Birand ile çok eski bir hukukunun olduğunu ifade eden Erdoğan, bazı anılarını paylaştı.
Kendisini özellikle, ”32. Gün” programı vesilesiyle tanıdığını belirten Erdoğan, bu programın, Türkiye’nin medya tarihi açısından çığır açan nitelikte olduğunu vurguladı. Birand ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemden bu yana tanıştıklarına değinen Erdoğan, şöyle konuştu:
”Hele hele Haydarpaşa Lisesi’ndeki programımız gerçekten bende çok ciddi anılar bırakan bir programdı. Benimle defalarca söyleşi yapmış bir insandır. Kendisiyle kimyamız da aslında çok iyi uyardı. Bir başka deyişle benimle yaptığı her söyleşiden şahsen ben de büyük zevk almışımdır. Benimle yaptığı en son söyleşi bu yılın Ocak ayındaydı. 28 Şubat belgeseli için AK Parti Genel Merkezimize gelmişti. Söyleşinin ardından Genel Merkezimizde beraberce bir akşam yemeği de yemiştik. Bu akşam yemeğinin bir başka anlamı da aslında 2011 Haziran seçimleri öncesinde İstanbul İl Merkezimizde bir programımız olmuştu, programdan sonra kendisine, ’Mehmet Ali Bey, ben şu anda çok açım, eğer sen de şu anda açsan beraberce çıkalım, yukarıda şöyle bir akşam yemeği yiyelim, yalnız benim burada menümdeki en önemli yemek kokoreçtir’ demiştim. Bir feryat atmıştı, o feryadıyla birlikte ben Mehmet Ali Bey’in kokoreçi çok sevdiğini anlamıştım. Bülent Arınç bey, kendi arkadaşlarım birlikte çıkıp orada kokoreçi beraber yemiştik. O da bizim ayrı bir anımızdı.”
Birand’ın mesleğini çok seven biri olduğunu, özel sohbetleri bile adete habere dönüştüren bir gazeteci olarak tanındığını belirten Erdoğan, ”Her şeyden önce çalışkan biriydi, azimli, kararlı bir insandı. ’Erdoğan’lı Yıllar’ diye yeni bir belgesel hazırlama arzusundaydı. Bunun benden sözünü almıştı. Hazırlıklarına da başlamıştı ama maalesef tamamlanması mümkün olmadı” diye konuştu.
”2011 yılında ameliyat öncesi beni aradı, helallik istedi”
Erdoğan, Birand’ı, gazeteciliğinin yanı sıra belirli hassasiyetleri olan bir kişi olarak tanıdığını dile getirerek, şunları kaydetti:
”Sayın Birand, 2011 yılının Haziran ayında ciddi bir ameliyat geçirmişti. O ameliyat öncesinde beni aradı, ben de merak ettim, ’niye arıyor’ diye. ’Senden helallik istiyorum’ dedi, ’hayırdır, ne helalliği falan’... ’dua istiyorum’ dedi. Dolayısıyla duanın gücüne inanan, duaya önem veren bir insandı. Hatta ben de dedim ki ’ben, bu sabah namaza kalktığımda duamı yapacağım, eşime de söyleyeceğim birlikte dua edeceğiz’ dedim. Nitekim ameliyat öncesinde de ekran aracılığıyla nitekim bu akşam da yine o anı izledik, tüm izleyicilerden dua istemişti. Ama ben bir şey gördüm kendisinde, ölümden korkmadığını gördüm.Dua isterken dahi sempatikti, yine tebessümüyle beraber duayı istiyor ve geleceği günleri de haber veriyordu.”
Birand’ın vefatının Türk medyası açısından ciddi bir kayıp olduğuna işaret eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Hepimiz ölüme inanıyoruz, er veya geç ama bir kısmımız normal bir ölümle bir kısmımız görüyoruz trafik kazalarında vesaire, nerede, ne zaman belli değil. Ben kendisine bu vesileyle bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum, ’medyamızın başı sağolsun’ diyorum, özellikle Cemre Hanıma, Umur Bey’e, o güzel toruna en kalbi duygularla bu temennilerimi iletiyorum, kendilerine sabır ve metanet temenni ediyorum” diye konuştu.
MESLEKTAŞLARI BİRANDI ANLATTI TIKLAYINIZ...
MESLEKTAŞLARI BİRANDI ANLATTI TIKLAYINIZ...