Yaklaşık 200 nüfuslu Gökçeler köyünün sakinleri, Harmancık Kaymakamlığı'ndan 2B arazilerinin satışına ilişkin yazı üzerine sahip oldukları arazilerini kaybetme korkusu yaşıyor. Gelen yazıda, mezarlık da dahil, kayıtlı 400 parselden yaklaşık 300'ünün 2B arazisi olarak tespit edildiği ve arazileri üzerlerine almaları için toplam 256 bin lira ödemeleri gerektiği bildirildiği belirtilen köylüler, arazilerini kaybetmemeleri için sorunun çözülmesini istiyor. Köy halkı, arazileri için yetkililerden yardım bekliyor.
Kesin bilinmemekle beraber tarihi, Osmanlı dönemine dayandığı kaydedilen köydeki arazilere ilişkin köylülerin elinde, 1937 yılına ait, topraklar için ödenen vergi makbuzları bulunuyor. Arsaların tapuları ellerinde olmadığı için adeta elleri kolları bağlı kalan köylüler, kanuna göre tapuları göstermeleri şartıyla ödeme yapmaksızın arazileri üzerlerine alma şansını değerlendiremiyor.
Bugüne kadar da köy sınırlarındaki 2B arazilerinin satışına ilişkin taleple ilgili herhangi bir başvuru yapılmadı.
Köylülerin iddiasına göre, yaşanan bu sorun, 1977'de gelişen bir olaya dayanıyor. O tarihlerde köyde muhtarlık seçimi yapılıyor. Seçimi eski muhtar kaybediyor ve yeni muhtar köye kadastro getiriyor. Söz konusu iki kişinin anlaşmazlığı ve bunun kadastroya yansıması üzerine, araziler gelişigüzel kaydediliyor. Zaman içinde de sahipsiz görünen araziler, Hazine arazisi olarak kayıtlara geçiyor. Bugüne kadar durumla ilgilenmeyen köylüler, gelen kararın ardından durumdan haberdar oluyor.
-''Eğer buralar orman alanıysa istemiyoruz''-
Köy Muhtarı Halil İbrahim Üzü AA, muhabirine yaptığı açıklamada, 100 yıldan fazladır bu topraklarda yaşadıklarını söyledi. Köyde 1930'larda yaşayanların bulunduğunu anlatan Üzü, şunları kaydetti:
''Onlar bunun en büyük şahitleri. Bu araziler de onlardan bize kalmış. Ancak gelen bir yazı bizi şoke etti. Köyün yarısından fazlası 2B arazisi çıkmış. Bu nedenle bizden kendi arazilerimizi satın almamız isteniyor. Köyümüzün tarihini incelerlerse, burada dedelerimizin yaşadığını görecekler. Mezarlık bile satılığa çıkmış. Mezarlığın iki tarafındaki arazilerin kaydı var, ancak 5 metre yanlarındaki mezarlığın yok. Bu nasıl oluyor?''
Üzü, 1977'de kadastro geldikten sonra olayın karıştığını ileri sürerek, şöyle devam etti:
''Bu topraklar bizim. Lütfen incelesinler. Eğer buralar gerçekten orman alanıysa, bize ait değilse istemiyoruz. Ancak öyle değil. Tamamen 1977'de yaşanan bir olay ve bunun takip edilmemesi nedeniyle bunlar başımıza geldi. Köyde herkes cahil. O zaman kimse itiraz etmemiş duruma. Zaten kimse ne olduğunu bile anlamamış. Kimse tapusuna bile sahip çıkmamış. Zaten görmedik tapu diye bir şey. Ancak 1937 yılında ödenen vergilerin kayıtlarını çıkardım. Yani o tarihte bu toprakları vergisini vermiş büyüklerimiz. Olayın çözülmesi için yargıya başvuracağız.''
Köy sakinlerinden Ahmet Aslan (75) da çocukluğundan beri köyde yaşadığını belirtti. Aslan, şöyle konuştu:
''Babalarımız, dedelerimiz bu toprakları işlerdi. Kimse bize 'buralar sizin' demedi. Onlardan bize kaldı bu araziler. Bir zaman kadastro geldi. Ondan sonra ne olduysa oldu. Parayla kendi arazilerimizi almamızı istiyorlar. Bunu nasıl yapacağız? Biz eskiden buraların vergisini ödüyorduk. Vergi kayıtlarımız var, ama tapu yok elimizde. Zaten Osmanlı'dan beri buralar bize ait. Babalarımızdan kimse de bize tapu vermedi. Onların da ellerinde yoktu. Devletimizden olayı çözmesini istiyoruz.''