Böyle bir senaryo gerçekçi midir? “Haber Form” analitik ajansın uzmanı Abbas Özer, yazısında “ulusal çıkarlarının korunması amacıyla Türkiye’nin “nükleer devletler kulübüne üye olması gereğini” kaydetti.
Fakat Türk analizcilerinin çoğu, Türkiye’nin nükleer emelleri konusunda ihtiyatlı olması gereğini açıklıyor. Stratejik Düşünce Enstitüsü Uzmanı Prof. Dr. Birol Akgün’ün fikri ise şöyle:
Akgün:Türkiye eğer kendi başına nükleer güvenlik politikalarını belirlemek zorunda kalırsa o zaman nükleer silahlara ve nükleer güvenlik politikalarına ihtiyacı olacaktır. Ama şu anda Türkiye hala NATO’nun bir üyesidir ki, NATO’nun nükleer silahları da var, nükleer güvenlik politikası da. Dolayısıyla İran’ın nükleer silah elde edilmesi mutlak anlamda Türkiye’nin de bir nükleer silah edinmesini gerektirmez. Bu yüzen kısa dönemde ben Türkiye’nin böyle bir programı başlatacağını düşünmüyorum. Bununla birlikte Türkiye enerji kıtlığını çeken bir ülkedir ve hızla büyümekte olan ekonomisinin maliyetini azaltmak için elektrik enerjisini üreten daha ucuz, güvenilir ve sürdürülebilir nükleer santralların kurulması konusunda barışçıl amaçlı nükleer enerji politikasını ve programını başlatmıştır. Türkiye, NPT rejiminin bir parçasıdır ve barışçıl amaçlı nükleer konusunda hakkı vardır. Bunun ötesinde Türkiye’nin kısa dönemde bir nükleer silah üretme amaçlı bir program başlatacağını düşünmüyorum. Buna ihtiyacı da yoktur. Çünkü nükleer silahın kendi başına ülkenin gücünü arttırmaz, güvenliğini arttırır ama bölgesel ve küresel anlamda nüfuzunu, etkisini arttırmaya yetmez. Türkiye ile İran arasındaki rekabet, bölgesel nüfuz rekabeti olarak düşünülürse, nükleer silahı olan bir İran’dan çok ticaretiyle, ekonomisiyle ve diğer “yumuşak güç” unsurlarıyla Türkiye’nin bölgedeki etkisi İran’dan çok daha fazladır. Bugünkü Dünya’da nüfuz alanı, ortak değerlerin inşa edilmesiyle, demokrasinin uygulanmasıyla, insan haklarına ve özgürlüklerine saygı gösterilmesiyle, ekonomik anlamda işbirliğinin ve ticaretin geliştirilmesiyle yaratılır. Bu konuda bana göre Trükiye, Orta Doğu bölgesinde İran’a göre çok daha şanslıdır. Orta Doğu’daki dönüşüm süreci de önümüzdeki yıllarda elinde nükleer silahı bile olsa İran’dan çok Türkiye’ninetkisini, birikimleri sayesinde, daha fazla arttıracaktır, diye düşünüyorum. Daha önce de altını çizdiğim gibi, Türkiye zaten hala bir NATO üyesidir ve bu anlamda İran’ın mühtemel nükler silahlarına karşı bir güvenlik kaygısı duymasına gerek yoktur.
Diğer bir muhatabımız, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Uzmanı Prof. Dr. Oya Akgönenç’in görüşü ise farklı. Akgönenç'e göre NATO kalkanı, aslında, Türkiye’yi nükleer silah üretimine itebilir, çünkü NATO füzesavar sistemi Türkiye Cumhuriyeti güvenliğini sağlamamaktan başka, ülke için doğrudan tehdit oluşturmaktadır.
İran atom bombasını yapmaktan vazgeçecek mi? Kanaatıma göre, vazgeçmeyecektir. Neden? Çünkü İran artık bunu bir prestij meselesi yaptı. Yani iran, “büyük bir ülke olarak ben nükleer güce sahip bir ülkeyim” demek kararındadır. Bunun karşısında Türkiye ne yapar? Türkiye’nin herhangi bir bomba yapma niyeti yoktur. Şimdiye kadar böyle bir girişimi de olmadı. Efendim, İran’da bomba yapıldı diye ya da nükleer gelişme oldu diye alelacele Türkiye’de de nükleer yapacaklarını zannetmiyorum. Ama zaman içinde ihtiyaç olursa belki yavaş yavaş başlar. Fakat bir savunma düşüncesiyle bu iş yapılmaz. Benim kanaatımca Türkiye’nin böyle bir adımı atmaya ihtiyacı yoktur. Yani Türkiye’nin, savunması için böyle bir bombaya sahip olması şartı yoktur diye düşünüyorum. Belki başkaları başka düşünür, ama bu henüz büyük bir konuşma konusu olmadı. Mesela, mukayese ederseniz, İran’da bu bir mesele; çeşitli gruplar bunu konuşuyor, kararlar veriliyor, gerçekleştiriliyor vs. Burada henüz öyle bir durum yok. Ama gelişmeler ne olacak? Bizim de bir başka sıkıntımız var. Burada füze kalkanı kuruldu. Bu füze kalkanı NATO dolayısıyla kuruldu. Söz verdiler hiçbir şekilde bu kalkan menfi kullanılmayacak diye. Ama eğer bu bizi ileride sıkıntıya düşürecek olursa o zaman Türkiye de nükleer silah konusunda ciddi ciddi düşünmeye başlayabilir. Demek ki, birazcık da Dünya’daki gelişmeler bunu belirleyecektir.
Türkiye’nin bölgesel nükleer silah yarışmasına olası katılışına ilişkin iki farklı görüşü sizlere tanıtmış olduk. Fakat uzmanlar, böyle bir yarışmanın, katılımcıları için son derece istenilmeyen bir durum olmasında hemfikirler.