"Cereyan eden olaylarla ilgili ilk değerlendirme şu olabilir; Bir defa bütün bu olaylar bizim iktidar olarak ne kadar başarılı ve becerikli olduğumuzun bir göstergesi. Muhalefetin senelerce uğraşsa da başaramayacağı bir şeyi biz 5 günde başardık ve normal koşullarda bir araya gelmesi düşünülemeyecek olan bir birinden çok farklı kesim, grup, fraksiyonları toz duman içerisinde bir birleriyle buluşturduk."
Milli Eğitim Bakanı Avcı, bu gösterilere katılan gençlerin tu toz duman dağıldıktan sonra, yanlarında yürüyenlerin kimler olduklarını gördüklerinde çok şaşırabileceğini ifade ederek şöyle dedi:
"Çünkü medyadan da takip ettiğimiz ve gelen bilgilere göre birbiriyle imtizaç etmesi, birlikte davranması, birbirleriyle aynı yoldan yürümesi düşünülemeyecek olan farklı kesimleri bir araya getirdiğimiz bir süreç. Yani bu gaz bulutları dağıldığı zaman koltuğunun altında Orhan Pamuk’un kitabını taşıyan Açık Radyo dinleyicileri ile yanlarında koltuğunun altında ulusal gazeteleri taşıyan beyaz bereli çocukları görürlerse hiç şaşırmasınlar."
"YAPILANLARI KAMUOYUNA ANLATAMADIK"
Taksim’de yapılanları kamuoyuna yeterince net olarak anlatamadıklarını belirten Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı şu şekilde konuştu:
"Olayın çıkış nedenleri, Taksim’de gerçekten yapılmak istenen nedir? Protesto edilen nedir bunlar? İnsanların ve gençlerin kafalarının çok net olmadığını görüyoruz. Burada tabii bizim de meseleyi, meseleleri yeterince net, açık, ayrıntılı biçimde kamuoyuyla paylaşmamızın da rolü olabilir. Çünkü özellikle Taksim Gezi Parkı’nda yapılması düşünülen işle protestocuların gündeme getirdikleri proje aynı şey değil, bunu müteahhit defalarca, gerek İçişleri Bakanı, gerek belediye başkanı açıkladığı halde ne yazık ki hala kamuoyunun özellikle bu gösterilere katılan gençlerin bu konuyu pek de doğru algılamadıklarını görüyoruz."
"OLAYLARIN NEDENİ BİRİKİM"
Olayları tek bir nedeni bağlamanın doğru olmayacağını ifade eden Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, bu tür sosyal olayları tek bir nedenle izah etmenin doğru olmayacağını kaydederek şöyle konuştu:
"Şüphesiz birbirinden çok farklı nedenlere dayalı birikmiş tepkilerinde ifadesi olabilir. Öyle olduğunu gösteren emareler de var. Bunun için bunları tek bir başlık altında, tek bir nedene bağlı çok homojen kendi içinde tutarlı bir muhalefet tepkisi olarak görmemek lazım. Ama şüphesiz bütün ayrıntılarıyla her bir katılımcının talep, bahane ve gerekçelerinin ne olduğunu enine boyuna soğukkanlılıkla değerlendirmek ve ona göre gerekli tedbirleri almak doğru olur. Nitekim bugün yapılan da odur. Sadece işin polisiye tarafıyla İçişleri Bakanlığı değil diğer birimleri İstanbul Valiliği, belediye, Kültür Bakanlığı bu gösterilerde öne sürülen gerekçeleri veya bahaneleri kendi açılarından ayrı değerlendiriyorlar. Demokrasilerin içinde bunlar da vardır. Yeter ki konuyla ilgisi olmayan masum insanların can, mal, huzur, güvenliğine, bir tehdit oluşturmasın. Onun dışında gayet tabii insanlar onaylamadıkları tutumları siyasetleri eleştirme, farklı öneriler getirme hakkına sahiptir. Bunu tek tek veya topluca da yapabilirler. Ama usulü dairesinde ve dediğim gibi aynı görüşte olmayan çoğunluğun veya azınlığın aynı görüşte olmayan insanların huzur, güvenliğine tehdit oluşturamayacak biçimde yapmaları gerekir. Bu demokratik terbiyeyi yavaş yavaş öğreniyoruz. Arada biraz kırarak dökerek de öğrendiğimiz söylenebilir ama inşallah daha düzgün yollardan daha makul üsluplarla karşılıklı birbirimizi dinlemenin ve çözüm üretmenin en salim yol olduğunu biz de öğreneceğiz."
SOSYAL MEDYA UYARISI
Bakan Avcı, gençleri sosyal medya konusunda uyarmak istediğini, bu tür kitlesel olaylarda, deformasyon ve dezenformasyonun çok yaygın olarak devreye girdiğini kaydederek, şöyle konuştu:
"Onun için zaten ’Toz duman dağıldığı zaman herkes yanında çok şaşıracağı çok farklı insanlar görebilir’ deme ihtiyacını duydum. Bu gösterilerin birçoğunda o gösteriye katılan ve masum çevreci talepleri olan insanlar çok farklı niyetlerle ve amaçlarla gösteriye katılan başkalarının da olduğu göreceklerdir. Sadece meydanlarda değil sosyal medyada paylaşım ortamlarında yaygın onu görüyoruz. Dolayısıyla abartılı insanları galeyana getirecek uydurma haberler ve provokatif, kışkırtıcı söylemler konusunda dikkatli olmak gerekir. Ama sosyal medyanın doğasında bu var zaten. Bizim görevimiz dezenformasyonu provokatif, söylemleri ellerinden geldiği kadar doğru söylemlerle açmaya çalışmak olmalıdır."