Büyük bir coşkuyla İzmir'e geldiğini belirten Başbakan Erdoğan, ''Öncelikle İzmir özellikle Parti açısından anlamlı ve farklı illerimizden biri. Manisa'da büyük bir coşku vardı yaklaşık 80 bin kişi vardı ve o coşkudan İzmir'e geldim. İzmir'de de de büyük bir rakam vardı emniyet rakamlarına göre 180 bin kişi vardı. Tabi bu rakamlar bizlere önemli bir şeyi anlatıyor.
İzmir'e yerel yönetim anlamında büyük bir haksızlık var bu haksızlığın başında da beceriksiz bir CHP var. Biliyorsunuz İzmirde büyük bir su sorunu vardı biz hemen el attık ve Göldes Barajını inşaa ettik. Bir diğer konu İzmir yeraltı problemi çöp problemi İzmir'in büyük sıkıntıları var. İzmir'de hala modern çöp depolama sistemi yok bu CHP'nin neresi modern?'' ifadelerini kullandı.
İzmir'e yerel yönetim anlamında büyük bir haksızlık var bu haksızlığın başında da beceriksiz bir CHP var. Biliyorsunuz İzmirde büyük bir su sorunu vardı biz hemen el attık ve Göldes Barajını inşaa ettik. Bir diğer konu İzmir yeraltı problemi çöp problemi İzmir'in büyük sıkıntıları var. İzmir'de hala modern çöp depolama sistemi yok bu CHP'nin neresi modern?'' ifadelerini kullandı.
'BÜYÜK BİR İFTİRA'
Başbakan Erdoğan, "Projelerinizle İzmir'de hizmete talipsiniz ancak İzmirlinin yıllardır yaşam tarzlarına müdahale endişesinden söz edilir. 11 yıldır iktidardasınız kimin hangi yaşam tarzına müdahale ettiniz, neden bu algı oluşmuş" sorusuna da şöyle yanıt verdi:
"Bunu anlamak çok zor. CHP zihniyetinde bu takiye, yalan, iftira, fitne, fesat maalesef çok yaygın.
Bunu söyleyenlerin acaba yaşam tarzlarından ne değişti? Giyim, kuşamları mı değişti, böyle bir dayatma mı oldu, bir yasal düzenleme mi yaptık, veyahut ne yeyip, ne içtiğine mi baktık, bu konuda müdahale mi ettik, ne var? Bugün miting yaptığımız yerde herkes orada istediği gibi içiyor, istediği gibi yiyor. Kimsenin kimseye müdahalesi söz konusu değil. Bu iftiraları ben İstanbul’da belediye başkanıyken de bana yaptılar, 'Otobüsleri ayıracak', 'Kadın-erkek ayrı olacak', 'Alkol vesaire yasaklayacak' dediler. Bizim Anayasa'nın gençliğin korunması, ailenin korunması gibi amir hükümleri vardır.
Siz, burada devlete Anayasa'nın yüklediği bu yükü yerine getirirsiniz, o ayrı bir konu, ama bunu devlet olarak yaparsınız. Kalkıp da özel sektör böyle bir şey yapıyor, özel sektöre sadece oranın bütün sıhhi şartları uygun mudur, değil midir? Temizliğinden, bütün mutfaktaki temizliğine varıncaya kadar gerekli olan tedbirleri alırsınız, bunu aldıktan sonra mesele bitmiştir, yapılan iş de budur."