İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu da 8 Temmuz günü Gezi Parkı’nın halka açıldığını duyunca parka gitmek istediğini, giderken herhangi bir slogan ve şiddete dayalı bir eylemde bulunmadıklarını söyledi. Çerkezoğlu, polislerden yolu açmalarını istediğini ancak herhangi bir uyarı yapmadan kalkanlarla kendilerini sıkıştırarak gözaltına aldıklarını anlattı. Çerkezoğlu, polise herhangi bir mukavemeti olmadığını belirterek, “Üyesi olduğum Tabipler Odası Yönetim Kurulu kararıyla en az 3 platformla çalışma kararı almıştır. Benim bu platformlarda çalışmam şahsi değil, görevim gereğidir. Ayrıca bu platformlara yönetim kurulu içinde kim uygunsa dönem dönem onlar katılmaktadır. Bu nedenle suç işlemek için örgüt kurma suçunu kabul etmiyorum. Herhangi bir kimseyi de suç işlemek için kışkırtmadım. Taksim Dayanışması suç örgütü olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Suçsuzum” dedi.
Piyasa araştırmacısı Haluk Ağabeyoğlu, suçlamayı kabul etmediğini belirterek, “Üzerime Taksim Dayanışma önlüğünü giydim. Bu önlüğü yaklaşık 4 haftadır giymekteyim. Herhangi bir şekilde grupları yönlendirme, organize etme gibi bir eylemim olmamıştır. Sadece önlüğü düzen sağlaması amaçlı giydim. Hiçbir arkadaşımın suç işlemiş olduğuna inanmıyorum. Burada bulunduğum için hiç pişman değilim” dedi.
Şüpheli Erdem Ateş, elektronik işiyle uğraştığını belirterek, “Olay günü malzeme almak için oraya gittim. Ancak geri dönerken polis tarafından gözaltına alındım. Neden gözaltına alındığımı sorduğumda karakolda öğrenirsin dediler. Neden gözaltına sorduğum için kötü muameleye maruz kaldım. Akıllı ol seni buradan çıkarmayız dediler. Daha sonra bir çanta ortaya çıktı. O çantada sapan, bilye ve kask olduğunu söylediler. Bu malzemeler bana ait değildir. Herhangi bir şekilde polise direnmedim. Yürüyüşe katılmadım” dedi.
Bir partinin merkez başkan yardımcılığı ve gazetecilik yaptığını belirten Ender İmrek, “Taksim Dayanışmasının bir kısım faaliyetleri içinde bulundum. Kentle ilgili açıklamalarına katıldım. Olay günü Gezi Parkı’nda Mücella Hanım’ın kötü muameleye maruz kaldığını ve gözaltına alındığını görünce beni de gözaltına alın dedim. Çünkü bu şekilde diyalogla gözaltına alınmaların engelleneceğini düşünmüştüm. Ancak beni de gözaltına aldılar. Karakolda bir kısım kötü muamelelerin olduğuna şahit oldum. Polis parmak izimi ve fotoğrafımı çekeceğini söyledi. Ben de bunun yasaya aykırı olduğunu söyledim. Sanırım bu olay polislerin zoruna gitti. Bu nedenle örgüt suçlaması yapıldı. Üzerime atılmış suçlamaları kabul etmiyorum” diye konuştu.
METİN: SUÇ ÖRGÜTÜYSEK NEDEN BAŞBAKANLA GÖRÜŞTÜRÜLDÜK
Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Beyza Metin, “Odamızın görevleri arasında kamu yararını gözetmek vardır. Bu nedenle Taksim Platformunda dönem dönem ben veya arkadaşlarım görüşmelere katılmakta ve basın açıklaması yapmaktayız. Gözaltındayken kötü muamelelere tabii tutulduk. Bazı kadınların çıplak arandığını, tuvalet ihtiyacının karşılanmadığını, kadın memur bulundurulmadığını, parmak izi alınması aşamasında bazı arkadaşlarımızın darp edildiğini çığlıklarından anladık. Ben Başbakan ile yapılan görüşmelerde bizzat kurum temsilcisi olarak bulundum. Eğer biz suç örgütüysek neden başbakanla görüştürüldük. Bu nedenle hakkımdaki örgüt suçlamasını anlayamadım” şeklinde konuştu.
Şüpheli Arda Mustafa Aytaç, üniversite öğrencisi olduğunu ve olay günü kız arkadaşıyla parka gitmek istediğini, kız arkadaşı astımlı olduğu için onu korumak için baret ve maske aldığını, Gezi Parkı’na gidemeden parkın tekrar kapatıldığını öğrenince bir süre Simit Sarayı’nda oturduktan sonra Galatasaray Lisesi’ne doğru yürürken gözaltına alındığını belirtti.