Piramit Haber

Palalı saldırgana yakalama kararı

Manşet

Beyoğlu'ndaki palalı saldırgan hakkında savcının itirazı üzerine mahkeme "yakalama kararı" çıkardı. Ayrıca 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi, soruşturmaya gizlilik kararı getirilmesini istedi.

 Gezi Parkı olayları sırasında cumartesi günü Talimhane'de polisten kaçan kalabalığı palayla saldıran ve esnaf olduğu belirtilen Sabri Çelebi, pazar günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sevk edildi. Nöbetçi savcılıkta yapılan sorgunun ardından Sabri Çelebi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi.
İŞTE TAKSİM'DEKİ PALALI DEHŞETİN FOTOĞRAFLARI
Mahkeme, şüphelinin üzerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, tutuklanmanın bir tedbir olması, şüphelinin sabit ikametgah sahibi olması ve kaçma şüphesinin bulunmaması gerekçelerini göz önünde bulundurarak tutuklanma talebinin reddine karar verdi.

SAVCI 47 SAAT SONRA İTİRAZ ETTİ
Ancak salı günü savcılık, Sabri Çelebi'nin serbest bırakılmasına itiraz etti. Sulh Ceza Mahkemesi’ne itiraz eden savcılık, ‘suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumunu’ gerekçe göstererek Sabri Çelebi'nin tutuklanmasını talep etti. Savcının bu talebini İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirdi. Mahkeme heyeti, savcılığın itirazını yerinde bularak, Sabri Çelebi hakkında bugün yakalama kararı çıkartılmasına karar verdi.

HAKİMDEN GİZLİLİK KARARI İSTEĞİ
1'nci Ağır Ceza Mahkemesi hakimi, soruşturmaya gizlilik kararı getirilmesini istedi.

PALALI SALDIRGANA GİZLİLİK OLUR MU?
Taksim’de izinsiz gösteri yapan gruptakilere, palayla saldıran Sabri Çelebi hakkında tutuklanması için yakalama çıkarılırken, konulan gizlilik kararı tartışma yarattı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Eğer böyle bir karar verildiyse bu maalesef Türkiye'de gizliliğin ne kadar kötü uygulandığının göstergesidir" dedi. Feyzioğlu şu değerlendirmeleri yaptı:
"Gizlilik kararının hangi koşullarda konulabileceği bellidir. Gizlilik kararı ancak soruşturmanın amacının tehlikeye düşmesi halinde konulabilir. Dosyanın görülmesinin soruşturmanın amacını tehlikeye düşüreceği hallerde ancak bu olabilir. Çok istisnai uygulanması gerekirken, maalesef mutat uygulanıyor"

SİLAH TARTIŞMASI DA YAŞANMIŞTI
Çelebi’nin elindeki palayı (Zırh) mahkemenin silah saymayarak salıvermesi silah tartışmasına da neden olmuştu. Yargıtay uygulamasında neyin “silah” olduğunu belirleme yetkisi hakime bırakılırken, “Fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli her nesne silah” sayılıyor. Mahkeme, palayı silah saymazken, Yargıtay somut olayda kullanılma biçimine göre yerden alınan tahta parçasını veya çatalı bile “silah” olarak nitelendirebiliyor.

FEYZİOĞLU: ZIRH KASAPTA MUTFAK ALETİDİR
Feyzioğlu, Çelebi'nin elindeki zırhın silah sayılarak ona göre yargılama sırasında ceza artırımı istenebileceğini de belirterek değerlendirmeyi yaptı:
“Yeri geldiğinden dolmakalem bile silah olarak kullanılabilir. Saldırı ve savunmaya elverişli her eşyanın somut olayda kullanılma biçimine göre silah olarak sayılması mümkündür. Örneğin her evde bulunan ekmek bıçağını ‘niçin mutfaktaki çekmenizde tutuyorsunuz’ diye kimse size soramaz. Çünkü bulundurulması veya taşınması yasak değildir. Ama ekmek bıçağı ile birisini yararlanırsınız o zaman bu eyleminizin silahla gerçekleştirildiği kabul edilir ona göre de cezası çok artar. Dolayısıyla et kıymak için kullanılan zırh kasapta kullanıldığı sürece mutfak aletidir. Ama birine vurursanız artık silahtır. Kasap müşterisinin kafasına vurursa silahtır. Kasap, sokağa çıkıp insanlara saldırırsa o zırh artık dehşet verici bir silahtır”

YARGITAY SİLAH TANIMINI GENİŞLETTİ
Yeni TCK’nın 6. maddesiyle silah tanımı değiştirilmişti. Maddede, “Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet” ve “Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler” silah olarak anlaşılacağı belirtilmişti. Bu tanım ışığında Yargıtay Ceza Genel Kurulu da yeni TCK’ya göre “silah” kavramını tartışıp kapsamını genişletmişti. Kurul, kavga sırasında, yerden aldığı tahta parçası ile mağduru darp edip gözünün kör olmasına neden olan sanığın davasında tahta parçasını silah saydı. Bu konudaki Yargıtay içtihadı şöyle:
“Eski ve yeni TCK’daki en temel ayrım ‘saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler’in silah kapsamına alınmasıdır. Bu alt bent ile silah kapsamı, 5237 (yeni TCK) yasada genişletilmiş ve önceki daraltıcı uygulama terk edilmiştir. Yasa koyucu bu düzenleme ile ‘Fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli’ olmak koşulu ile her nesneyi imal edilip edilmediğine ve hangi amaçla yapılmış olduğuna bakmaksızın silah kapsamına dahil etmiştir. Buradaki ayırıcı ölçüt ‘saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişliliktir’

ÇATAL BİLE SİLAH

Günlük hayatta mutfakta ve evde sık sık kullanılan birçok alet, tarım ve marangozluk aletleri, kezzap silah olarak nitelendiriliyor. Silah sayılan eşyalardan bazıları şöyle:
“Kırık bira şişesi, yemek çatalı ve at nalı, tırpan, çekiç, ateş küreği, İngiliz anahtarı, kazma tornavida, dirgen, hızar bıçkısı, levye, satır, balyoz, sivri soba demiri, maşa, çapa, balta, keser, orak, muşta, kama, demir zincir, pense, kırık cam, demir kiloluk, demir mala, tırnak çakısı, delici baston, çakı bıçağı, kezzap, işlenmiş demir boru, girebi, demir çapa, demir manivela, demir kerpeten, bel küreği, tüp anahtarı, bağ makası, nakış makası, demir dirhem, çelik cop, bijon anahtarı, boğma zinciri, çivili sopa, iki ağızlı yıldız anahtarı, tırmık, kunduracı bıçağı, koyun kırpma makası, ustura, demir yaba, at nalı, demir süpürge sapı, demir fıskiye kavalı, demir bükme anahtarı, testere, bıçkı.”
Milliyet Haber
Sıradaki Haber
Mobil Sayfaya Dön
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.