"Mesnevi ile Terapi" seanslarına devam eden 40 kişi üzerinde akademisyenlerce yapılan araştırmada, terapi sonunda yalnızlık düzeylerinin anlamlı seviyelerde düştüğü, yaşam doyum düzeyinin ise arttığı sonucuna varıldı.
Mevlana, eserleri ve terapi konularında modern tekniklerden yararlanarak çalışmalar yapan, Konya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde görevli Dr. Faik Özdengül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, içinde yaklaşık 180 hikaye bulunan Mesnevi'nin, modern insanın cevabını aradığı sorulara ve sorunlara ışık tuttuğunu söyledi.
Özdengül, Konya, İstanbul ve Ankara ağırlıklı olmak üzere çeşitli illerde yaptıkları programlara katılanların, Mesnevi'de anlatılan hikayelerle kendi hikayelerini bir araya getirdiğini belirterek, "Bu buluşmalarımız 'Mesnevi okuması veya grup terapisi' olarak da nitelendirilebilir. Bu hikayelerden, her birimiz için farkındalıklar ortaya çıkarıyoruz. Biz şunu iddia ediyoruz; Mesnevi'nin tek başına bizi olgunlaştıran bir dili var, içeriği var. Buradan aldığımız enerjiyle hayatlarımızı daha kolay sürdürebildiğimizi görüyorum" diye konuştu.
"Yaşam Doyum Düzeyleri" arttı
Selçuk Üniversitesi (SÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aşina Gülerarslan da bu çalışmanın ruh sağlığı üzerindeki pozitif etkisini bilimsel olarak kanıtlamak açısından önemli bir araştırma gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Çalışmayı, SÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Birol Gülnar ve Yrd. Doç. Dr. Mete Kazaz ile yaptıklarını anlatan Gülerarslan, şunları kaydetti:
"Bu çalışmamızda temel amacımız terapinin etkilerini araştırmaktı. Bunu da terapiden önce ve sonra deneklerimizin yaşam doyum ve yalnızlık düzeylerini ölçerek test ettik. Çalışmamızın katılımcıları, 5 farklı ilden toplam 40 kişiden oluşuyor. Deneklerimize, terapiye girmeden önce yaşam doyum ölçeklerini doldurmalarını istedik. Gelen ortalamaya baktığımızda terapiden önce katılımcılarımızın yalnızlık düzeylerinin orta seviyede, yaşam doyum düzeylerinin ise düşük seviyede olduğunu tespit ettik. Belli bir terapi süresinden sonra da aynı ölçekleri katılımcılara tekrar uyguladık. Yapılan araştırmalarda deneklerimizin terapiyle yalnızlık düzeylerinin anlamlı oranlarda düşük seviyeye indiğini ve yaşam doyum düzeyinin ise arttığı sonucuna ulaştık."
Televizyon izlemeyi azalttı
Doç. Dr. Birol Gülnar ise çalışmada yalnızlık ve yaşam doyum düzeylerinin yanı sıra başka bulgulara da ulaştıklarını vurgulayarak, "Terapiden evvel katılımcılarımız, medyayı, özellikle televizyonu daha çok kullanıyordu. Terapiden sonra değişime uğrayarak, kitap türü yayınlara yöneldiklerini, medyayı ve televizyonu daha az kullanmaya başladıklarını gördük. Bu da bizim daha önceki yapmış olduğumuz benzer çalışmalarla tutarlılık gösterdi" ifadelerini kullandı.
Gülnar ayrıca kadınların erkeklere oranla terapiden daha fazla yarar gördüklerinin tespit edildiğini sözlerine ekledi.