Piramit Haber

Dershane konusunda herkesi dinleyin

Manşet

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu’nun ardından yaptığı açıklamada “Hükümetin dershanelerle ilgili kararı doğru ama gerekli tedbirleri almalıyız” dedi.

 Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın ardından soruları yanıtlayan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, toplantıda dershanelerle ilgili konuların gündeme geldiğini, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın bilgilendirme yaptığını söyledi.
Avcı’nın hazırladığı taslak üzerinde bakanların kendi önerilerini getirdiğini belirten Arınç, “Biz doğru olanı yaptık. Başbakanımız, Milli Eğitim Bakanı’na talimat verdi, ‘Bu konuda kim ne söylüyorsa görüşeceksiniz.

Bu konuda kimin ne talebi varsa bunları hükümet olarak karşılayıp karşılayamayacağımıza bakacaksınız, ondan sonra bir mutabakatla veya en azından kamuoyuna projemiz budur, teklifimiz budur diye net olarak çıkma imkanı bulacağız.’ Bu konu Türkiye’nin, öğrencilerimizin, eğitim sisteminin lehinedir. Biz hükümetimizle öğrencimiz, velimiz arasında başka birisine doğrusu ihtiyaç duymuyoruz” dedi.


Tarih beklemeyin
Arınç, düzenlemeye ilişkin takvimin sorulması üzerine, “Hiçbir süre tahdidi yok. Bakanımız çalışmalarını bitirir, Bakanlar Kuruluna takdim eder, herkes yeterli görürse Başbakanımızın talimatıyla yasal düzenleme yapılacaksa Meclis’e gönderilir, idari bir düzenleme yapılacaksa da gerekli bakanlık yapar. Bizden tarih beklemeyin ve daha önce duyduğunuz tarihleri de çok dikkate almayın” yanıtını verdi.

Etüt merkezleri yok
Arınç, dershanelerle ilgili çalışmaya ön çalışma denilebileceğine, taslak demenin doğru olmadığına işaret ederek, “Etüt merkezleri konunun içerisinde yok. Okuma salonları yok. Bunlar zaten projelerimiz içerisinde yoktu. Dershaneler için düşündüğümüzü ne okuma salonları için ne etüt merkezleri için düşünmüyoruz. Özel okullara dönüştürülmesi konusunda teşviklerimiz olacak” dedi.

Konunun 2008’den beri görüşüldüğüne anlatan Arınç, şöyle devam etti: “Belki açık liselere, açık ortaokullara dönüşebilecek bir sistem de kurulur. Bütün bunların hepsi en ince detayları ile konuşuldu ve tartışıldı.

Yüreğinizi soğutun, başkası söylese dikkate almayın da ben söyleyince... İnşallah güzel bir sonuç olacak. Ama bunun uygulanması noktasında dershanelere zarar vermemeliyiz, öğrencileri mağdur etmemeliyiz, dershanelerde çalışanların şikayetleri, talepleri varsa dikkat etmeliyiz ve ‘Evet, ben özel okula dönüşmek istiyorum ama devlet olarak bana ne sağlayacaksın?’ diye sorulduğunda arsa teşvikinden vergi teşvikine kadar hatta kontenjanları boş kalırsa devlet adına o kontenjanlara masraf verilmesine kadar bir sürü tedbir almamız lazım.

Çocuklar yarış atı gibi
Bunlar yeterince anlaşılamadığı için veya biz anlatamadığımız için açık yürekli olalım, bugün basında da kamuoyunda da pek çok insan bir endişe içerisinde. Bu endişelerde haksız değiller, en azından bir kısmında. Bir kısmında taraflı, maksatlı bir kampanya da yürütülüyor olabilir. Dershanelerde benim çocuklarım okudu. Ben özel bir öğretmene ders verdirirken, Maltepe Dershaneleri diye bir dershaneye gönderdim, zarar görmedim, fayda gördüm.

Çocuklar okuldan farklı olarak niçin bir dershaneye gitme ihtiyacı duysunlar. Bu da bizim için önemli. Çocuk okulda işini bitiriyor, ondan sonra dershaneye gidiyor. Yani çocuklarımızı bir yarış atı gibi dershaneden dershaneye, sınavdan sınava sürüklemek, bu noktadan da kurtarmamız lazım.”

Etüt merkezleri muamması

Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı taslak çalışmada kapatılacağı belirtilen etüt merkezleri ile ilgili olarak Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Bakanlar Kurulu’nun ardından yaptığı, “planda ne etüt merkezleri ne de okuma salonları yok” açıklaması kafaları karıştırdı. MEB’in hazırladığı “dershane” taslağında, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 2. maddesinde değişiklik yapılarak, “dershane” ve “öğrenci etüt eğitim merkezleri” ibareleri yasadan çıkarılmıştı.

‘Zararım olursa kendimi feda ederim’
Arınç’ın Bakanlar Kurulu’nun ardından gündemdeki diğer konulara ilişkin açıklamaları özetle şöyle:

GENEL AF:
Genel af bugünün gündeminde yok. Sayın Başbakanımız o konuşmasında geleceğe dair bir perspektif çiziyor.
Çok açıktı Başbakan’ın konuşması. Sadece Diyarbakır değil bütün dünya duydu. Yani cezaevlerinde hiç kimse olmasın, dağlarda hiç kimse olmasın, barış olsun, özgürlük olsun.

Cezaevlerini boşaltacak biz değiliz, hükümetimiz değil. Türkiye’de bir yargı var. Dağa çıkmaların önlenmesi vesairesi hepsi çözüm sürecinin mutlaka iyi bir şekilde sonuçlanmasına bağlı. I have a dream (Benim bir rüyam var).

Bu Amerika için değil sadece bütün dünya için, özellikle siyah beyaz kavgasını sona erdirecek, hâlâ duyulduğu zaman tüylerimizi diken diken eden binlerce insana karşı söylenmiş güzel bir söz. Bizim de tabii ki hayallerimiz var. Bizim de Türkiye için yeni Türkiye için böyle rüyalarımız var.

GÖREVİMİN BAŞINDAYIM:
Bugün belki karşınıza farklı bir hükümet sözcüsü görmeyi hayal ediyordunuz. Ben görevimin başındayım. 15 gün evvel yapılan konuşmalar hepsi kamuoyunun malumudur. Biz günübirlik siyasetçi değiliz. Geçmişten bu yana tecrübemiz var.

Benim hiçbir sözüm, hiçbir davranışım, hiçbir eylemim hükümetime zarar vermemeli, Başbakanıma zarar vermemeli. Bizim için hiçbir mesele kalmamıştır. Biz gerekli her şeyi konuştuk. Eğer partimize hükümetimize zarar verecek bir sözün, eylemin sahibiysek kendimizi feda ederiz.

YENİ ANAYASA:
( TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in açıklamaları için) Bu geç verilmiş bir karar bence. Sürecin sahibi Meclis Başkanı olduğuna göre bizim bu konuda söz söyleme hakkımız yoktur. Meclis’te kurulan komisyonun tabii başkanı o dur, süreci o başlatmıştır.

İşe yaramıyorsa bir somut sonuç ortaya çıkmıyorsa bunu daha fazla sürdürmenin de hiçbir şekilde menfaati kalmamıştır. Suni teneffüsle yaşayan bir komisyonun artık bugün herhalde prizinin, fişinin çekilmesi gündeme gelmiş olmalı.
Bundan sonraki süreçte de yeni bir anayasa yapmanın hiç de kolay olmadığını düşünüyorum. Artık iş önümüzdeki 2015 seçimlerinde.

KÜRDİSTAN POLEMİĞİ:

Bizden başka herkes bunu söyler. Irak Anayasası’nda da kendi anayasalarında, hükümetlerinde de isimleri budur. Bunu birisinin söylemesi gerekiyordu, bütün bunlar çok olağanüstü, çok yeni, çok kötü, çok çirkin şeyler değil. Bir ülkenin, bir yönetimin, bir sistemin ismini söylüyorsunuz.

Barzani’ye hitap ederken konuşulmuş olması yanlış değil çünkü kendileri kendi isimlerini böyle koymuşlar.

 
Sıradaki Haber
Mobil Sayfaya Dön
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.