir hali ayıp karşılayanlardan kaçıyorum.
Erkekler tarafında yönetilen bu dünyaya isyan ediyorum. Kendilerinde olmayan her şeyi ya ayıp, ya günah sayan zihniyete kızıyorum ve şimdi, tam da şu anda o kızdığım zihniyete sahip birisinin kollarında olma isteğini yaşıyor olmak karmaşası sarıyor aklımı…
İnsan dediğin tuhaf, çelişkili, karmaşık…. İnsan, ne garip bir hayvan… Aşk, kendine bile düşman, insana yabancı ve geçici, üstelik imitasyon ama en çok o çekiyor bizi içine…
Ben kimi bekliyorum bu saatte? Üstelik gecenin üçünde, üç ki; en ağır saatidir karanlığın. Yüreğinin en kanadığı, en yandığı anları getirir üstüne. Sabaha mı yakınsın, yoksa gece daha uzun mu, karar veremezsin bu aralıkta….
Kimi bekliyorum ben bu camda, bu ekranda, bu hayalde? Kime yazıyorum bu satırları ömrümün orta yerinde, yaşım da kırk olmuş üstelik?
Bu gece her şey biraz karışık, kanlı, sahte, dumanlı ve ben kimi sevmiştim orada bir yerde, bir gece, bir saatte, sislerin içinde; hatırlamıyorum?
O zaman gerçekten sevmiş miydim? Bilmem! Belki cevap beklediğimde, tabii gelirse… Artık o kimse…
Candan Ünal