Görmez, yılbaşı ve yılbaşı kutlamalarıyla ilgili yaptığı açıklamada, farklı açılardan bakıldığında Noel ve yılbaşı meselesinin sadece dini açıdan ve dinler tarihi açısından değil, sosyal bilimler, sosyoloji ve kitle psikolojileri açısından da değerlendirilmeyi hak eden bir husus olduğunu ifade etti.
Görmez, şöyle konuştu:
'Pek çok konuda tüketim kültürlerine atıfta bulunan sosyal bilimcilerimizin bu konularda kalemlerini esirgemiş olmalarını ben bir eksiklik olarak değerlendiriyorum. Çünkü Noel ve yılbaşı meselesi aynı zamanda kadim pagan kültürleriyle kapitalist tüketim kültürlerinin iç içe geçtiğini gösteren uygulamalardır aynı zamanda. Özellikle bu açıdan değerlendirmek lazım.''
''KÜLTÜR VE KİMLİK EROZYONU OLUŞTURMAK DOĞRU DEĞİL''
Dünyada bir Noel ekonomisi oluştuğunu, filmleriyle, pazarlamalarıyla, ürünleriyle düşünüldüğünde tüm insanlığın Noel tüketim ekonomisi ile karşı karşıya bırakıldığını anlatan Görmez, şunları söyledi:
''Benim Diyanet İşleri Başkanı olarak en çok itiraz edeceğim husus, bu Noel tüketim ekonomisi üzerinden hem de çocuklar üzerinden bir kültür ve kimlik erozyonunun oluşmasıdır. Buna millet olarak, buna bilimadamları, fikir adamları, düşünce adamları, öğretmenler, üniversitelerin üzerinde kafa yorması lazım. Bu sıradan bir hadise değildir. Özellikle Noel tüketim ekonomisi üzerinden, çocuklar üzerinde bir kültür ve kimlik erozyonu oluşturmak doğru değildir.''
''NOEL İLE YILBAŞINI BİRBİRİNE KARIŞTIRIYORUZ''
Türkiye'de yılbaşı konusunda hem bilgi hem de uygulama olarak iki hata yapıldığını dile getiren Görmez, şöyle devam etti:
''Birincisi Noel ile yılbaşını birbirine karıştırıyoruz. Yani tamamen Hristiyanlığın bir simgesi haline gelen 'Christmas' dediğimiz Hazreti İsa'nın doğum ayininin gerçekleştiği 24 Aralık, 25 Aralık ve bazı yerlerde 26 Aralık'a uzanan tarihlerde kutlanan Hristiyanlığın Noeli ile ki Hazreti İsa'nın doğumu da malumunuz Batı kiliselerinde 24-25 Aralık'tır, Doğu kiliselerin de ise 6 Ocak'tır. Bizzat Luka İncili'ne göre ise Hazreti İsa dünyaya geldiğinde mevsim kış mevsimi değildir. Bilakis çobanların kuzularını otlattığı bir bahar mevsimidir aslında. Ben o tartışmaya girmek istemem. O tamamen Hristiyanlığın kendi iç tartışmasıdır. Ama 24-25 Aralık Batı kiliselerinde Hazreti İsa'nın doğumu olarak kabul edilen bir Noel bayramıdır. Bu ayrı bir şeydir, yılbaşı ayrı bir şeydir. Bu hem dünyada hem de ülkemizde her iki uygulama birbirine çok yakın olduğu için ikisi iç içe karışmaktadır. Türkiye'de de maalesef tamamen Noel'in bir parçası olan Noel baba, çam ağacı, ışıklandırmalar bunlar yılbaşına taşınarak Noel ile yılbaşı ikisi birbirine karışıyor. ''
''İNSANLARIN ZAMAN FENOMENİNDEN BİR İNTİKAM''
Yılbaşıyla ilgili ikinci sorunun da yılbaşının insanların kendilerini unuturcasına bir eğlence sektörüne dönüştürülmesi olduğunu kaydeden Mehmet Görmez, şöyle dedi:
''Bu eğlenceyi de kitle eğlencelerini de izlediğimizde ben şahsen kitle psikolojisi açısından insanların zaman fenomeninden bir intikamına benzetiyorum. Yani zamana 'Sen misin benim hayatımdan bir yıl alıp götürdün. Öyleyse ben de kendimi unuturcasına sabahlara kadar hele bu bir de içkiyle kumarla, piyangolarla, lotolarla, totolarla birleşince hakikaten bunu onaylamak mümkün değil, doğru değil bunlar. Gönül ister ki her yılbaşı, insanoğlunun iç içe geçmiş muhasebelerini yaparak, kendi insanlığını yeniden kurduğu bir milada dönüştürmesi geçmiş yılın muhasebesini yapması, gelecek yıla kavuştuğu için de yaratıcısına şükrederek zamanını geçirmesidir.''
EMEK SARF ETMEDEN ZENGİN OLMA DUYGUSU
Aşırı tüketim kültürlerinin insanlara sunduğu en büyük yanlışlardan birinin emek ve çaba sarf etmeden zengin olma duygusu olduğuna dikkati çeken Görmez, bu duygulara hitap etmek için de bütün toplumlarda yeni sektörler oluştuğunu kaydetti.
Görmez, şunları belirtti:
''Eskiden kumar bu sektörün en kadim argümanlarından bir tanesidir. Ama modern zamanlarda piyangolarla, totolarla, lotolarla aynı zamanda insanoğlunun bu yanlış düşüncesi bu yanlış duygusunu karşılamak için birtakım müesseseler kurulmuştur. Bunların hiçbirisinin herhangi bir inanç sisteminde, herhangi bir emeği kutsal sayan ahlak sistemlerinde kabul görmesi mümkün değildir.''