Kararı değerlendiren mahkeme, Anayasa'nın 38. maddesinde "kanıtlanıncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı ve cezai sorumluluğun şahsi" olduğunu belirterek, Türk ceza sisteminde de kişilerin suçlu veya kabahatli sayılması için şüpheden uzak, somut delillerin ortaya konulması ve şüpheye mahal verilmemesi gerektiğini, aksi halde keyfi uygulamalara zemin hazırlanacağının aşikar olduğunu kaydetti.
MUHATAP OLMALARI YASAK
Anayasa'ya göre de cezaların şahsiliği prensibinin kabul edildiğine dikkati çeken mahkeme, şu ifadelere yer verdi:
"İdari yaptırıma konu emniyet kemeri takmama kuralının kim tarafından ihlal edildiği şüpheden uzak şekilde tespit edilememektedir. Her ne kadar fahri trafik müfettişlerinin kimlikleri gizli ve kişilerle muhatap olmaları yasak olsa da bu hususların denetimi ortadan kaldıracak şekilde uygulamaların yapılabileceği anlamı taşımamakta, günümüz teknolojik imkanları değerlendirilmek suretiyle denetime imkan verecek delillerin ortaya konulması gerekmektedir.
İtiraza verilen cevaplarda, müfettişlerin görüntü alma, fotoğraf çekme, şahit bulma gibi yükümlülüklerinin bulunmadığı belirtilmiş ise de herhangi bir kanun veya yönetmelikte böyle yükümlülüklerinin bulunmadığı belirtilmemekte, yalnızca Fahri Trafik Müfettişliği Görev ve Çalışma Yönetmeliği'nin 9/e maddesinde 'araç durduramaz, sürücülerle muhatap olamaz, belge veya evrak kontrolü yapamaz' denilmektedir."
Mahkeme, yargılama giderlerini kamu üzerinde bırakarak, fahri trafik müfettişinin kestiği cezayı iptal etti.