İstanbul Deniz Müzesi Komutanı Deniz Kurmay Albay Fatih Erbaş, yaklaşık 15 bin metrekarelik bir alanda hizmet vereceklerini belirterek, “Denizciliği, deniz tarihini sevdirmek, insanlarda deniz ve denizci bilincini oluşturmak için bize düşen pay ne ise onu yerine getirmek için gayret sarf edeceğiz. Kültürel faaliyetlerin icra edileceği bir yer olmakla birlikte arzularımızın birisi de sosyal hayatı bir hayli canlı olan Beşiktaş’ta insanların, gençlerin birbirleriyle buluşma mekanı olmasını da arzu ettiğimizi ifade edeyim” dedi.
“DENİZCİLİĞİ VE DENİZ TARİHİNİ SEVDİRMEK”
2008 yılında başlayan inşaat ve restorasyon çalışmaları tamamlanan İstanbul Deniz Müzesi’nin açılışı öncesi tanıtım amacıyla basın turu düzenlendi. Tur öncesi konuşan İstanbul Deniz Müzesi Komutanı Deniz Kurmay Albay Fatih Erbaş şunları söyledi: “Müzemiz yarın açılıyor. 5 Ekim tarihinden itibaren ziyaretçilerimizi kabul etmeye başlayacağız. 1897 yılında şu anda içinde bulunduğu salona ismini verdiğmiz Binbaşı Süleyman Nutki bey tarafından kurulmuş bir müze. Türkiye’nin en eski müzelerinden birisi. Denizcilik alanında en büyük müzeyiz. Bu yeni binamız sayesinde de ümit ediyorum ki dünyanın en büyük müzelerinden biri olacağız. Gayretlerimiz bunun üzerine."
“GENÇLERİN BİRBİRLERİYLE BULUŞMA MEKANI OLMASINI DA ARZU ETTİĞİMİZİ İFADE EDEYİM”
Yaklaşık 15 bin metre karelik bir alanda hizmet vereceklerini ifade eden Erbaş, şöyle devam etti:
“Bu ana binamızda biraz sonra göreceğiniz gibi tarihi kadırgamız, saltanat kayıklarımız, ahşap sanatından eserler, çeşitli ressamlarımıza ait eserler, donanmamız farklı dönemlerini anlatan bölümlerimiz yer almaktadır. Bunun dışında sanatçılarımıza hizmet vermek için kullanabileceği alanlar da oluşturulmaya çalışılmış. İçinde bulunduğunuz Süleyman Nutki Salonu bu amaçla oluşturulmuş salonlardan birisidir. Ayrıca iki geçici amaçla kullanılabilecek sergi alanımız daha mevcuttur. İstanbul’un göbeğinde Beşiktaş’ta herkesi çok yakın bir yerde hizmet verecek Deniz Müzesi’nde sanatçılarımızı ve onların eserlerini görmek istediğimizi açıkça ifade etmek isterim. Deniz Müzesi’nin kültür ve sosyal hayatımıza canlılık getirmesini arzu ediyoruz. Bizim hedefimiz özellikle çocuklar ve gençlerdir. İllerin ve ilçelerin Milli Eğitim Müdürlükleriyle irtibat halindeyiz ve olmaya devam edeceğiz. Öğretmenleri ve öğrencileri gruplar halinde herhangi bir ücret talep etmeksizin müzemizde misafir etmeye hazır olduğumuzu bildirmek isterim. Şunu tekrar ifade edeyim, müzemiz hem bir tarih kokusunun alınacağı. Kültürel faaliyetlerin icra edileceği bir yer olmakla birlikte arzularımızın birisi de sosyal hayatı bir hayli canlı olan Beşiktaş’ta insanların, gençlerin birbirleriyle buluşma mekanı olmasını da arzu ettiğimizi ifade edeyim.”
“DÜNYADA KULLANIRKEN MUHAFAZA EDİLMEYE BAŞLANMIŞ EN ESKİ KADIRGADIR”
İstanbul Deniz Müzesi Komutanı Deniz Kurmay Albay Fatih Erbaş daha sonra basın mensuplarına yenilenen müzeyi gezdirdi. Erbaş, aralarında tarihi kadırga ve saltanat kayıkları, tuğralar, gemi modelleri sancaklar ve gemi aksamlarının aralarında bulunduğu eserlerle ilgili bilgiler verdi. Basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği tarihi kadırga ile ilgili olarak Erbaş, şunları söyledi:
'Gördüğünüz kadırga, dünyada kullanırken muhafaza edilmeye başlanmış en eski kadırgadır. Tarihiyle bildiğimiz zaman 17. yüzyılın başıdır. 17. yüzyılın sonuna kadar Dünya denizlerinde harp aracı olarak kullanılmış, hizmet etmiş ve çok tercih edilmiş tekne tipleridir. Hatta kadırgadan kalyona geçerken ilk kalyon tiplerinde bu kadırgalar yelkenler filan oluşturularak kalyonlar oluşturulmuştur. Daha sonra bildiğimiz kalyon tiplerine geçiş yapılmıştır. Osmanlı Devleti’nde de olmuştur başka devletlerde de. Kadırgadan kalyona geçilme hamleleri bir seferde başarılamamıştır. Kadırga insan gücüyle hareket eden bir vasıta olduğu için insanlar daha çok tercih etmişlerdir. Rüzgara güvenip güvenmeme konusunda endişe yaşamışlardır. Bu kadırga bir harp vasıtası değildir. Bizatihi padişahın gezi maksatlarıyla kullandığı ve o maksatla yapılmış olan bir kadırgadır. Çünkü harp vasıtası olan kadırgalarda içinde savaşçıların da yer alacağı bölümler yer almaktadır.
Bu gemi bildiğimiz önce Tersane-i Amire’de yani Haliç’teki tersane bölgesinde muhafaza edilmiş. 1970’li yıllardan itibaren buralarda muhafaza ediliyor. Muhafaza edilirken oksijenle temasında ve uygun ortam sağlandığında dikkat edilidiği gibi ahşapla ilgilenenler bilirler ahşabın böceklenmesi söz konusudur. Bizim yaptığımız en önemli faaliyetlerden birisi, bu tekneye naylon bir muhafazanın içine aldık ve fumigasyonuna tabi tutarak içindeki yumurtalar dahil imha ettik. Böceklenmesine karşı korunmasına dikkat ediliyor. Güneşin ultraviyole ve diğer ışıklara karşı ışıklarını önleyici tedbirler alınıyor. Bu gördüğünüz camlarda bu ışıkları önleyici film söz konusudur. Deniz Kuvvetleri tarafından yaptırılmıştır bu film.”
İstanbul Deniz Müzesi, Pazartesi – Salı günleri hariç hergün 09.00- 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Öğrenci giriş Ücreti: 1,70 TL. Yetişkin ücreti: 5,00 TL.
TARİHİ KADIRGA DÜNYA’NIN YAŞAYAN EN ESKİ GEMİSİ
İstanbul Deniz Müzesi, yaklaşık 20 bin objeden oluşan koleksiyonlarının zenginliği kadar geniş bir yelpazede çok çeşitli kültürel varlıkları bir arada sergiliyor. Müzede, Atatürk’ün eşyaları, Tarihi Kayıklar, Silahlar, Haritalar, Resimler, Gemi Modelleri, Gemi Baş figürleri, Seyir Aletleri, Gemi Aksamları, Plaketler, Çanlar, Armalar, Tuğralar, Sancaklar, Fenerler, Beratlar, Fermanlar, El yazmaları, Üniformalar, Nişanlar, Madalyalar, Sikkeler, Damgalar, Mühürler, Mezar Taşları, Kitabeler, Taş Baskılar, Amforalar, Saatler, Mobilyalar ve Fotoğraflar bulunuyor. Yerli ve yabancı uzmanlar tarafından yapılan uzun akademik ve bilimsel araştırmalar sonucunda 17. Yüzyılda inşa edildiği belirlenen ‘Kadırga’ şu anda dünyanın yaşayan en eski gemisidir. Kralların ve padişahların kullanmış olduğu ‘Saltanat Kayıkları’ndan günümüzde sadece 42 adet bulunmaktadır.
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NIN BAŞLAMASIYLA ESERLER ANADOLU’YA NAKLEDİLMİŞ
İstanbul Deniz Müzesi, 1897 yılında 2’inci Abdülhamit’in izni, Bahariye Nazırı Bozcaadalı Hüsnü Paşa’nın emirleri ve Amiral Hikmet Paşa ile Binbaşı Süleyman Nutki’nin büyük çabaları sonucu “Müze ve Kütüphane idaresi” adıyla Tersane-i Amire’de küçük bir binada kurulmuştur. İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla eserler korunma amacıyla Anadolu’ya nakledilmiştir. Savaş sonunda 1946 yılında müze tekrar İstanbul’a taşınmasına karar verilmiş ve Dolmabahçe Camii’ne taşınmıştır. Müze iki yıllık bir çalışmanın ardından 1948 yılında ziyarete açılmıştır. Daha sonra tekrar taşınma gerekliliği ortaya çıkmış ve son olarak 1961 yılında Beşiktaş’taki (önceleri maliye binası olarak kullanılan) bugünkü yerine taşınmış ‘Deniz Müzesi ve Arşivi Müdürlüğü’ adıyla hizmete girmiştir. Bina çeşitli ilavelerle 1791 yılında ‘Tarihi Kayıklar Galerisi’ adı altında müze koleksiyonunda yer alan kadırga ve saltanat kayıklarının muhafaza ediyerek sergilendiği galeri olarak kullanılmaya başlanmıştır. Galeri’nin müze olarak inşa edilmemiş olmasından ve yeterli büyüklükte olmamasından kaynaklanan sıkıntılar giderilemediğinden 2005 yılında mimari proje yarışması açılmış. 2008 yılında yeni müze binası ihalesi sonuçlanmış ve çağdaş müzecilik anlayışına uygun ana teşhir binası, Tarihi Kayıklar Galerisi, Kültür Sitesi ve Açık Sergi Alanlarından oluşan müze inşaatına başlanmıştır. 2013 yılında inşaatı tamamlanan müze 5 Ekim tarihinde ziyarete açılacak. İstanbul Deniz Müzesi, Türkiye’nin denizcilik alanında en büyük ve içerdiği koleksiyon çeşitliliği açısından dünyanın sayılı müzelerinden biri. Müze, Türk denizcilik tarihini açıkca ortaya koymasının yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu’nun ihtişamını ve görkemini yansıtan tarihi kadırga ve saltanat kayıklarıyla zengin koleksiyonlardan birine sahip.