Piramit Haber

Başbakan bir yılı aşkın bir süre sonra ilk kez!

Manşet

Başbakan Erdoğan, bir yılı aşkın bir süre sonra ilk kez Batı basınından bir gazeteciye, Charlie Rose’a konuştu. Söyleşi, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın hükümeti hedef alan konuşmayı yaptığı cuma gününün akşamı, Dolmabahçe Sarayı’ndaki ofisinde gerçekleştirildi.

Amerikan PBS kanalında yayınlanan 1 saatlik söyleşide, Erdoğan Fethullah Gülen’in iadesini açıkça talep etti. Başbakan, Gezi eylemlerindeki ölümler konusunda da yine polisi korudu; Twitter yasağını savundu. Erdoğan, Ermenilerden özür dilemekten bahsederken ABD Başkanı Barack Obama’yla eskisi kadar yakın olmadıklarını da söyledi.
Söyleşiden öne çıkan başlıkları şunlar oldu:

Erdoğan’ın Ermenilere taziye mesajı hakkında ‘gerekirse özür dilenebileceği’ yönündeki tavrı dikkat çekti: “Soykırım olması mümkün değil. Öyle olsa bu kadar Ermeni bu ülkede yaşayabilir miydi? Biz soykırımı insanlığa karşı işlenmiş suç olarak görürüz. Hiçbir zaman gözlerimizi kapatamayız. Arşivlerimizi açmaya hazırız. Ermenistan ve üçüncü ülkeler de açabilir. Diaspora bu konuları kullanmaya çalışıyor.

Bunlar Türkiye Cumhuriyeti değil, Osmanlı zamanında oldu. Eğer dokümanlar gösterirse, biz özür dilemekten ve sonuçlarına katlanmaktan kaçınmayız.”

Başbakan, Mavi Marmara sürecinde sona gelindiğini açıkladı: “İsrail’le barışma çalışmalarımız sürüyor. Tazminat konusunda bir anlaşmaya vardık diyebilirim. Şimdi bir de Filistinlilere insani yardım gitmesi konusu var, o da olmak üzere. Normalleşmeye doğru gidebiliriz. Günler veya haftalar içinde normalleşme gerçekleşebilir. Bir kara kedi girmezse… Bu normalleşmenin ilk adımı Büyükelçilerin değiştirilmesi olur tabii.”

Erdoğan, kendisini Fethullah Gülen Cemaati konusunda sıkıştırıp “Bir gün kalktınız ve farkına mı vardınız?” diye soran Charlie Rose’a, ‘kavga ‘nın hikayesini şöyle anlattı: “ İlk adım MİT müsteşarımıza karşı attığı adımlardı. Oslo sürecinden dolayı.

İstihbarat teşkilatları dünyanın her yerinde böyle hamleler yapabilirdi. Ama onlar MİT Müsteşarımıza saldırdıklarında, adım attıklarında anladık. Biz kurumların içine girdiklerinin farkındaydık ama onların kötü niyetini bilmiyorduk. 17 ve 25 Aralık birer sivil darbe girişimiydi. Ciddi bir temizleme çalışması yaptık devlet kurumlarında ve yapıyoruz… Hiçbir grup özel ayrıcalıklar isteyemez ama onlar istedi.”

Başbakan, ‘ Türkiye’de yaptıklarını başka yerlerde tekrarlayabileceklerini ‘ savunarak, Gülen’in iadesini istediklerini Amerikan kamuoyu nezdinde de açıkladı : “Türkiye’de yaptıklarını şu an yaşadıkları yerde de yapabilirler. Model ortağımızdan bu mücadelemizde beklentilerimiz var.

Onları bize teslim edilebilir veya sınırdışı edilebilir. Bu kadar basit. Eğer birisi ABD’nin ulusal güvenliğini tehdit ediyorsa, biz onu ABD’ye teslim ederiz. Ben 10′dan fazla zanlıyı ABD’ye geri verdim. Aynı şeyi ben de stratejik ortağımızdan bekliyorum. Ümit ediyorum ki, bize teslim etmeseler bile sınırdışı ederler. Bu kişinin [Fethullah Gülen] pasaportu iptal edildi. Şu an ABD’de sadece yeşil kartla yaşıyor. ”

Erdoğan, ‘ Cemaat ‘te de yolsuzluk yapıldığını öne sürdü: “Çok açık ki, onların kendi gruplarında büyük yolsuzluklar var. Polis ve adalette güçlü olunca size karşı pozisyon alıyor. Onların işlediği suçlar çok fazla ve şimdi birçokları Türkiye’yi terk ediyorlar.”

Yolsuzluk iddiaları sorulduğundaysa, Başbakan ‘ bildik ‘ tezi tekrarladı: “Benim bu konuda güvenim var. Ekonominin bu kadar büyüdüğü bir yerde yolsuzluk olabilmesi mümkün mü? Duble yollarda büyük sıçrama. Bunları yolsuzluk olan ülkede yapamazsanız. Marmaray, üçüncü köprü, havaalanları… Neden halk yolsuzluk yapan hükümeti tutsun ki?”
Erdoğan’ın ‘ otoriterlik ‘ eleştirilerine ilk yanıtı da “ Bunlara inanıyor musunuz Sn. Rose? ” oldu; sonra şöyle devam etti: “ Yüzde 45.5 oranında oy alıyorsam, bunun bir anlamı vardır. Diğerleri yüzde 28 ve bundan az alıyorsa, bunu da analiz etmek gerekir. Ben diktatör olsaydım, medya bana karşı bu kadar rahatça hakaret edebilr miydi? İnsanlar kolayca hakaret edebilir miydi? Ülkede birçok siyasi parti vardı bu seçimlerde. ”

Başbakan’ın Twitter yasağının sorulması üzerine pornogrfik bir içerikten söz etmesi kafa karıştırdı: “Twitter herkesin özgürlüğüne saygı duymalı. İkinci olarak Twitter ofis açmalı ve vergi ödemeli. Sonra mahkeme kararlarını yerine getirmeli. Pornografik içerikler de kaldırılmalı, yasaklanmalı.”

Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin Twitter kararına ilişkin soruya da, mahkemenin Anayasa’ı çiğnediği teziyle yanıt verdi: “Anayasa Mahkemesi hukuku çiğneyerek araya giriyor, çünkü iç hukuki yollar bitirilmeden karar alıyor. Anayasa Mahkemesinin üstünde bir başka kurum olmadığından bu aldığı karar doğru kabul ediliyor. Anayasa hükmünü de çiğnedi Anayasa Mahkemesi.”

Başbakan, Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç’ı da bir kez daha siyaset yapmakla suçladı: “Sadece hukuki değil, siyasi konuşmalar da yapılıyor. Ben saygımdan gidip, dinledim ama AYM başkanı hepimize adeta ders veren bir konuşma yaptı. Bu hakkı yok halbuki. Güçler ayrılığından bahsediyoruz eğer farklı branşlar birbirine saygı duymazsa olmaz. Bugün saygımdan bu konuşmayı dinlemeye gittim. Bu konuşma olmamalıydı. Çok üzüldüm. Kılıç her zaman bu konuşması ile hatırlanacak, bu konuşmayla yüzleşecek ömrü oldukça.”
Erdoğan’ın Gezi eylemleri sırasında polis şiddeti sonucu yaşanan ölümler hakkındaki yanıtı da ‘ değişmedi ‘: “ Bunu sorduğunuz zaman ben de başka şeyler söylerim. ABD’deki gösterilerde ölümler olmuyor mu? Veya Almanya ve İngiltere’de? Bu olaylar her yerde oluyor. Maalesef bunlar oluyor. Şiddete başvurursanız, buna benzer istenmeyen şeyler olur.

Bu şiddete başvuranlar, polise saldırdığında, polis cevap vermek zorunda kalıyor. Bizim polislerimiz insan öldürmek için silah kullanmaz. Gaz bombası vs. kullanıyor. Hiçbir zaman protestoya hayır demedik ama vandalizme izin veremeyiz. Her isteyen istediği yerde gösteri yapamaz. Gösterilen yerde gösteri yapılır. ”
Başbakan, “ Komplo teorilerine inanıyor musunuz? ” sorusuna da ‘ evet ‘ yanıtını verdi: “Bu tür işlerin içinde tabii her zaman için dış tahrikler vardır.

Gezi, Mısır ve Ukrayna’daki olaylarla ilgili birçok benzerlikler bulunuyor. Bunların hepsinin bir senaryonun parçası olduğu, merkezi organize edildiği ortada. Bunu gösteren dokümanlar da var. Senaryolar hep aynı. Olaylar aynı.

Biz bu senaryoları gördüğümüzde bir yerlerden düğmeye basıldığını izlenimi var. ABD’de yerleşik bazı gruplar bunun arkasında olabilir. Veya Batı’da. Bu noktada ABD yönetiminin arkasında olduğunu iddia etmedim. Ama oradaki yerleşik bazı grupların tahrik ettiğini söyledim. ”
Erdoğan, Suriue konusunda da yine Libya benzetmesi yaptı: “Suriye’de de Libya’ya benzer bir operasyon yapılabilir. 700 binden fazla Suriyeli mülteciler var, 3.5 milyar dolar harcadık ama 150 milyon dolar yardım geldi dışarıdan. 2 bin kişinin kimyasal silahla öldürülmesi suç da, 400 bin kişinin bombalarla öldürülmesi suç değil mi?”
Başbakan’ın ABD Başkanı Barack Obama’yla ilgili soruya “Eskisi kadar sık konuşmadığımız doğru. Ama dışişleri bakanlarımız daha sık konuşuyor” yanıtı dikkat çekti.
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.