Sarıgül'ün tüm mal varlıklarına el konulma nedeni ise 1998'de Bank Ekspres'ten 9 kişiyle beraber çekilen 3,5 milyon dolarlık kredinin geri ödenmemesi.
Yenişafak'ın haberine göre TMSF, Şişli Belediye Başkanı ve CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül'ün bankalardaki tüm hesaplarına tedbir koydu. Bunun yanı sıra Sarıgül'ün 35 gayrimenkulüne de el konuldu.
16 yıllık borç
Edinilen bilgiye göre, Mustafa Sarıgül ve 9 iş ortağı 1998 yılında, Korkmaz Yiğit'in sahibi olduğu ve TMSF bünyesinden batık bankalardan biri olan Bank Ekspres'ten 3,5 milyon dolar kredi çekti. Ancak kredi geri ödenmedi. Kredi borcu faizleri ile beraber 8 milyon dolara (16 milyon TL) çıkınca TMSF harekete geçti ve Sarıgül'in tüm mal varlığına el konuldu.
Korkmaz yiğit verdi iddiası
CNNTürk'ün haberine göre Sarıgül'ün, kayıp olduğu bildirilen kredi borcu belgelerini TMSF'ye, Bank Ekspres'in eski sahibi işadamı Korkmaz Yiğit'in kısa bir süre önce teslim ettiği öğrenildi. TMSF'nin, Yiğit tarafından teslim edilen belgeleri inceledikten sonra, haciz kararını dün itibarıyla verdiği ve Sarıgül'ün malvarlığına haciz koyduğu belirtildi.
Avukatlar TMSF'de
Sarıgül'ün avukatları ise bugün TMSF binasına giderek görüşmelere başladı.
Mustafa Sarıgül'den ilk açıklama: Manidar
Mustafa Sarıgül banka hesapları ve mal varlığına TMSF tarafından haciz ve tedbir konulmasıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Yazılı açıklamada şöyle dedi.
"Bugün TMSF tarafından banka hesaplarıma ve mal varlığıma haciz ve tedbir konulmuştur. Bu tamamen haksız ve siyasi bir saldırıdır. Benim TMSF ile herhangi bir borç ilişkim kesinlikle yoktur. Bu olay, öğrendiğim kadarı ile 1998 yılına ait ve benim dışımdaki kişilerin kredi borcu ile ilişkilendirilerek yapılmak istenen bir provakasyondur. Ben TMSF'den geçen 16 yıl içerisinde bir mektup dahi almış değilim.
Bugün avukatım vasıtası ile resmen TMSF'ye başvuru yaparak, benim borçlu olduğumu gösteren bir belge varsa örneğinin tarafıma verilmesini istedim. Ancak böyle bir belge verilemedi, çünkü böyle bir husus kesinlikle söz konusu değildir. Bu olay tamamen, devletin kurumlarının panik içerisinde siyasete alet edilmesinden ibarettir. Halkın güvenini kaybederek şahsıma yönelik bu siyasi saldırıyı yapanlar, bunun cevabını 30 Mart akşamı sandıkta mutlaka alacaktır."