Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından düzenlenen 3. Ulusal Verimlilik Kongresi'nde 3 gün boyunca kamudaki verimliliğin nasıl artırılabileceği tartışıldı. Kongrede müsteşarlar oturumu da yapıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Fatih Acar ise kamuda şef, şef yardımcısı, şube başkanı, başkan yardımcısı, müdür, müdür yardımcısı gibi çok sayıda kadro bulunduğunu belirterek, "Her kurum hangi alanda ne kadar çalışana ihtiyacı varsa ortaya koymalı.
Kamuda binlerce insan verimsiz çalışıyor. Her gün binlerce kişi sabah girip, akşam çıkıyor. Yıl sonu gelince ne yapıldığı ortada. Bir şey göremiyoruz. O zaman ortada sıkıntı vardır" dedi. Kamudaki üst düzey yöneticilerin kendilerini geliştirmemesinden yakınan Acar, "Yönetici o kuruma değer katmıyorsa, eskiyi sürdürüyorsa, orada olmasının önemi yok" diye konuştu.
Kamuda binlerce insan verimsiz çalışıyor. Her gün binlerce kişi sabah girip, akşam çıkıyor. Yıl sonu gelince ne yapıldığı ortada. Bir şey göremiyoruz. O zaman ortada sıkıntı vardır" dedi. Kamudaki üst düzey yöneticilerin kendilerini geliştirmemesinden yakınan Acar, "Yönetici o kuruma değer katmıyorsa, eskiyi sürdürüyorsa, orada olmasının önemi yok" diye konuştu.
ABD'DEKİ TEŞVİK UYGULANMALI’
Acar, Türkiye'de ABD ve Avrupa'daki gibi memurlara teşvik verilmesi gerektiğini söyledi. Acar, kamu yöneticilerinin, risk almamak için çalışmamayı seçtiğini belirtirken, "Çünkü ona neden şu işi yapmadın diye değil, Neden böyle yaptın?’ diye hesap soruluyor. Sadece iş yapana soruluyor. Hiçbir şey yapmayan yöneticiye de hesap sorulmalı" ifadesini kullandı. Sanayi Bakanı Nihat Ergün ise Meclis İçtüzüğü’nün, milletvekillerinin verimli çalışması önündeki en büyük engel olduğunu dile getirdi.
Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezer açıklamaları yorumladı:
'MEMUR VATANDAŞIN DEĞİL KURUMLARIN HAKKINI KORUMAYA ÖZENDİRİLİYOR'
Müsteşarların açıklaması çok ilginç. Özellikle eski SGK Başkanı, yeni Çalışma Bakanlığı Müsteşarı Fatih Acar, uzun yıllardır söylediklerimi söylemeye başlamış. Bu köşeden uzun yıllardır SGK için yaptığım eleştirilerin temelinde, Acar’ın da savunduğu “SGK kurumunu koruma kültürü” var. Memurlar kendilerini SGK’yı vatandaştan koruyan şövalyeler olarak görürler.
Ayrıca, SGK’nın yönetimi, dilekçe ile hakkını isteyen memurun bu talebi yasadışı da olsa reddetmesi halinde hiçbir soruşturma açmaz ama vatandaşın hakkı olan hele de tartışmalı olan bir konuda “Evet” demesi halinde, kurumu koruma kültürüne aykırı hareketten soruşturma açar. Bu sebeple de SGK memurları talepleri genelde reddetme yolunu seçerler. İşte bu sebeple de SGK’ya karşı açılmış davaların sayısı sadece İstanbul’da 300 binlere ulaşmıştır. Şimdi Acar, SGK başkanı olduğu dönemde devamını sağladığı “SGK Kurumunu koruma kültürü”nden şikayet etmeye başlamış.
Ayrıca, SGK’nın yönetimi, dilekçe ile hakkını isteyen memurun bu talebi yasadışı da olsa reddetmesi halinde hiçbir soruşturma açmaz ama vatandaşın hakkı olan hele de tartışmalı olan bir konuda “Evet” demesi halinde, kurumu koruma kültürüne aykırı hareketten soruşturma açar. Bu sebeple de SGK memurları talepleri genelde reddetme yolunu seçerler. İşte bu sebeple de SGK’ya karşı açılmış davaların sayısı sadece İstanbul’da 300 binlere ulaşmıştır. Şimdi Acar, SGK başkanı olduğu dönemde devamını sağladığı “SGK Kurumunu koruma kültürü”nden şikayet etmeye başlamış.