Partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuşan Bahçeli, ABD Büyükelçiliği'ne yapılan bombalı saldırıyla ilgili konuştu. Saldırının herkesi üzdüğünü belirten Bahçeli, "Bu hunhar saldırıyı gerçekleştiren yasadışı sol örgüt militanı vücuduna yerleştirdiği bombayı elçiliğin nizamiye giriş kapısında patlatarak güvenlik görevlisi Mustafa Akarsu'nun ölümüne gazeteci Didem Tuncay'ın yaralanmasına neden olmuştur. ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde görev yaparken hayatını kaybeden kardeşimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyor, saldırıdan yaralı olarak kurtulan gazetecimize acil şifalar temenni ediyorum" dedi.
İntihar saldırısının gerçekleşme zamanının fazlasıyla dikkat çekici olduğunu belirten Bahçeli, şunları söyledi;
ABD BÜYÜKELÇİLİĞİNE SALDIRI
"Söz konusu eylemin Ankara'nın göbeğinde meydana gelmesi herkesi düşündürmelidir. Türkiye'nin içine düştüğü bunalımlı atmosfer, gerilim ve pamuk ipliğine bağlı ilişkiler ağıyla, bölgesel tansiyondaki alarm verici yükselişler birlikte ele alındığında bu eylemin yapılış amacı daha iyi anlaşılacaktır. ve bu ne ilk ne de son vahşiyane bir hadise olacaktır. Şu kadarını ifade etmeliyim ki, Türkiye güvensizliğin, şaibeli simaların, sabotaj ve eylemlerin kol gezdiği bir ülke haline gelmiştir. Canlı bombalar, teröristler, kan akıtmanın hedefinde olan karanlık emeller başkent Ankara'ya kadar elini kollunu sallayarak gelebilmekte ve işin püf noktası da, planladıkları eylemleri kolaylıkla icra edebilmektedir."
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün olayla ilgili 'Emniyet teyakkuzdaydı, maalesef önlemedi' yönündeki açıklamasını da eleştiren Bahçeli, bu sözlerin başarısızlığın, yetersizliğin ve beceriksizliğin işareti olarak görülmesi gerektiğini öne sürdü.
Bahçeli, "Bu akıl almaz tedbirsizliğin, izahı mümkün olmayan aymazlığın, ortaya çıkardığı gerçek, güvenlik konularında çok ciddi açık ve zafiyet olduğunun gün yüzüne çıkmasıdır. Bunlar olurken, hükümet nerededir ve neyle meşgul olmaktadır?
Bedenlerini ölüm makinası yapan suikastçılar, saldırganlar ve insanlık düşmanları büyükşehirleri mesken tutmuşken, Başbakan ve hükümeti nereye sinmiş, nereye gitmiştir? Bundan sonra ses getirecek büyük bir eylemin olması halinde AKP hükümeti bunun hesabın nasıl verecektir? Başbakan Erdoğan, 'Ne yapalım İmralı'da pazarlık yapıyorduk, tüm dikkatimizi buraya vermiştik, fark edemedik mi?' diyecek, bu şekilde mi bahane üretecektir?
Oslo'da PKK'yla yapılan görüşmelerde MİT eski Müsteşar Yardımcısı tarafından gündeme taşınan, metropollere PKK tarafından yerleştirilen bombaların bulunup bulunmadığı, bunlar hakkında hangi işlemlerin yapıldığı hala muammadır. Meydanı boş bulan katiller her taraftadır, suikastçılar köşe başları tutmuştur. Bilhassa, Paris'te üç PKK'lı kadın militanının öldürülmesiyle başlayan sancılı ve kaotik ortam gittikçe keskinleşmekte ve aşama kaydetmektedir. Son derece kuşkulu ortam, tehlikelerle çevrelenmiş bir süreç milletimizi tehdit etmekte, vatandaşlarımızın günlük hayatını ve gelecek hayallerini örselemektedir. AKP bir ucunda İmralı, diğer ucunda Erbil'in olduğu ihanet koridorunda tüm mesaisini ve enerjisini sarf ederken, Türkiye kötü niyetlilerin hışmına uğramakta, hıncına maruz kalmaktadır" diye konuştu.
ABD'li kadının İstanbul'da öldürülmesine de değinen Bahçeli, "Elbette ki bu cinayetin esrar perdesi aralanmalı, geçek neden ve failleri mutlaka bulunmalıdır. Kim ya da kimler ABD'li kadına kıymış ve canından etmiştir? Bu sorunun cevabı gecikmeksizin aydınlatılmadır" dedi.
"TARİH AFFETMEZ" SÖZLERİ
Başbakan Erdoğan katıldığı bir televizyon programında söyledikleri bizim tarafımızdan ilgi ve hayretle karşılanmıştır. Başbuğ'un tutuklanmasını eleştirmek ve "Tarih affetmez" demesi Başbakan tarafından bir ilerlemedir. Her yönüyle sevindiricidir
Erdoğan bu düşüncelerin dürüst ise elini taşın altına koyma vakti gelmiştir
Yeni bir yasal düzenleme yapılması zorunluluk haline almıştır. Başbakan Erdoğan TV'lerde sızlansa da birçok askerin tutukluluk hali devam etmektedir
Bazı yasal adımların atılması mecburiyet halini almıştır. Başbakan Erdoğan Sayın Başbuğ tutuklandıktan birkaç gün sonra grup toplantısında "darbeciler" şeklinde görüş belirtmiştir.
Ek olarak da yargı hiçbir baskı olmadan görevini yerine getirmiştir demiştir. Bu gerçekler ışığında cevabını aradığım soru şu olacaktır. Tarih asıl kimi affetmeyecektir, Türkiye kimi bedduayla anacaktır
TSK bugün terör örgütü olarak alçakça suçlanıyorsa ellerini avuşturan faiiler bellidir. Başbakan Erdoğan'ı bu dalkavukluklar kurtaramayacaktır. İşine nasıl geliyorsa öyle hareket etmektedir. Düşünceleri çizmeyi aşmıştır. Yırtık büyük yama küçüktür. Suriye'nin bombalanmasını hayret verici şekilde görmezden gelmiştir