Manuş Baba Biyografi Adı Soyadı: Manuş Baba (Mustafa Özkan) Meslek: Müzisyen Memleket: Diyarbakır Yaşı: 31 (1 Aralık 1986) Göz Rengi: Kahverengi Saç Rengi: Kır Saçlı Eğitimi: Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü
Manuş Baba hakkında: Manuş Baba 1 Aralık 1986 tarihinde Mersin'in Tarsus ilçesinde dünyaya gelmiştir. Antalya'da yaşamını sürdüren Manuş Baba aslen Diyarbakır'lıdır. Eğitimini Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümünde tamamlayan şarkıcı Manuş Baba'nın gerçek adı ise Mustafa Özkan'dır.
Müzik Kariyeri Manuş Baba geçmişin sevilen şarkılarına yapmış olduğu coverlar ile tanınmış ve sevilmiştir. Youtube kanalında yapmış olduğu çalışmaların videolarını paylaşmış ve kısa zamanda geniş bir hayran kitlesine ulaşmıştır. Lise yıllarından beri müzikle iç içe olan ve çok sayıda enstrüman çalan Manuş Baba, kariyerine de başarılı bir müzisyen olarak devam etmiştir.
İlk albüm çalışmasını da 2017 yılında sevenleriyle buluşturan Manuş Baba'nın bu albümü "Dönersen Islık Çal" adını taşımaktadır. Özgün bir tarzı olan Manuş Baba, sevilen şarkılarını İstanbul, İzmir, Ankara gibi şehirlerde vermiş olduğu konserler ile sevenleriyle buluşturmaya devam etmektedir.
Manuş Baba Kimdir? Bir çok insanın kendini tanıtma çabasının olduğu bir dönemden geçiyoruz. Öyle ki sadece sanatçı kimliğiniz falan olması gerekmiyor bunun için. Sürekli insan normal bir yaşam süremezmişçesine farklılaşma çabalarımız her gün Instagram, Facebook vb. bütün sosyal medya mecrasında baş gösteriyor. Aslında sorun olduğundan farklı görünmek değil sorun özümüzü unuta gelmemiz. Hepimiz çocuk olduk ve üç tekerlekli bisiklete bindik. Ağzımız burnumuz yara olmuş yana yana o portakalın kabuğunu kemirdik. Bazılarımız unuttu o günleri bambaşka insanlar oldu günün sonunda. Mustafa Özkan ise onlardan feyiz aldı hayalinin peşinden koştu. Adını bile çocukluk sepetinin arasından buldu. Adını Manuş Baba koydu.
Şimdi burada adam iyi müzisyen mi değil mi ondan bahsetmeyeceğiz. “Ruhani kanatlarını takıp, Tanrı’ya bir el edip, tekrar yeryüzüne gelmek gibi bir şey, benim için müzik.” diyen bir adamın iyi de olsa kötü de olsa, müziğe olan saygısının ve sevgilisinin boyutunu anlamışsınızdır. Biz burada hayallerden, azimden ve kulağımıza kadar nasıl geldiğinden ayrıca yaptığın işi sevmekten bahsedeceğiz.
Annesi Remziye Hanım, 1986 yılında soğuk bir kış günü dünyaya getirdi Manuş’u. O yüzdendir ki Sonbahar ve Kış aylarını çok severmiş kendisi. Çocukluğu bir çoğumuzun ki gibi geçti. Evde ablası vardı ve anneannesi de onlar ile yaşıyordu. Anneannesi onu çok severdi. Manuş diye seslenirdi. Kalbine yazdı o kelimeyi. Manuş’un kelime anlamı, “güzel çocuk” demekti. Evlerinin karşısındaki bahçeyi anımsıyor hep. Arkadaşları ile oradaki incir ağacına dalarken güveni ve dostluğu öğrenmiş olacak ki yaptığı her işte ekibinden bahsetmeyi unutmuyor.
Tarsus’ta ki tren garında şalgam – simit satarlardı arkadaşlarıyla. Çocukluğu; ev, bahçe, tren garı ve okul arasında geçti. 1996 yılında babası mevsimlik işçi olduğundan Antalya’ya taşındılar. Ailece zor alıştılar Antalya’ya ama orada büyüdü. Lisede, Antalya Gazi Lisesi’ne gitti. İşte o dönemler de çocukluk hayallerinin azmi ile birleşeceği dönemlerdi. Babasının edebiyat öğretmeni sınıfta gitar çalarmış. Ukde kalmış içinde. İçinden geldi ve oğluna bir gitar hediye etti. Manuş’ta gitarda buldu kendini. Hayallerini ve yaratıcılığını anlatmak için gitarı seçti. Sesi de ona eşlik etti. Bir işe emek harcamanın önemini, insan olabilmenin derin kaygısını babası sayesinde keşfetti. Manuş Baba’da ki o baba, işte o yüzden baba. Yine lise çağlarında karakterine yön verecek bir sanatçıyı keşfetti; “Nazan Öncel”. Onun yeri ayrıdır Manuş’ta. Nazan Öncel’in farklı tarzı ve özel çizgileri ile birlikte anaç bir yapısının olması, onun içindeki çocuğun büyüse bile her daim orada kalmasını sağladı. Bu da şarkılarının farklı olmasını getirdi beraberinde.
2010’da azminin karşılığını aldı ve Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Müzik bölümünü kazandı. Antalya’da kulüplerde sahne aldı. Müziğin peşinden koştu ve İstanbul’a yerleşti. İstanbul kocaman bir şehir. İçindeki müzik sevgisini ve yeteneğini anlamış olacaklar ki, elinden tutan bir çok müzisyen oldu. Ona yardım etti. Örnek oldu. İşte o dönem, Karma onu Nazan Öncel ile İstanbul’da tanıştırdı. En sevdiği mevsim olan Sonbahar da beraber içtikleri bir akşam çayı ile motivasyon dolu bir sohbet müziğini daha da şekillendirmesine yol açtı. O günü unutamıyor Manuş Baba.
Evinde Coverlar yaptı ve kaydetti, sosyal medyaya koydu. Şüphesiz Nazan Öncel’in parçalarına yaptığı coverlar onun en iyi işlerindendi. Dinleyicileri arttıkça arttı. Sahnelerin tozunu içine çekti. Sevdiği işi dibine kadar yaptı. Sonunda 2015’de Murat Kınay ile tanıştı. 2016’da albümsüz Türkiye turnası kapsamında bir çok dinleyici ile buluştu. Sevgi dedi, birbirimize iyi gelelim dedi. 2017’de Murat Kınay’ın prodüktörlüğünde ilk albümünü çıkarttı. 1992 yapımı olan Dönersen Islık Çal filmden etkilenerek albümünün adını Dönersen Islık Çal koydu. Tamam buraya kadar diğerlerinden farklı bir hikayesi yok gibi. Onu fiziksel albüm listelerinden, en çok satanlar listesine getiren Spotify ve Apple müzik zirvelerine çıkartan ne oldu peki?
Aslında her şey ortada, artık ülkemizde yapılan kalitesiz pop anlayışı devamlı aynı şeyleri dinlemekten bıkıp, usanan bilinçli dinleyiciyi alternatif bir müzik türüne itti. Haliyle işini ciddiye alan, kendi kültürünü ve özünü duygularıyla harmanlayıp, o dokuyu müziğine yansıtan ama parası olmadığı için reklam yapamayan, eline fırsat verilmediği için dipte köşede kalan, gerçek müzisyenler keşfedilmeye başlandı. Hemde internetten, “parasız”. Bizce Manuş Baba‘da bu müzisyenlerden biri. Kendi hatıralarını müziğine aktaran, farklı müzik türlerini sentezleyip çeşitli enstrümanlar ile bunu destekleyen, kendi yorumuyla, kent türküleri inşa eden güncellenmiş halk ozanı.