Başbuğ'un avukatı, müvekkilinin "görevsiz" mahkemede yargılanması ve iki yıldır devam eden tutukluluğuna ilişkin itirazlarının incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştu. Başvuruda, Başbuğ'un kişi hürriyet ve özgürlüğünün ihlal edildiği savunularak, tazminat isteminde bulunulmamıştı. Başbuğ'un görevsiz mahkemede yargılandığının tespiti ve Yüce Divan'da yargılanmasına karar verilmesi istenmişti.
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un yaptığı bireysel başvuruyu görüştü.
İkinci Bölüm'ün oy birliğiyle aldığı kararda, Başbuğ'un ilk derece yargılamasında devam eden özgürlükten yoksun bırakılma kapsamındaki şikayetleri "süre aşımı" nedeniyle kabul edilemez bulundu.
Mahkumiyet kararının gerekçesinin yasal süre içinde dava dosyasına konulmaması nedeniyle tahliye talebi hakkında karar verilmemesi şikayetlerinin kabul edilebilir olduğuna karar veren Anayasa Mahkemesi heyeti, Başbuğ'un, "özgürlükten yoksun bırakmanın hukuki olmadığı iddiasının Mahkemesince etkili bir şekilde incelenmeden reddedilmesi ve mahkumiyete ilişkin gerekçeli kararın açıklanmamasından dolayı Yargıtay önüne götürülememiş olması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği kapsamında Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının ihlal edildiğine hükmetti.
Gereğinin yapılması ve başvurucunun tahliye talebi hakkında karar verilmesi amacıyla karar örneğinin Mahkemesine gönderilmesine, başvurucu tarafından yapılan 206,10 lira başvuru harcı ve bin 500 lira vekalet ücretinden oluşan toplam bin 706 lira 10 kuruş yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine oy birliğiyle karar verildi.
Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği"ni düzenleyen 19. maddesinin sekizinci fıkrası, "Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir" hükmünü içeriyor.