Operasyon sonrası değişti
Emniyetteki tayin fırtınasının ardından Adalet ve İçişleri bakanlıkları, Haziran 2005’ten bu yana yürürlükte olan Adli Kolluk Yönetmeliği’ni değiştirdi. 21 Aralık 2013’te Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklikle, adli kolluk görevlilerinin Cumhuriyet savcılarının emrinde yürüttükleri adli olaylardan mülki amirlere bilgi vermesi, adli kolluğun savcıların talimatlarını yerine getirirken başsavcının da olurunu araması, savcıların verdikleri talimatları başsavcı onayına sunma şartları getirildi.
Savcılar, yürüttükleri soruşturmada adli kolluk görevlisi olan Mali Suçlarla Şube Müdürlüğü ekiplerini soruşturmanın içeriğinden haberdar olarak gizlice takip ettirdiği iddiasıyla İstihbarat Şube Müdürü’nü şüpheli sıfatıyla ifade vermesi için savcılığa çağırdı. Görevden alınan İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın yerine atanan Selami Altınok, hangi delil ve suçlamalarla ifadeye çağrıldığı tam olarak anlaşılamadığı gerekçesiyle İstihbarat Şube Müdürü’nü savcılığa göndermedi.
TBB dava açtı
Bu gelişmeler üzerine Türkiye Barolar Birliği, yargı örgütlenmeleri ile bazı siyasi partiler yönetmeliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da davalar açtı. İstanbul özel yetkili Cumhuriyet savcısı Muammer Akkaş, aralarında bazı ünlü işadamları ve bürokratların da bulunduğu çok sayıda şüpheliyle ilgili ikinci bir operasyon emri verdi. “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, ihaleye fesat karıştırmak ve rüşvet” suçlarından yürütülen soruşturmada Akkaş’ın emniyete gönderdiği gözaltı ve arama listesi basına sızarken, adli kolluk görevini yürüten emniyet ve jandarmanın savcının bu talimatını uygulamadığı iddia edildi.
Akkaş, yazılı açıklama yaparak, soruşturma dosyasının içinde yer alan arama, el koyma ve gözaltı kararları ile birlikte gerekçe gösterilmeden dosyanın kendisinden alındığını açıkladı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı da, bir açıklama yaparak, Akkaş’ı suçladı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı da, bir açıklama yaparak, Akkaş’ı suçladı.
Adli Kolluk Yönetmeliği’ndeki değişiklikler, İstanbul’da yürütülen soruşturmalar nedeniyle yürütme ile yargı arasında “yetki” tartışması çıkardı. HSYK Genel Kurulu da yaptığı açıklama ile tartışmalara dahil oldu. HSYK, Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerin Anayasa ve yasaya aykırı olduğu, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının savcıların adli görevleriyle ilgili yönetmelik yapma yetkisinin bulunmadığını, Kurul Başkanvekili, Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın muhalefet şerhine karşılık oyçokluğuyla kamuoyuna açıkladı.
Danıştay savunma bile istemedi
Danıştay 10. Daire, yürütme ve yargı arasında adli kolluk yönetmeliğindeki değişiklikler nedeniyle büyük bir “yetki çatışması” çıkaran yönetmeliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan davada sürpriz bir şekilde ilk kararını verdi. Normal koşullarda davalı konumunda olan Adalet ve İçişleri Bakanlıklarından görüş sorması ve dosyayı tetkik hakimine gönderip ondan sonra karar vermesi gereken Daire Başkanı Mehmet Ünlüçay, dosyayı bizzat kendisi inceledi. Daire Ünlü çay başkanlığında dün öğleden sonra toplandı ve kriz çıkaran yönetmeliğin ilgili hükümlerinin yürütmesini durdurmaya karar verdi.
Yasada var, teşkilatı yok
Gerekçeli kararda yasama ve yürütme, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda adli kolluğu kurmakla, ancak bu görevi yerine getirecek teşkilatı kurmamakla eleştirildi. Yasaya göre adli kolluk görevinin, yürütmeye bağlı polis veya jandarma tarafından yerine getirilmesinin benimsendiği belirtilen kararda, yargılama sürecinde adli makamların yargı sürecine ilişkin görev ve yetki alanına herhangi bir şekilde müdahalede bulunulamayacağının açık olduğu kaydedildi. Kararda, “Esasen yargı alanının, kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği ancak yasayla düzenlenebileceği, yönetmeliklerle düzenlenemeyeceği açıktır” denildi.
Kararda, adli kolluk görevi ile ilgili eksikliklerin yasama tarafından yasal düzenleme yapılarak giderilebileceği kaydedildi. Kararda, “Dolayısıyla adli görevi olmayan üstlerinden adli görevleriyle ilgili olarak talimat almayan adli kolluk görevlilerinin adli olaylarla ilgili konuları sıralı amirlerine; Cumhuriyet savcılarının da Cumhuriyet başsavcılıklarına bilgi verme yükümlüğünün, yargılama alanına ilişkin bir konu olması nedeniyle yönetmelikle düzenlenmesine olanak bulunmamaktadır” denildi.
Oyçokluğu ile karar alındı
Daire, yürütmeyi durdurma gerekçesi olarak, yönetmelik hükümlerinin uygulanması halinde telafisi imkansız zararlar doğabileceğine işaret etti. Karar, 5 üyeli dairenin 4 üyesinin oyuyla oyçokluğuyla verildi. Bu karara, eski Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olan Danıştay 10. Daire üyesi Mustafa Elçim muhalif kaldı. Daire, savunmalar alındıktan sonra bu kararını yeniden değerlendirecek.