İskender Paydaş'ın besteci, aranjör ve prodüktör olarak pek çok klasikleşen şarkının altında imzası var. Paydaş bir süredir de kendi albümlerini yapıyor. “Zamansız Şarkılar” serisinin ilki de bu fikirle 2012'de yayımlanmıştı. Şimdi serinin ikincisi geldi. İlki gibi bu çalışma da çok başarılı. Bu albümde Paydaş”a Tarkan, Şebnem Ferah, Sıla, Nazan Öncel ve Atiye gibi özel isimler eşlik ediyor.
- “Zamansız Şarkılar” aslında tam zamanında bir albümdü. Şimdi de ikincisi geldi. Bu süreç nasıl işledi?
Evet tam “zamanında” geldi ilk albüm. İkinci albümün zamanı konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim, biraz uzun sürdü ama güzel oldu. İlk albümde sevilmiş şarkıları farklı yorumlarla farklı bir yere getirdik. İkinci albümde olan şarkıların bazıları ilk albümden zaten, o albüme girmemiş ama kayıtları tamamlanmış şarkılar. Üstene daha sonradan Tarkan ve Sıla dahil oldu. Yeni şarkılarımızı da bitirdik. Bu süreç üçüncü albüme kadar gidecek ve seri tamamlanmış olacak.
-Bir de 90'lar sizden çok şey öğrendi. Uzun süre işin mutfağında gizli bir kahraman olduktan sonra şimdi nasıl hissediyorsunuz ?
Aslında işin mutfağında gizli bir kahraman gibi hissetmedim kendimi. 80'li yıllardan beri sahnelerde özellikle Kayahan'la, sonra da Mirkelam'la beraber gözönündeydim, kliplerdeydim. Stüdyo ve prodüksiyon dünyasında kalmayı da ben tercih ettim. 90'lı yılların sonu 2000'li yılların başından beri kendi albümlerimi yapma fikrim vardı, sürekli erteliyordum, sonunda yaptım.
-Albüm için şarkıları nasıl seçtiniz?
Öncelikle şarkıları seçtim, sonra o şarkıları seslendirecek şarkıcıları. Bunlar varolan şarkılar için geçerli. Fakat “Zamansız Şarkılar 2” albümünde bir farklılık var. Sıla ile bir şarkı yapmaya karar verdik ve şarkıyı beraber yaptık. Onun söz yazarlığı ve sesi, benim besteciliğim ile biraraya geldi. Keza Tarkan da kendi bestesi ve sözü ile geldi “böyle bişey yapalım mı?” diye. O noktada ben aranjmanla işin içindeydim. Bir de Nazan Öncel kendi sözüyle bestesiyle geldi. Bu noktada o sanatçılar ve şarkılar kendi kendilerini seçti. Diğer şarkılarda önce şarkıya karar verip sonra o şarkıyı kimin söyleyebileceğini düşünüp teklifleri bu şekilde götürdüm.
-Bu arada albümde Tolga Burkay var, bilenler hatırlar özel bir müzisyendir.
Tolga Burkay ile tanışmam geçen sene bu vakitlere denk geldi. Yeni albüm çalışması için bazı şarkılar yapmıştı, onları dinledik, ne kadar derli toplu söz yazdığını, ne kadar enteresan bir sesi olduğunu fark ettim. Bir yandan Tolga'nın albümü için de çalışıyoruz. Bana göre döneminin yeni Bülent Ortaçgil'i. Bu albümde olması da bu yüzden önemli
. -Müziğinize kim eşlik ederse etsin müziğin bir parçası, enstrümanı gibi geliyor kulağa.
Böyle duyuluyorsa amacıma ulaşmışım demektir. Ben müziğe bakarım, kimin söylediğine, kimin neyi nasıl dinlemesi gerektiğinden çok müziğin geneliyle derdim. Kompozisyon da budur. Davulun, trampetin, solistin, gitarın bir vuruşu benim için aynı değerdedir.
-Aranje denince ilk akla gelen isimsiniz. Aynı malzemeden herkes farklı lezzette yemek yapabilir ama sizin eliniz değince işler değişiyor ve dinleyici hemen tanıyor müziğinizi , bunun sırrı nedir?
Ben müzik yaparken müziği müzik diye görmem, hayat gibi görürüm. Müzikte gördüğüm insani tavırlardır. Müziği müzik gibi görmeden sembollerle yapmak belki de bu işin sırrı. Anlatması kolay değil ama vurduğum her davulun, bastığım her akorun bir sebebi, hayatta bir karşılığı var. Bunları doğru düzgün biraraya getirince hayatın simülasyonunu kurmuş gibi hissediyorum, belki de bir nevi sinema filmi ortaya koyuyorum.
- Müziğinizde belirgin bir kontrast var, zaten çok boyutlu olmanız müziğinizi herkese ulaştırıyor. Peki, müzik yolculuğunuzda kendinizi nerede görüyorsunuz?
Evet kontrastları seviyorum, çünkü öyle bir dünyada yaşıyoruz. Bizim topraklarımız, coğrafyamız tamamen kontrastlardan oluşuyor. Daha önce de söylediğim gibi müzik yalnızca müzik değil. Hayatın kendisini müzikleştiriyoruz. Davranışları, yaşadığımız ortamı... Bu zenginliği doğru kullanmak gerekli, bir de birbirlerine çok bulaştırmamak. Bu çok boyutluluğun içersindeki farklı akımları, farklı davranışları, farklı müzik tarzlarını birbirine karıştırmadan denge içinde, uyum içinde kullanmak gerekiyor. Derinlik böyle geliyor. Kendimi nerede gördüğümle ise çok ilgilenmiyorum, yapmaya çalıştığım şey olabildiğince daha iyi müzik
. -Vokale geçmeyi düşünüyor musunuz? Albümlerimde pek çok back vokali yapıyorum. “Haşa" da ve “Yetmez”de mesela, “Gemiler”de ise epey var. Back vokal olarak devam ediyorum şu an. Elbette ısrar edenler çok. Böyle iyiyim, ilerde birden söylemeye başlayabilirim, bilmiyorum.
-Tarkan ile yollarınız nasıl kesişti? Nefis bir ortaklık olmuş. Müzik yaparken büyük zevk alıyoruz. Tarkan'la daha önceden tanışıyoruz ilk çalışmamız yıllar önce bir Nazan Öncel projesinde olmuştu. Bir de zamanında Mirkelam ile yaptığımız “Her Gece”de bize vokal yapmıştı. Nazan Öncel'in “Hadi O zaman” parçasını çalışırken ne kadar güzel çalıştığımızı anladık, Tarkan da aranjman ve stüdyo tarafına çok meraklı. Bunu güzel götürüyor, çok keyif alıyor. Şarkıyı beraber çok iyi bir noktaya getirdik, çok geliştirdik.
- “Hop De” güçlü bir şarkı ama gücü duruluğundan... Temiz ve vurucu. Sizde ki karşılığı nedir?
Evet güzel tespit. Tarkan'la birbirinden farklı müzikal yaklaşımlarımız var. Tarkan bir şarkıda gücü yakalamak için farklı tekrarları kullanıyor, vokalini onlarca kanal üstüste söyleyebiliyor. Ben de tam tersine yalın bir tarza sahibim. Normalde bu ikisinin birbiriyle uyuşmaması lazım fakat biz bunları biraraya nasıl getiririz diye çok uğraştık. Hedefimizde şu an olduğu gibi sözlerin hızını ön plana çıkaracak ve hızı kesmeyecek derecede vurucu, gitarların davulların güzel çaldığı bir müzik vardı. Birimiz siyah, birimiz beyaz ama asla kavga etmeden çok güzel bir gri yaptık. Yola da devam etmeyi düşünüyoruz.
Müziğimiz de coğrafyamız gibi kontrast !
Müziğimiz de coğrafyamız gibi kontrast !
Piramit Haber Piramit Haber
Kültür-Sanat
İskender Paydaş yeni albümü “Zamansız Şarkılar II”yi yayımladı. Paydaş'ın müzikte yakalamaya çalıştığı hayat. O yüzden bastığı her akorun, vurduğu her davulun bir sebebi ve karşılığı var. Müziğinde de zıtlıkları seviyor, “ne de olsa bizim coğrafyamız tamamen kontrastlardan oluşuyor” diyor. Tek derdi her defasında dahi iyi müzik yapabilmek...
Paylaş: