Suç duyurusuyla şüpheliler hakkında, "haberleşmenin ve soruşturmanın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların hukuka aykırı şekilde ifşa edilmesi, yargı görevini yapanı etkileme, görevi kötüye kullanma ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" suçlarından kamu davası açılması talep edildi.
Başbakan Erdoğan'ın avukatı Ali Özkaya, Muammer Cemaloğlu ve Burhanettin Seven can tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verilen suç duyurusu dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun, 11 Şubat'taki TBMM Grup toplantısında, "bir kısmının Başbakan Erdoğan'a ait olduğunu" söylediği ses kayıtlarını dinlettiği hatırlatıldı.
Dilekçede, bunların, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma dosyalarındaki, mahkeme kararlarıyla yapılan dinlemeler olduğunun" beyan edildiği kaydedildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekilliğince, 17 ve ve 25 Aralık 2013'te başlatılan soruşturmada, CMK ve diğer yargılama yasaları ile UYAP sisteminde ihlaller yapıldığı ifade edilen dilekçede, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini yıkma ve yargı yoluyla darbe yapma amaçlı girişim sonrası, soruşturmanın, şüphelilerden gizli ancak Cumhuriyet savcılarını canhıraş savunan medya organlarına açık olduğu, yayınlanan telefon kayıtları ve evraklarla anlaşılmıştır. Basın yayın organlarına daha soruşturmanın başladığı ilk dakikalardan itibaren birçok görüntü ve bilginin servis edildiği (kimlerin servis ettiği bilinmemektedir, suç duyurusunun sebeplerinden biridir) herkesin malumudur" ifadelerine yer verildi.
İstanbul TMK'nın 10. maddesiyle görevli 1 No'lu Hakimliğin, soruşturmayla ilgili "kısıtlılık kararı" verdiği, bu nedenle şüphelilerin ve müdafilerinin dosya içeriğini bilmediği belirtilen dilekçede, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 17 Ocak 2014'te soruşturma hakkında yayın yasağı koyduğu hatırlatıldı.
"BU AÇIK BİR YETKİ GASBI"
Başbakan Erdoğan'ın, gizlilik nedeniyle resmi bir bilgiye sahip olmadığı vurgulanan dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Görülmektedir ki bir kısım cumhuriyet savcıları, görevlileri, Anayasa'nın 100, TBMM İç Tüzüğü'nün 107, 5235 sayılı Kanun'un 16 ve 21. maddeleri ile CMK'nın 160 ve 161. maddelerine göre, kendilerinde olmayan yetkilerle, Anayasa'nın ilgili maddelerini bazen doğrudan, bazen de dolaylı yollardan ihlal ederek, Başbakan'ın sürekli görüştüğü kişilerin önemli bir kısmının telefonlarını dinleyerek, müvekkilimi dinledikleri ortaya dökülen evraklardan ve ses kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Bu açık bir yetki gasbı olup, yapanlar açısından ciddi sorumluluk gerektiren haldir. Bu davranış, ilgililer açısından TCK'nın 132, 133, 134 ve 137. maddelerindeki suçları oluşturmaktadır.
Bu açık bir yetki gasbı olup, yapanlar açısından ciddi sorumluluk gerektiren haldir. Bu davranış, ilgililer açısından TCK'nın 132, 133, 134 ve 137. maddelerindeki suçları oluşturmaktadır.
Öte yandan soruşturma sırasında, Başbakan'ın telefonla konuştuğu bazı kişiler hakkında, dinleme kararı alınmış ise müvekkilimizin bu kişilerle konuşması kaydedilmeyip, derhal soruşturma dosyasından çıkartılmalı, veyahut Anayasa'nın 83. maddesine göre derhal TBMM Başkanlığına bildirilmeliydi. Aksi hal, TCK'nın 138. maddesine göre, kanuna aykırı bu dinleme kayıtlarını yok etmekle görevli olan kişilerin, yok etmemesi suçunu teşkil etmektedir."
"SONUÇLARINA KATLANMAK GEREK"
Hazırlık soruşturmasının, CMK'nın 157. maddesine göre gizli olduğu belirtilen dilekçede, şunlar ifade edildi:
"Bu soruşturma açısından, çok defa ayrı mahkemeler gizlilik ve yayın yasağı kararı vermiştir. Soruşturma dosyaları, bu soruşturmayı yürüten kamu görevlerinin vicdanlarına ve meslek ahlaklarına tevdi edilmiştir. Gizli soruşturma, daha ilk dakikadan itibaren tüm medyaya servis ederek 'özel kutular' ve 'para sayma makineleri' ayarlanarak yürütülmüş, 'algı operasyonlarıyla' kamuoyu oluşturma gayreti içine girilmiştir.
Esas amaç soruşturma yapma olmayıp, Anayasa'nın 6. maddesinde ifade edilen 'kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisinin Kullanımı’dır. Yine bu davranış, Anayasa'nın başlangıç kısmında yer alan, 'Anayasa'da gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkılamayacağı' kuralının ihlalidir. Hükümeti devirmek için plan yapanların ebetteki bu davranışlarının sonuçlarına katlanması gerekmektedir."
Esas amaç soruşturma yapma olmayıp, Anayasa'nın 6. maddesinde ifade edilen 'kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisinin Kullanımı’dır. Yine bu davranış, Anayasa'nın başlangıç kısmında yer alan, 'Anayasa'da gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkılamayacağı' kuralının ihlalidir. Hükümeti devirmek için plan yapanların ebetteki bu davranışlarının sonuçlarına katlanması gerekmektedir."
Soruşturmadaki görevlerini hukuka aykırı olarak ihlal eden şüphelilerin, gizli bilgileri Kemal Kılıçdaroğlu'na verdiği, bunların TBMM Grup toplantısında yayımlandığı kaydedilen dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun, Başbakan Erdoğan'a ithafın söylediği, "hırsız oğlunu arabayla götürüyor" sözünün, hakaret suçunu oluşturduğu kaydedildi.
"BAŞTAN MAHKUM EDİLDİLER"
Dilekçede, Kılıçdaroğlu ve diğer şüpheliler hakkında, "haberleşmenin ve soruşturmanın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların hukuka aykırı şekilde ifşa edilmesi, yargı görevini yapanı etkileme, görevi kötüye kullanma ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" suçlarından kamu davası açılması talep edildi.
Yapılan yayınlarla, adil yargılamayı etkileme faaliyeti yürütüldüğü, oluşturulan kamuoyu baskısı nedeniyle tüm şüphelilerin/kişilerin halk nezdinde baştan mahkum edildiği, böylece "masumiyet karinesi" ve "lekelenmeme hakkının" yok sayıldığına ifade edilen dilekçede, şüphelilerin cezalandırılması istendi.
aaa 11 Yıl Önce
resim manidar...