Fetih 1453, İstanbul'un Fethi'ni konu alan ve Ulubatlı Hasan'ın hayat hikâyesi çevresinde kurgulanan Türk yapımı, geniş bütçeli sinema film'in yönetmenliğini ve yapımcılığını Faruk Aksoy'un üstlendiği, senaryosu Atilla Engin tarafından yazılmış ve Erkan Özekan tarafından kurgulanmıştır. Filmin başrollerindeyse Devrim Evin, İbrahim Çelikkol ve Dilek Serbest yer almaktadır. Filmin görsel yönetmenliğini ise birçok Hollywood yapımında çalışmış olan Serkan Zelzele üstlenmiştir.
18.200.000$'lık bütçesiyle en pahalı Türk filmi olma özelliğini taşıyan filmin yapımcı şirketi Aksoy Film; Türkiye dağıtıcısı Tiglon, Avrupa dağıtıcısı Kinostar, ABD dağıtıcısı ise NeoClassics Films'dir. Müziklerini Benjamin Wallfisch'in bestelediği filmin tarihî gerçeklere uyması için Feridun Emecen, Hülya Tezcan, Massimo Farinelli, Gülgün Köroğlu ve Adem Saraç senaryo ekibine tarih danışmanlığı yapmışlardır.
Sosyal medyada filmin üç dakikalık fragmanı 24 saatte 1.670.000 kişi tarafından izlenmiştir. 16 Şubat 2012'de saat 14:53'ten itibaren 450 kopya ile 900 salonda gösterimine başlanan film ilk gününde 300.000 biletli seyirci tarafından izlenmiştir. Üç hafta sonra ise Türkiye'de tüm zamanların en çok izlenen filmi olmuştur. Ayrıca Türkiye'de 5.000.000 ve 6.000.000 seyirci barajını geçen ilk film olmuştur. Yapımın Avrupa gösteriminde de ilk haftasonu 255.000 seyirciye ulaşılmış ve tüm zamanların haftasonu açılış rekoru kırılmıştır. 27 Mart 2012 itibarıyla film 32.581.263$ hasılat elde etmiştir.
Yapım Türkiye'nin yanı sıra Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, Fransa, İngiltere, İsviçre, KKTC, Endonezya, Malezya, Rusya, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Sırbistan, Makedonya, Kosova, Romanya, Yunanistan, Güney Kore, Tayland, Japonya, Amerika ve başta Mısır olmak üzere pek çok Orta Doğu ülkesinde de gösterime girmiştir.
İÇİNDEKİLER
Konu Oyuncular ve karakterler Yapım ve çekim süreci Birinci etap İkinci etap Üçüncü etap Bütçe tartışmaları ve dava iddiaları Dağıtım Gösterim Ev sineması Soundtrack Geri dönüşler Tepkiler Eleştiriler Fetihten SonraKONU Sultan Mehmed, babası II. Murat'ın ölüm haberini Saruhan Sancağındayken aldı. Bu durum onu hem büyük bir keder içerisinde bırakmıştı, hem de tahtına tekrar oturmasının yolunu açmış olacaktı.
Sultan Mehmed tahta ilk çıktığında henüz 12 yaşındaydı. Uçbeyleri ile vezirleri arasındaki siyasi husumetten bunalan II. Murat, çok sevdiği oğlu Alaaddin'in ölmesinin kendisinde yarattığı derin üzüntü sebebiyle tahttan feragat ederek Mehmed'i devletin başına geçirdi. Ordu ve devlet üzerinde çok etkili biri olan Başvezir Çandarlı Halil Paşa bu durumdan hiç memnun değildi. Özellikle Sultan Mehmed'in Konstantinopolis'in mutlak suretle alınması gerektiğini söylemesinden büyük rahatsızlık duyuyordu. Halil Paşa, Mehmed'in toyluğunu fırsat bilen Haçlıların Osmanlı topraklarını işgal etmesi ihtimali üzerine Sultan Murat'ın tahta dönmesini sağladı. Mehmed de tahttan uzaklaştırılarak Saruhan Sancağı'na gönderildi.
Fakat şimdi yeniden ve daha güçlü bir şekilde tahtına dönmüştü. Yine öncelikli hedefi Konstantinopolis'in fethedilmesiydi. O, İslam peygamberi Muhammed'in hadisinden ilham alıyordu:
“..........Konstantiniyye elbet bir gün feth olunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onun askeri ne güzel askerdir!..........”
Bu hedefe onu götürecek her şeyi bir bir hesaplamıştı. Öncelikle gerekli hazırlıkları yapana kadar, tüm komşu ülkelerle barış içerisinde yaşamalıydı. Papalık dahil Macarlara, Sırplara, Lehlere, Cenevizlilere ve Venediklilere elçiler göndererek barış içerisinde yaşama isteği içerisinde bulunduğunu bildirdi. Gelibolu tersanesini restore ettirerek senede yüz kadırga yapılabilir hale getirdi.
Bu sırada Doğu Roma İmparatoru Konstantin, genç yaşından dolayı toy ve basiretsiz olduğunu düşündüğü Sultan Mehmed'e karşı elinde tutsak olan Şehzade Orhan'ı kullanmaya çalışarak ağır tahsisatlar talebinde bulunmaktaydı. Bütün amacı Sultan Mehmed'in tavizler vererek halk nezdinde iyice itibarsızlaşmasını sağlamaktı. Üstelik Sultan Mehmed de bu tavizleri veriyor, Konstantin'in bütün isteklerini kabul ediyordu. Ancak bu durum bile sadece Sultan Mehmed'in stratejisinin bir parçasıydı.
Karamanoğulları'nın bir isyan çıkarmaya başladığının haberi alınır alınmaz Osmanlı ordusu Akşehir'e doğru yola koyuldu. Karamanoğlu İbrahim hiç beklemediği kadar kalabalık bir ordu gördü karşısında. Barış talebinde bulunmak zorunda kaldı. Ordusunun hasar almaması için Sultan Mehmed barış talebini kabul etti. Sefer dönüşünde, savaşmadıkları halde bahşiş isteyen bir kısım yeniçeri padişahın otağının önünü kesince Sultan Mehmed hem cülusları dağıttı hem de firar eden askerleri bahane ederek Çandarlı Halil Paşa'nın adamı olan Yeniçeri Ağası Kurtçu Doğan'ı dayak cezasına çarptırarak sürgüne yolladı. Bu hadiseyle Çandarlı Halil Paşa'nın ordu üzerindeki hakimiyetini kırdı ve ordunun yönetimini tamamen kendi ellerine geçirmiş oldu.
Edirne'ye döndükten sonra İmparator Konstantin'e bir elçi göndererek Orhan için ödediği tahsisatı artık yollamayacağını bildirdi. Ardından, Anadolu Hisarı'nın karşısında Boğazkesen Hisarı'nın yapımını başlattı. Bu, fiili olarak Doğu Roma İmparatorluğu'na savaş açmak demekti.
Bu durum Avrupa devletlerince de fark edilmişti. Ancak Fransız ve İngilizlerin birbiriyle savaşıyor olması, Alman kralının da taht kavgalarıyla uğraşması gibi gerekçeler yüzünden Doğu Roma İmparatorluğu'na Avrupa üzerinden yardım ulaşması neredeyse imkansızdı. Papanın bir takım girişimleri de sonuçsuz kalmıştı.
Tarih 2 Nisan 1453’ü gösterdiğinde, Konstantinopolis surlarının üzerindeki Doğu Roma askerleri karşılarında Sultan Mehmed ve binlerce Osmanlı askerini buldular...
OYUNCULAR VE KARAKTERLER
II. Mehmed (Devrim Evin/Ege Uslu) — Yedinci Osmanlı Devleti padişahı. Dönemin ileri gelen alimlerinden dersler almış ve hayatını Konstantinopolis'i fethetmeye adamıştır. Baba sevgisi görmeden çocukluğunu geçirmiş, 1444 yılında 12 yaşında iken babasının tahttan feragat etmesi nedeniyle tahta geçmiştir. Fakat iki yıl sonra Çandarlı Halil Paşa tarafından tahttan uzaklaştırılmış ve II. Murat tekrar padişah olmuştur. 1451 yılında babasının ölümüyle birlikte saltanatının ikinci dönemi başlamış ve fetih hazırlıklarına hız vermiştir. Çocukluğu Ege Uslu tarafından canlandırılmıştır. Ulubatlı Hasan (İbrahim Çelikkol) — II. Mehmed'in kılıç hocası ve arkadaşı. Mehmed'in şehzadelik günlerinden bu yana yanında olmuş ve padişah olduğunda da onunla birlikte başkent Edirne'ye gitmiştir. Fetih sırasında Konstantinopolis surlarına Osmanlı bayrağını diken kişidir. Era (Dilek Serbest/Algun Molla) — Macar döküm ustası Urban'ın evlatlık kızı. Müslüman bir ailenin kızı olarak doğan Era'nın yaşadığı köy Doğu Roma askerlerince yağmaya uğramış, ailesi öldürülmüş ve kendisi esir pazarında satılmak üzere esir edilmiştir. Esir pazarında Urban tarafından satın alınmış ve gerçek kızı gibi büyütülmüştür. Çocukluğu Algun Molla tarafından canlandırılmıştır. Konstantin (Recep Aktuğ) — Doğu Roma İmparatorluğu'nun son hükümdarı. İmparatorluğun başkenti Konstantinopolis'in fethedilemeyeceğini savunmakta ve bu düşüncesini daha önce şehrin birçok kez kuşatılmasına rağmen alınamamasıyla desteklemektedir. Buna rağmen kuşatmaya karşı hazırlıklarını yapmakta ve diğer Hıristiyan ülkelerinin desteğini sağlamaya çalışmaktadır. Giovanni Giustiniani (Cengiz Coşkun) — Cenevizli general. Konstantin'in fethe karşı Hıristiyan dünyasından yardım istemesi nedeniyle Ocak 1453'te yedi yüz kişilik ordusuyla birlikte Konstantinopolis'e gelmiştir. Çandarlı Halil Paşa (Erden Alkan) — II. Murat ve II. Mehmed dönemlerin başvezirlik yapmış olan Osmanlı devlet adamı. II. Murat'ın tahttan çekilmesi ve Şehzade Mehmed'in tahta geçmesini devletin geleceği adına yanlış bir karar olarak görmüş ve Mehmed'in tahttan çekilmesini sağlayarak II. Murat'ın tekrar padişah olmasını sağlamıştır. II. Murat'ın ölüp Mehmed'in yeniden tahta geçmesi sonrasında da görevine devam etmiştir. II. Mehmed'in Konstantinopolis'i fethetme fikrine sıcak bakmamış, fetih girişiminin başarısız olacağını savunmuş ve Mehmed'i bu yönde fikir değiştirmesi için zorlamıştır. Halil Paşa başvezirliği döneminde ordu üzerinde etkili olmuş fakat bu durum Karaman Seferi sırasında II. Mehmed tarafından kırılmıştır. Loukas Notaras (Naci Adıgüzel) — Doğu Roma'nın son grandükü. II. Mehmed hakkında derin endişeleri olan ve kuşatmanın başarılı olarak şehrin düşeceğini düşünen Notaras imparatoru da bu yönde uyarmıştır. IV. Haçlı Seferi nedeniyle aynı zamanda Latin düşmanı olan grandük Papalık tarafından gelecek yardımların kabul edilmemesi gerektiğini savunmakta, eğer şehrin savunması başarılı olur ve kuşatma püskürtülürse Latin askerlerinin şehirden gitmeyeceklerini ve şehri yağmalayacaklarını savunmaktadır. Bu nedenle Giovanni Giustiniani'nin şehri savunmaya gelmesine hiçbir zaman sıcak bakmamış ve "Konstantinopolis'te Latin külahı göreceğime Türk sarığı görmeyi tercih ederim" sözünü söylemiştir. Urban (Erdoğan Aydemir) — Macar mucit ve döküm ustası. Kişisel nedenlerle döküm işlerinden çekilmiş ve başka alanlara yönelmiştir. Kuşatma öncesi Doğu Roma yönetimi tarafından top dökmesi için zorlanmış ve baskı görmüştür. Bu nedenle öfke içinde olan Urban, Ulubatlı Hasan tarafından gizlice Edirne'ye kaçırılmış ve bizzat II. Mehmed'in isteği sonucu Konstantinopolis surlarını delecek büyüklükte bir top dökmeyi kabul etmiştir. Kızı Era ile birlikte top dökümüne başlamış, başarısız denemeler sonucunda şahi topunu icat etmiştir. II. Murat (İlker Kurt) — II. Mehmed'in babası ve altıncı Osmanlı padişahı. Kişisel nedenlerden ötürü 1444 yılından tahttan feragat etmiş ve oğlu Mehmed'in padişah olmasını sağlamıştır. Fakat 1446 yılında meydana gelen yeniçeri isyanıyla beraber tekrar tahta oturmuştur. 1451 yılında ölümüyle beraber oğlu Mehmed tekrar tahta geçmiştir. Zağanos Paşa (Sedat Mert) — II. Murat döneminde sürgün edilen fakat II. Mehmed döneminde iade-i itibar gören paşa. Mehmed'in döneminde sürgünden çağrılmış ve vezir yapılmıştır. Çandarlı Halil Paşa'nın aksine ateşli bir fetih savunucusu olan Zağanos Paşa bu nedenle sık sık Halil Paşa ile karşı karşıya gelmektedir. Akşemsettin (Raif Hikmet Çam) — Osmanlı sufi ve kanaat önderi. II. Murat tarafından Şehzade Mehmed'in hocası olarak görevlendirilmiş ve Mehmed'in en sevdiği hocası olmuştur. Fetih sırasında II. Mehmed'e manevi güç vermiş, yine fetih sırasında Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin mezarının bularak orduya moral aşılamıştır. Bu nedenlerle fethe etkisi büyük olmuştur. Molla Hüsrev (Namık Kemal Yiğittürk) — II. Mehmed'in şehzadeliği döneminde ona hocalık yapmış olan alim. Molla Gürani (Öner As) — II. Mehmed'in şehzadeliği döneminde ona hocalık yapmış olan alim. Şahabettin Paşa (Mustafa Atilla Kunt) — Kuşatma sırasında Osmanlı ordusunu yöneten paşalardan biri. Saruca Paşa (Özcan Alişer) — Osmanlı'nın ilk kaptan-ı deryası ve fetih yanlısı olan paşa. İshak Paşa (Yılmaz Babatürk) — II. Mehmed ile birlikte Karaman Seferi'nde bulunmuş Anadolu beylerbeyi. İsa Paşa (Murat Sezal) — Kuşatma sırasında Osmanlı ordusunu yöneten paşalardan biri. Karaca Paşa (Faik Aksoy) — Fetih sırasında Osmanlı ordusunu yöneten paşalardan biri. Baltaoğlu Süleyman Paşa (Hüseyin Santur) — Kuşatma sırasında Osmanlı deniz kuvvetlerini yöneten kaptan-ı derya. Kurtçu Doğan (Halis Bayraktaroğlu) — II. Murat döneminde ve II. Mehmed döneminin başında yeniçeri ağası. Çandarlı Halil Paşa'ya hizmet eden Kurtçu, Karaman Seferi sonrasında yeniçerilerin isyan çıkarması nedeniyle cezalandırılmıştır. Onun cezalandırılması aynı zamanda Mehmed'in Halil Paşa'ya bir uyarısıdır. Papa (Ali Rıza Soydan) — Katolik dünyasının dini ve siyasi lideri. Konstantinopolis'in kuşatılmasının öncesinde ve kuşatma sırasında Doğu Roma'ya yardım sağlamak için katolik devletleri yardıma çağırmış, bunun karşılığında Doğu Roma İmparatorluğu'nun korucuyuluğunu yaptığı Ortodoks Kilisesi'nin kendilerine bağlanması için Konstantin'e baskı yapmıştır. Kardinal Isidor (İzzet Çivril) — Papanın ardından en yüksek mevkiye sahip olan katolik din adamı. Papaz Genadius (Adnan Kürkçü) — Konstantinopolis halkı tarafından saygı gören ortodoks din adamı. Ortodoks Kilisesi'nin papaya bağlanmasına ve şehre yardım edilmesi karşılığında Ortodoks Kilisesi'nin papalığa bağlanmasını kabul eden Konstantin'e şiddetle karşıdır. Bu nedenlerle bir yer altı organizasyonu kurmuş, burada papalık ve Konstantin karşıtı propaganda yapmaya başlamıştır. Gülbahar Hatun (Şahika Koldemir) — II. Mehmed'in eşi ve Şehzade Beyazid'in gerçek annesi. Lağımcı Mustafa (Buminhan Dedecan) — Kuşatma sırasında yer altından tünel açarak kale içine yeraltından ulaşmayı ve surları yeraltından havaya uçurmayı amaçlayan lağımcı birliğinin başı. Şehzade Orhan (Edip Tüfekçi) — II. Murat'ın oğlu ve II. Mehmed'in kardeşi. Osmanlı tahtında hak iddia etmiş, isyan etmiş fakat başarısız olunca Doğu Roma'ya sığınmıştır. Doğu Roma tarafından Osmanlı padişahına karşı koz olarak kullanılmış, Edirne'ye gönderilip isyan etmesi konusunda padişahı tehdit unsunu olarak kullanılmış ve kendisi için haraç alınmıştır. Kuşatma sırasında emrine altı yüz asker verilmiş ve Osmanlı'ya karşı savaşmıştır. Karamanoğlu İbrahim (Aslan İzmirli) — II. Mehmed'in ikinci saltanatının ilk dönemlerinde Osmanlı'ya savaş ilan eden Karamanoğulları Beyliği beyi. II. Mehmed'in büyük bir orduyla üzerine geldiğini görmüş ve padişahtan af dilemiş, Osmanlı hakimiyetini tanımıştır. Menteşeoğlu İlyas (Adnan Zaman) — Menteşeoğulları soyundan gelen ve Karaman Seferi sırasında II. Mehmed'in yanında yer alan bey. Yeniçeri Hüseyin (Yiğit Yarar) — Kuşatmanın uzun sürmesi nedeniyle Konstantinopolis'in alınamayacağını savunan ve isyan çıkarmak isteyen yeniçeri. Ulubatlı Hasan tarafından öldürülmüştür. Şehzade Bayezid (Yiğitcan Elmalı) — II. Mehmed'in Gülbahar Hatun'la olan birlikteliğinden doğan çocuğu ve varisi.Annesi Gülbahar Hatun tarafından yetiştirilmektedir.YAPIM VE ÇEKİM SÜRECİ Yapım süreci otuzdört, çekim süreci ise yirmidört ay süren film Türk sinemasının en uzun hazırlık süresine sahip filmi olmuştur. Üç boyutlu efektleri Epics FX Studio tarafından hazırlanan film tanınmamış oyunculardan oluşan bir oyuncu listesine sahiptir. Rol alan oyuncuları seçmek için altı ay boyunca oyuncu elemeleri gerçekleştirilmiştir. Dört ana karakterin seçimi içinse Faruk Aksoy bizzat dört bin kişiyle yüz yüze görüşmüştür. Faruk Aksoy filmde popüler olmayan oyuncularla çalışmasının nedenini ise şu şekilde açıklamıştır:
“.........Magazin malzemesi olmuş isimlerle bu filmde çalışmak istemedim. Çünkü bu projenin ve filmin gerçeklik duygusunu zedeleyebilirdi. Onun için tanınmamış yüzlerle çalışmayı tercih ettim.........„
BİRİNCİ ETAP Yapım sürecinin nisan 2009'da başladığı filmin ilk etap çekimi yine aynı yılın eylül ayında 4.000 m²'lik kapalı bir stüdyoda başlamış ve dört haftada tamamlanmıştır. Stüdyo içinde dijital çekim platformu hazırlanmış, Hollywood standartlarında iç mekan çekimleri için kırk kişilik tasarım ve animasyon ekibi Doğu Roma ve Edirne saraylarını aslına uygun olarak üç boyutlu hazırlamış, iki yüz adet özel spacelight ışık sistemi kullanılmıştır.
İKİNCİ ETAP Yedi aylık bir hazırlık süreci sonunda 2010 mayısında filmin ikinci etap çekimleri başlamış ve bu çekimler Ataköy'de bir baruthanede devam etmiştir. İki çekim arasındaki sürede 25 dönümlük arazi üzerindeki kısmî tarihî dokular da kullanılarak 14.600 m²'lik bir dekor inşa edilmiştir. Özellikle II. Mehmed'in döktürdüğü büyük topun üretildiği Kırklareli, Demirciköy'deki tophane aslına uygun olarak altı ayda hazırlanmıştır. 14 ton eriyik kapasiteli üç dev pota, fırınlar, hurda odaları, soğutma kulesi ve körükler gibi tüm detaylar da bu tophanenin içinde yer almıştır. İkinci etap çekimleri bu alan üzerinde altı ay boyunca devam etmiştir.
Ayrıca Boğazkesen Hisarı inşaatının çekimleri için 5.000 m² alanda hisarın bir bölümü yapılmıştır. Dönemin Cenova limanının canlandırılması içinse bluebox yöntemi kullanılmış ve 2.500 m² gerçek zeminli mavi havuz inşa edilmiştir.
ÜÇÜNCÜ ETAP Filmin savaş alanında geçen ve aynı zamanda son etap olan çekimler ise on ay sürmüş, Alibey Barajı havzasında hazırlanan 100.000 m² arazi üzerinde hazırlanan dekorda çekilmiştir. Ağustos 2011'de biten çekimler için Konstantinopolis surları, savaş meydanı, bataryalar ve topların bulunduğu mevkiler, padişah otağ alanı, asker çadırları, asker istihdam ve yemek alanları, Vatikan sarayı, Medine şehir sokakları, Doğu Roma şehir sokakları ve Konstantinopolis'in alınmasında önemli rol oynayan yeraltı tünelleri inşa edilmiştir. Kuşatma sahneleri için gerçek boyutta surlar, mancınıklar, savaş kuleleri hazırlanmıştır. Savaş alanı için onbeş top bataryası, beş adet 20 metre boyunda gerçek ve işlevsel savaş kulesi, beş adet 15 metre boyunda büyük mancınık, on binin üzerinde çeşitli savaş malzemesi ve aksesuarı imal edilmiştir. Ayrıca deniz savaşı ve karadan kaydırılacak gemiler için gerçek ölçüsünde üç adet de kadırga yapılmıştır. Aksiyon sahneleri içinse Truva, Cennetin Krallığı gibi filmlerin aksiyon sahnelerinde rol alan Çek ve Slovak dublör ekipleri hazır bulunmuştur.
Bu etapta kullanılan ve Konstantinopolis'in fethinde büyük önem taşıyan şahi topu, gerçeğine yakın olarak hazırlanmıştır. Şu anda İngiltere'de bulunan şahi toplarının en büyüğünün yarıçapı 180 santimetre iken filmdeki topun yarıçapı 140 santimetredir. Ayrıca 100'er metre uzunluğunda 15 ve 18 metre yüksekliğinde 8'er metre kalınlıkta iki aşamalı şehir surları inşa edilmiştir.
Toplam 15.000'e yakın kişinin rol aldığı ve kırk manda, kırk deve, iki yüzelli at ve elli at arabası kullanılan yapımın son etap çekimi onbir ay sürmüş; film boyunca yirmi terzi görev yapmış ve toplam 44.000 metre kumaş kullanılarak kostümler ve aksesuar malzemeleri hazırlanmıştır.
BÜTÇE TARTIŞMALARI VE DAVA İDDİALARI Filmin bütçesi Cihan Haber Ajansı tarafından 11 Ocak 2012 tarihinde Yunan gazetelerine dayandırılarak 17.000.000$ olarak bildirilmiş, Doğan Haber Ajansı'nın 12 Ocak 2012 tarihli haberinde yine aynı kaynaklara dayanarak aynı rakam rapor edilmi ve 16 Ocak 2012 tarihinde Anadolu Ajansı tarafından kaynak bildirilmeden dağıtılan haberde de yine aynı bilgiler yer almıştır. Bu rakam Türk sinemasının en yüksek film bütçesi olarak kabul görmüştür. Fakat Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu bütçenin 17.000.000 değil 8.000.000$ olduğunu iddia etmiştir. Eyüboğlu yazdığı yazıda Faruk Aksoy'un "17.000.000$'lık bütçe haberleri benden çıkmadı. Çünkü ben hiçbir zaman rakam telaffuz etmedim" ve Aksoy Film yöneticilerinden birinin "Fetih 1453'ün kâr yapması için 4.000.000 seyirciye ulaşması lazım" dediğini yazmış, filmin bütçesinin 8.000.000$ olduğunu da şu sözlerle savunmuştur:
“..........Bir biletten yapımcıya ortalama 2$ kaldığına, 4.000.000 seyirciye ulaşınca maliyetini kurtaracağına göre Fetih 1453'ün maliyeti 8, taş çatlasın 10.000.000$... Şimdi gel de merak etme 8.000.000$'ı 17.000.000$ yapan palavracıyı?..........„
—Ali Eyüboğlu, 8 Mart 2012
Bütçe ile ilgili resmî ağızdan yapılan ilk açıklama ise Faruk Aksoy'dan 29 Mart 2012 tarihinde katıldığı bir televizyon programında gelmiştir. Aksoy bu programda filmin bütçesinin iç ve dış pazarlama giderleriyle birlikte 18.200.000$ olduğunu açıklamıştır.
13 Şubat 2012 tarihinde film henüz vizyona girmeden medyada filmin gelirlerine haciz geldiği iddiası yer almıştır. Haberde Aksoy Film'in, Kirli Kedi Organizasyon'a ortak çektikleri Recep İvedik'ten kâr payı olarak 1.152.000₺ borcu olduğu ve Kirli Kedi Organizasyon'un İstanbul 30. İcra Müdürlüğü aracılığıyla bu borcunu tahsil etmek adına Fetih 1453'ün gelirlerini haczettirdiği yer almıştır. Aksoy Film, filmin resmî Facebook sayfasında yaptığı açıklamada haberi yalanlamış ve olayın halen yargıda olduğunu belirterek haberi yapanlara tepki göstermiştir.
1 Mart 2012 tarihindeyse filmin sponsor firmalarından Fixkim Yapı Kimyasalları'nın Aksoy Film'e sözleşme kurallarına uymaması nedeniyle dava açtığı iddia edilmiştir. Aksoy Film bu iddia üzerine yaptığı açıklamada kendilerine herhangi bir dava açılmadığı gibi konuyla ilgili herhangi bir bilgileri olmadığını da belirtmiştir. Ayrıca ismi geçen firmaya maddi ve manevi tazminat davası açacaklarını, bu haberi yapanlara karşı ise yasal yollara başvuracaklarını açıklamıştır.
FİLM'İN DAĞITIM
GÖSTERİM En pahalı Türk filmi olarak tanıtılan film için Türkiye'de bir tanıtım gecesi ya da gala yapılmamış, film eleştirmenleri dahi filmi ilk olarak ilk gösterim tarihi ve saati olan 16 Şubat 2012 14:53'te izleme fırsatı bulmuşlardır. Bu durum Sinema Yazarları Derneği üyeleri ve bağımsız eleştirmenler tarafından farklı yorumlara sebep olmuştur. Bir kısım eleştirmenler film tanıtımının yapım ekibinin isteğine bağlı olduğunu savunurken diğer bir kısım ön gösterimin mutlaka olması gerektiğini savunarak bu durumu "eleştirmenlere önem vermeme" olarak algıladıklarını belirtmişlerdir. Ortak kanı ise ön gösterim yapılmamasının bir pazarlama stratejisi olduğu yönündedir.
Yapım, ilk gösterim gününde 300.000 biletli seyirci tarafından izlenmiş ve ilk gün rekorunu kırmıştır. İlk haftasonunda 1.400.253 seyirci ile bu alanda da rekoru elde eden yapım ilk haftasında da 2.475.453 kişi tarafından izlenmiş ve ilk hafta rekorunu da elde etmiş, aynı zamanda Box Office Türkiye verilerine göre yine ilk haftasında 1.964.930₺ gelir elde etmiştir. 3.434.535 kişi ile ilk on gün seyirci rekorunu da kıran film, Recep İvedik 2'nin 4.333.144 kişilik rekorunu da egale ederek Türkiye'de tüm zamanların en çok izlenen filmi olmayı başarmıştır. Recep İvedik 2 rekor seyirci sayısına yirmidört haftada ulaşmışken Fetih 1453 bu sayıya üç haftalık gösterim sonucu ulaşmıştır. Ek olarak film, Türkiye'de 5.000.000 ve 6.000.000 seyirci barajını aşan ilk yapım olmuştur.
Filmin Avrupa gösterimi ise Türkiye'dekinin aksine bir galayla başlamıştır. Almanya'nın Köln şehrinde Avrupa galası düzenlenmiş ve film ekibi de bu gecede yer almıştır. Cinedom Sineması'nda gerçekleşen galanın ardından film dört ayrı salonda vizyona girmiştir. Faruk Aksoy yaptığı konuşmada filmin Avrupa rekorunu elde edeceğine inandığını belirtmiştir. Film, Almanya'da gösterildiği ilk gün Oscar adayı Savaş Atı filmini geçerek en çok izlenen film olmuştur. Ayrıca 255.000 seyirci ile tüm zamanların haftasonu açılış rekorunu kırmıştır.
Ayrıca filmin televizyonda gösterim hakkı ise FOX'a satılmış, 18 Aralık 2012 akşamı televizyonda ilk kez gösterilmiştir. Film gösterildiği akşam hem toplamda hem de AB grubunda o akşamın en çok izlenen programı olmuştur.
EV SİNEMASI Filmin Türkiye'deki dağıtım haklarına sahip olan Tiglon, filmin DVD ve bluray satışlarını ülke içerisinde üstlenmiştir. Avrupa dağıtıcısı olan Kinostar ise bu ev sineması ürünlerini Avrupa'da satışa çıkarmıştır. ABD menşeli film şirketi Universal Studios da Aksoy Film'e filmin uluslararası tasarruf haklarına sahip olmak için bir anlaşma önermiştir.
25 hafta vizyonda kalan filmin blu-ray hariç ev sineması ürünleri Türkiye'de 15 Ağustos 2012 tarihinde piyasaya çıkmıştır. Blu-ray versiyonu ise 21 Aralık 2012 günü satışa sunulmuştur.
SOUNDTRACK Müzikleri Benjamin Wallfisch tarafından bestelenip Bratislava Senfoni Orkestası tarafından notalara dökülen Fetih 1453'ün müziklerinin bir soundtrack albümü ile yayınlanacağı 7 Mart 2012 günü filmin resmî Facebook sayfasında duyurulmuştur. 20 Mart 2012 tarihinde ise başta iTunes olmak üzere çeşitli platformlarda satışa sunulmuştur. MovieScore Media tarafından dijital indirme yoluyla sunulan albümün CD versiyonu ise Screen Archives Entertainment tarafından ilk etapta bin kopya ile olmak üzere 3 Nisan 2012 tarihinde dağıtılmaya başlanılacaktır. CD versiyonun ön siparişi, albümün dijital indirmeye açıldığı gün başlamıştır.
32 şarkıdan oluşan albümdeki parçaların omurgasını senfonik çalgılar oluşturmaktadır. Müziklerin zengin bir ses paleti ve kontrpuanların yanında elektronik eklemelerle zenginleştirilmesi albüme çağdaş bir hava katmıştır. Hiçbir parçasında söz olmayan albümün ilk parçası olan Mehmet's Theme aynı zamanda filmin de ana müziğidir.
GERİ DÖNÜŞLER
TEPKİLER Filmin yayınlanan uzun fragmanından sonra Yunanistan'ın en çok satan haftalık gazetesi Proto Thema'nın internet sitesi filmle ilgili haberinde "Türklerin 17 milyon dolarlık fetih propagandası" başlığını kullanmış ve film milliyetçi Yunanlar tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Pek çok Yunan internet sitesinde olumsuz eleştirilere maruz kalan film Yunanistan'daki ağır eleştirilere rağmen Makedonya, Kosova, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Romanya, Arnavutluk ve Sırbistan gibi diğer Balkan ülkelerinden yoğun talep ve ilgi görmüştür.
Via Dolorosa isimli Alman Hıristiyan Derneği ise film daha gösterime girmeden boykot çağrısı yapmış ve yaptığı açıklamada "Türklerin İstanbul'un Fethi'ni kutlamak yerine Hıristiyanlara verdikleri zararlardan dolayı utanmaları gerek" cümlesine yer vermiştir. Türklerin başka dine inananlara ve dolayısıyla insan haklarına saygı duymadığını iddia eden dernek Hıristiyanların filmi boykot etmesini istemiştir.
Lübnan'daysa Doğu Partisi öncülüğündeki Ortodoks Rum cemaati filmi Hristiyanlar ve Rumlara hakaret edildiği gerekçesiyle protesto etmiştir. Filmi Lübnan'a getiren şirket bu protestoları dikkate alarak filmi gösterime koymaktan vazgeçmiş ve Fetih 1453 Lübnan'da gösterilmemiştir.
ELEŞTİRİLER Filmi gösterime girmeden önce özel gösterimle evinde izleyen Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan filmi beğenmiş ve yapımcıya "çok beğendim, ellerinize sağlık" mesajını göndermiştir.
Fetih 1453, gösterime girdikten sonra birçok köşe yazarı ve izleyici tarafından Türk sinemasının miladı olarak yorumlanmıştır. Daha önce Muhteşem Yüzyıl'a danışmanlık yapmış olan tarihçi Erhan Afyoncu filmin İstanbul'un Fethi'nin kronolojisine uymadığını belirterek filmdeki tarihî hataları kaleme almıştır. Buna karşın araştırmacı tarihçi Mustafa Armağan da filmden övgüyle bahsetmiş, fakat zaman zaman fazla dinci ve milliyetçi sahnelerin yer aldığını belirtmiştir. Armağan, filmde Ulubatlı Hasan'ın nikahsız ilişkiye girmesinin onun halk arasındaki "İslam kahramanı" algısına tezat teşkil ettiğine vurgu yapmıştır. Ankara Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Yılmaz Kurt ise Al Arab'da yayımlanan röportajında film ekibini, filmin pazarlanma kaygısı nedeniyle "gerçekleri kurban etmekle" suçlamıştır.
Sinema eleştirmenlerinin ortak yorumu filmin beklentileri karşıladığı ve bir gişe filmi olduğu yönünde olmuştur. Cumhuriyet yazarı Alper Turgut savaş sahnelerinin başarılı olduğunu, görsellik açısında da filmi başarılı bulduğunu fakat işlenen aşk hikâyesinin dozunun fazla olduğunu belirtmiştir. Habertürk'ten Mehmet Açar ise filmin Hollywood ölçülerinde olduğunu yazmış, savaş sahneleri ile dijital ortamda oluşturulan mekanların başarılı olduğunu düşündüğünü belirtmiştir. Milliyet yazarı Nil Kural da "tarihi epik" türe örnek olarak nitelendirdiği filmde işlenen aşk hikâyesinin yoğunluğunu rahatsız edici bulduğunu ve II. Mehmed'in Ulubatlı Hasan'ın yanında sönük kaldığını belirtirken, filmin genel olarak türün uluslararası örneklerinin seviyesine ulaşamadığını savunmuştur. Bu eleştiriler ise Faruk Aksoy tarafından "sinema bir kurgudur; dramatik etkiyi oluştururken bazı olayları öne, bazılarını da arkaya koyabilirsiniz" şeklinde cevaplanmıştır. Gazeteci Fatih Altaylı ise yapılan işin büyüklüğüne saygı duyduğunu belirterek filmin Türk sinemasına yeni bir soluk getirdiğini belirtmiştir.
Müzisyen Fazıl Say başlangıçta filmin müziklerinin kendisinin yapacağını fakat daha sonra projeye katılmaktan vazgeçtiğini söyleyerek filmin Kahpe Bizans mantığından ileriye gidemediğini, sadece Türk toplumu tarafından beğeni kazanabilecek derecede bir yapım olduğunu belirtmiştir. Say, filmin diğer toplumlara sunuluşunda sorun yaşanacağı öngörüsünde bulunarak Fetih 1453 gibi filmlerin sanatsallık, yenilik ve devrimcilik gibi kavramlara sahip olması gerektiğini savunmuştur.
Milyonluk Bebek, Affedilmeyen gibi Oscar ödüllü filmlerin yönetmeni olan Clint Eastwood filmin Hollywood tadında olduğunu belirtmiştir.
Fransız gazetesi Le Figaro ise filmin yoğun ilgi görmesini Türkiye'de Ahmet Davutoğlu'nun dış politikasıyla doğan "Osmanlı çılgınlığına" bağlamıştır. Gazete, Osmanlı'yı tekrar gözler önüne süren yapımların ilgi odağı olmasının nedenini ise Türk altın çağına olan özlem olarak yorumlamıştır. ABD'de yayımlanan dünyaca ünlü Time dergisiyse Fetih 1453'le ilgili bir makale yayımlamış, film hakkında şu yorumu yapmıştır:
“..........Türkiye’nin jeopolitik yıldızı yükselişteyken ülkenin gelmiş geçmiş en büyük filminin belki de Akdeniz dünyasının en belirleyici tarihî anını kutlaması oldukça uygun. Fetih 1453, 15. yüzyıldaki Osmanlı kuşatmasının ve Konstantinopolis'in ele geçirilmesinin 17 milyon dolarlık, metal kaplamalı, pala sallamalı bir yeniden anlatılışı. Çin film endüstrisinin seri üretim haline getirdiği milliyetçi, Orta Çağ destanı tarzındaki bir film için standart bir ücret gibi görünüyor. Ancak kuşatmanın tarihî önemi göz önüne alınınca Fetih 1453 bazılarını sinirlendirdi. Türkiye içinden ve dışından bazı eleştirmenler filmin "300 Spartalı'nın tersi" doğasından, Yunanların pandomimci, tek boyutlu kötü adamlar, korkak, rüşvet alan şeytanlar olarak resmedildiği gerekçesi ile şikayet ediyor. Filmdeki dini öğeler Arap dünyasındaki müslüman seyirciyi çekebilir..........„
Alman gazetesi Der Tagesspiegel'de Jan Schulz-Ojala imzasıyla yayımlanan eleştiride filmin Hıristiyanlara karşı yürütülen "kutsal savaşı" ve İslam'ı yüceltme işini gördüğü savunulmuştur. Ayrıca yine aynı yazıda yapımın Erdoğan hükumetinin Yeni Osmanlıcılık politikasını ve aynı ideolojiyi benimseyen Türk diasporasını besleyen bir mantığa sahip olduğu da savunulmuştur. Bir başka Alman gazetesi olan Süddeutsche Zeitung'da yayımlanan Klaus Kreiser'ın eleştirisindeyse filmin tıpkı 1951 yılında çekilen önceli gibi Türk resmî tarih anlatımlarının gölgesinde ve popülist mantıkla çekildiği savunulmuştur. Ayrıca filmin, 1951'den bu yana Yeni Osmanlıcılık ideolojisine dahil olan tüm kişi veya olgulardan daha İslami bir düşünce yapısına sahip olduğu da yazılmıştır.
İngiliz Guardian ise filmdeki bazı öğelerin tarihî gerçekliklerle örtüşmediği eleştirisinde bulunmuş, filmde yer alan dini öğelerin Erdoğan hükumetinin "dindar nesil yetiştirme" vizyonuyla paralel olduğunun altını çizmiştir. Film, eleştirinin içeriğinde genel olarak Türk izleyici kitlesinin millî gururunu okşayan bir yapım olarak tasvir edilmiştir.
FETİHTEN SONRA
Yapımcılığını Aksoy Yapım'ın üstleneceği ve Fetih 1453 filminin devamı niteliğinde olması planlanan Fetihten Sonra adlı diziyle ilgili bilgiler basına yansıdı. Show TV'de yayınlanacağı açıklanan dizinin, Osmanlı İmparatorluğu padişahı Fatih Sultan Mehmet'in hayatını temel alacağı bildirildi. Hatta dizi için Beykoz Kundura Fabrikası'nda büyük bir plato yapıldı. Ancak sonradan dizinin bütçesinin büyüklüğü ve kanalın yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle, dizinin ekrana gelmeyeceği açıklandı.