Elçiliğin, personelin kullandığı 2 Nolu kapısına, 13.14’te gelen DHKP-C’li Ecevit Şanlı (40), kapısı sadece içeriden açılan nizamiyenin camını tıklatarak, güvenlik görevlisi Mustafa Akarsu’dan (47) kapıyı açmasını istedi.
Akarsu’nun kapıyı açtıktan sonra x-Ray cihazına kadar yaklaşan canlı bombaya “Nasıl yardımcı olabileceğini” sorduğu sırada Şanlı, elini cebine götürdü.
Düğmeye bastı
Saldırganın niyetini anlayan Akarsu, son kamera görüntülerine göre, elini belindeki silahına doğru götürdüğü sırada Şanlı, kabanının cebindeki butona basarak, vücuduna sarılı mekanizmayı harekete geçirdi ve Ankara’nın en merkezi semtlerinden Aşağı Ayrancı, yaklaşık 5 kilogram olduğu tahmin edilen patlayıcının etkisiyle sarsıldı.
Görevliyi bekliyordu
Vücudu onlarca parçaya ayrılan canlı bomba Şanlı ile Akarsu olay yerinde öldü. Elçiliğe ABD Büyükelçisi ile görüşmek üzere gelen, başkentin en tanınmış diplomasi muhabirlerinden Didem Tuncay da saldırıya, kendisini ana binaya götürmek üzere gelecek görevliyi beklemek üzere otururken yakalandı. Ağır yaralanan ancak hayati tehlikeyi atlatan Tuncay, hastanede yoğun bakımda tutuluyor. Saldırıyı gerçekleştiren Şanlı’nın, 1997’de İstanbul’da Harbiye Orduevi’ne yönelik lav silahlı saldırı düzenleyeceği gerekçesiyle tutuklanan DHKP-C silahlı propaganda birliğinden olduğu ortaya çıktı.
Hayata Dönüş Operasyonu sonrası Kandıra Cezaevi’nde ölüm orucu yapanlar arasında bulunan ve Wernicke Korsakoff olması üzerine 2001’de tahliye edilen Şanlı’nın, daha sonra müebbet hapse mahkum edildiği bildirildi. Şanlı’nın buna rağmen yakalanamaması soru işaretlerine yol açarken, kanser hastası olduğu iddiası da ortaya atıldı.
5 kilogram patlayıcı
Bombacının, yanına getirdiği bir kutuda bombayı taşıdığı, kargocu kıyafeti giydiği iddiaları da ortaya atıldı ancak bu iddiaların doğru olmadığı anlaşıldı. Ecevit Şanlı’nın, vücuduna sardığı yaklaşık 5 kilogramlık patlayıcıyı butonla patlattığı üzerinde duruluyor.
Şanlı’nın, saldırıdan bir süre önce ABD’nin Ankara Büyükelçiliği önünde keşif yaptığı güvenlik kamerası görüntülerinden tespit edildi. Şanlı’nın olay öncesinde de elçiliğin Paris Caddesi üzerindeki iki ayrı kapısını kontrol ettiği ve güvenlik görevlisi sayısının daha az olduğu 2 Nolu kapıyı seçtiği de iddia edildi. Canlı bombanın, kapıdan kolay girebilmek için takım elbise giydiği de öne sürüldü ancak bu iddialar henüz doğrulanmadı.
İki güvenlik vardı
Elçiliğin tüm giriş kapılarında, x-ray cihazının bulunduğu yerde bir güvenlik görevlisinin, camla giriş nizamiyesini ikiye ayıran kurşun geçirmez cam bölümün arkasında ise iki güvenlik görevlisinin bulunduğu öğrenildi. Nizamiyeyi camla ikiye ayıran kurşun geçirmez bölüm, iki güvenlik görevlisinin hayatta kalmasını sağladı. İki görevli, ayakta tedavi gördü.
Patlamanın ardından, polisten ve sağlık ekiplerinden önce olay yerine gazeteciler ve elçiliğin güvenlik görevlileri geldi. Olay yerine ilk gelenlerin karşılaştıkları tablo, Paris Caddesi’ne yayılan vücut parçaları, canlı bomba Şanlı’nın kopan bacağı ve kafası oldu. Bu sırada patlayan bölümün arka tarafında kalan güvenlik görevlilerinin “ambulans çağırın” sesleri duyuldu.
Ambulans ise hastanelerin yakınlığına rağmen ancak 15 dakika sonra gelebildi. Sağlık ekipleri, Tuncay’ı enkazdan çıkartarak hastaneye götürdü.
Bu sırada olay yerine gelen güvenlik birimleri ve bomba imha ekipleri içeriye girdi. İkinci bir bombanın bulunması ihtimaline karşılık, bomba imha ekipleri incelemeler yaptıktan sonra enkazın altında insan kalıp kalmadığı araştırmaya başlandı.
Riccardione de binadaydı
Saldırının gerçekleştiği kapının hemen yanında, ABD’li resmi güvenlik görevlilerinin iki katlı çalışma binasının yer aldığı öğrenildi. Ancak bu bina patlamadan etkilenmedi. Elçiliğin orta bölümündeki ana bina da patlamadan zarar görmedi. Ancak patlamanın olduğu sırada ABD Büyükelçisi Francis Riccardione’nin de makamında bulunduğu, olaydan hemen sonra diğer elçilik personeliyle birlikte sığına götürüldüğü ve olay yerine “güvenlik riski yok” onayı alındıktan sonra geldiği bildirildi.
Milliyet Haber
Milliyet Haber