Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ait binayı kiraladıktan sonra Grand Pera adlı bir proje kapsamında on binlerin tepkisine rağmen Emek Sineması’nı yıkan Kamer İnşaat’ın yöneticisi Levent Eyüboğlu, twitter hesabında 4 Haziran’da kızının Huffington Post’un Fransızca edisyonunda Gezi Parkı olaylarıyla ilgili kaleme aldığı bir yazıyı paylaşmıştı.
Nil Eyüboğlu, polisin 31 Mayıs ve 1 Haziran’da yaptığı müdahaleleri eleştirdiği “Erdoğan kendinin düşmanı” başlıklı yazısında, Gezi Parkı’nda hakim olan saygı ve hoşgörü ortamına da vurgu yapmıştı.
'NE BABAMIN NE DE GEZİ PARKIN TEMSİLCİSİYİM'
Eyüboğlu Facebook sayfasında şunları paylaştı: "Kusura bakmayın, biraz geç yazıyorum, ama ancak eve geldim ve kendime geldim. Ben bu toplantıya bir birey olarak gittim. Ne babamın, ne annemin ne de Gezi parkın temsilcisiyim.
Görüşmeye neden davet edildim?
Ortadoğu siyaseti okuyan, geçen sene Fransız Cumhurbaşkanına açık mektup yazan (Hurriyet) , Huffington Post (Le Monde’a ait)a yazan, Fransız Devlet radyosu (France Info) için eylemlerimiz hakkında 4 röportaj yapan, #occupygezi eylemlerine katılan, barışçıl bir ortamda direnmemiz için polislere kandil simidi dağıtan bir genç olarak davet edildim. En iyisini yapmaya çalışıp, dürüst bir şekilde başbakanımıza yaşadıklarımı, gördüklerimi ve düşündüklerimi detaylı bir şekilde ilettim. Toplantımız 5 saat surdu, hepimiz çok iyi niyetliydik. İlk olarak 31 Mayıs (saat 01:00) dan 11 Mayıs'a kadar (saat 03:00) Cihangir'de, Gezi'de, Taksim'de gördüklerimi teker teker anlattım. Polisin çekilince ne kadar güzel ve pasifik eylem yaptığımızı söyledim. Parkın nasıl müthiş bir ortama dönüştüğünü, zıt insanların hep beraber nasıl bir araya geldiklerini söyledim. Ayrıca (detaylara girmeye gerek yok siz çok iyi biliyorsunuz) tomalardan, gazlardan, ses bombalarında, polisin aşırı kuvvet kullandığını da anlattım, gördüklerimi ve yaşadıklarımı anlattım.
Sonuç olarak ben kısaca Tayyip Erdoğan'a:
- bizi dinlemenizi istiyorum
- özür dileminizi rica ediyorum
- parkın park kalmasını istiyorum
- Gezi parkında direnen gençlerle görüşmenizi istiyorum - gençlerle bundan sonra gerçek bir diyalog kurulmasını istiyorum
- daha sosyal ve demokratik bir ülke kurmamız için kesin adımlar istiyorum
- Polisin aşırı güç kullanmasına dair hesap sorulmasını istiyorum
- Şiddetin durdurulmasını istiyorum Dedim.
Ama bu sadece benim görüşümdür, bunlar benim düşündüklerim, kimseyi temsil etmediğimi hatırlattım. Ayrıca yüzde 10 barajından bahsedildi. Başından beri beni destekleyen arkadaşlarıma çok içten teşekkür ediyorum çünkü twitter, facebook, radikal vs de gördüğüm yazılar çok üzdü, iyi ki varsınız. Benim için 11 haziran gecesinden sonra bu toplantıya katılmak çok zor oldu, ama azıcık da olsa diyalogun açılmasını istiyordum.
Tayyip Erdoğan'a bu eylemin agresif, çapulcu, provokatör ve marjinal bir eylem olmadığını göstermeye çalıştım, ve galiba başardım. Tekrar ediyorum, ben kimseyi temsil etmiyorum, edemem, temsil etmek istemem, oraya çağrıldım ve elimden geleni yaptım. Hepinize iyi geceler, Müsaadenizle, medyalardan biraz uzaklaşıp bir süre İstanbul dışına çıkacağım. Amaç durumu anlatmaktı, basına ve sosyal medyalara yem olmak değildi.