Seda Şimşek’in yazısının ilgili bölümleri şöyle:
Meclis’teki konuşmasında ifade ettiğini Taner Bey bana da söyledi, “Bu bir doğal afet değil, o halde kusur var. Buradaki kusur tartışılmaz. Kim ve hangi kuruluş olursa olsun sonuna kadar gidilecek” dedi. Devam etti, “Bunu söylemekten çekinmemeliyiz. ‘Bizim kusurumuz yok’ deyip, üstünü örtemeyiz. Hepimiz sorumluyuz. Bir siyasi sorumlu aranıyorsa ben o sorumluluğu üstleniyorum. Bundan kaçamayız. Can gitmiş, canlar gitmiş, evlatlar babasız, yetim kalmış, benim bakanlığımın tek bir can önünde, bir tek gözü yaşlı yetim önünde ne kıymeti var? O kazanın olmaması için neyimi vermezdim” diye…
Sonra, Maden Kanunu üzerindeki çalışmalarda gelinen son durumla ilgili de bilgi verdi. Maden Kanunu’nda yeni düzenlemeler yapılacağını, bunları açıklayacağını, tasarının Meclis’e sevk edileceğini ifade etti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e de sorularımızı yönelttik. Kaza olur olmaz oraya gidememesinden dolayı mahcup, “Bilemezdim” diyor. Kazanın neden kaynaklandığı henüz belli olmadığı için bir soruşturma başlatmadığı bilgisini verdi. Türkiye’de 160 maden ocağında kömür çıkarıldığını, teftişler sonucu, 2011 yılında 53, 2012’de 58, 2013’te 54, 2014’te 7 maden iş yerinin kapatıldığını anlattı.
Bir madende, ikinci çıkış yolunun, nefesliğin, mekanik havalandırmanın, yedek enerji kaynağı, tehlikeli gazları izleyen sensörün, yedek havalandırma sisteminin bulunmaması, kullanılan ekipmanın standartlara uygun olmaması gibi sebeplerin bir madenin kapatılmasını gerektirdiğini aktardı. Madende, kaçak işçi olduğu iddialarını kesin bir dille reddetti. İş güvenliği ve sağlığı ile ilgili kanunla önemli güvenceler getirildiğinin altını çizen Çelik, “Yasa AB standartlarında bir yasadır ve hiçbir açık kapı bırakmıyor. Bareti vermek çözüm değil işveren işçinin o bareti kullanıp kullanmadığını da denetlemek zorunda” dedi. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 sayılı “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi” ile ilgili kurumlardan görüş istendiğini, parlamentoya geleceğini vurguladı.
Bir madende, ikinci çıkış yolunun, nefesliğin, mekanik havalandırmanın, yedek enerji kaynağı, tehlikeli gazları izleyen sensörün, yedek havalandırma sisteminin bulunmaması, kullanılan ekipmanın standartlara uygun olmaması gibi sebeplerin bir madenin kapatılmasını gerektirdiğini aktardı. Madende, kaçak işçi olduğu iddialarını kesin bir dille reddetti. İş güvenliği ve sağlığı ile ilgili kanunla önemli güvenceler getirildiğinin altını çizen Çelik, “Yasa AB standartlarında bir yasadır ve hiçbir açık kapı bırakmıyor. Bareti vermek çözüm değil işveren işçinin o bareti kullanıp kullanmadığını da denetlemek zorunda” dedi. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 sayılı “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi” ile ilgili kurumlardan görüş istendiğini, parlamentoya geleceğini vurguladı.
“Sorumluluk sizde mi” diye sorduğumuzda, Çelik “Bende ne olacak? Hükümette. Keşke bir kişi ölmeseydi. Çalışma Bakanı’nın sorumlulukları belli, Çalışma Bakanı’nın sorumlulukları iş yeri çalışmaya başladıktan sonra başlar” cevabını veriyor. İşçilerle yaptığı görüşmelerin sonunda 20 maddelik bir iddialar listesi oluşturduğunu, her birinin tek tek ele alınacağını belirtti. Madeni daha önce teftiş edenlerin de denetlenmesi için talimat verdiğini ekledi.