''17 yaşındaki bir genç kızken Diyarbakır Cezaevi'nde o kadar ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki o kadar kendisini zorlamışlar ki ben de aklıma gelse dağa çıkardım'' sözlerine ilişkin soru üzerine cezaevlerinde insanlara kötü muamele edildiği dönemler yaşandığını, insanların isyan ettiğini, bunun da silahı ve şiddeti özendiren bir faktör olduğunu ifade ettiğini dile getiren Arınç, bu çerçevede bir kadın milletvekilinin geçmişte yaşadığı olumsuzluklardan, işkencelerden bahsettiğini vurguladı.
Arınç, ''Ben tabii, sadece bununla ilgili değil ama Kürt meselesinin de bir şekilde ret ve inkar sebebiyle daha kronik, çözülemez hale geldiğini ve o zaman yaşanan bu işkencelere karşı insanların isyan ettiğini hatta 'ben de onları yaşamış olsaydım, aklıma gelse başıma gelse ben de dağa çıkardım' şeklinde güçlendirmek istedim" şeklinde konuştu.
''Bu kadar anlattığımızın içerisinden cımbızla bir cümleyi çekip çıkarırsanız buradan çıkacak sonuç sadece haksızlık olur'' diyen Arınç, şunları söyledi:
''Bizim yaşantımız rutin bir yaşantı değil. Biz de düşünen, tartışan, okuyan, biz de başkalarını dinleyen fikir sahibi insanlarız. Ben bebelere masal anlatmıyorum. Torunlarıma masal anlatırım da konuşma yaparken sadece vakit geçirmek veya birilerinin yaptığı gibi çok şey söyleyip de hiçbir şey söylememeye muvaffak olan insanlardan değilim ben. Söylediğim zaman iz bırakmalı, doğruları konuşmalıyım, ezber bozulacaksa bozulmalı, fikirler ortaya konmalı. Bana sorulan hiçbir soruda ben cevabı taca atarak vermem. Bildiğimi söylerim, kim ne anlarsa da anlar. Ama isterim ki bu sözlerim bütünüyle ortaya konulabilsin ve insanların yorum yapmak, seçim haklarına da kimse engel olmasın. Yıllardır ben bunun çilesini çekiyorum."
İz bırakmalıyım
Söylediklerini kötü yorumlayacak olanların var olduğunu bildiğini ancak bunu önemsemediğini söyleyen Arınç, ''Bunu göze alarak yapıyorum. Çünkü ben öyle bir siyasetçiyim ki yarın gittiğim zaman arkada iz bırakmalıyım. Tutanaklar, sözlerim, yaptığımız konuşmalar, siyasetteki çalışmalarımız, başarılarımız bize arkamızdan güzel şeylerle anılmaya vesile olsun. Hamdolsun ki dürüstlük, vicdan, bilgi, birikim noktasında bugüne kadar kimse bizi eleştirmemiştir. Sadece bir cümleye, bir kelimeye bakarak hiç kimse böyle ucuzculuğa kaçmasın. Kim ne derse desin yaptığımızı, söylediğimizi biliyoruz. Attığımız her adımın da hesabını verebiliriz'' diye konuştu.
Evinin gözetlenmesi
Arınç, evinin gözetlenmesiyle ilgili, "Gazeteciler benden daha çok biliyorlar. Onların öğrenme imkanları daha fazla. Ama ben çatlıyorum, soramıyorum ne Adalet Bakanı'na, ne başsavcıya ne de bu işle ilgili olan insanlara. Gördün mü şunu etkiliyor' veya 'Bunu etkilemeye çalışıyor' demesinler diye" dedi.
ODTÜ'deki olaylar
ODTÜ'deki olaylarla ilgili olarak Arınç, "Gösterilerden, ekranlardan izlediğimiz kadarıyla böyle barışçıl bir protesto gösterisi anlamında kabul etmek çok zor. Ben sayın Başbakanın bu en sevinçli günümüze gölge düşüren ve gerçekten araçlara ve insanlara zarar verebilecek noktadaki gösterileri eleştirmesini doğru buluyorum'' ifadelerini kullandı.
Başbakanımız halk kahramanıdır
Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması durumunda Gül'ün başbakanlığa dönmesi gibi bir durum söz konusu olursa bunu kişisel olarak destekleyip desteklemeyeceğinin sorulması üzerine Arınç konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül çok başarılıdır. Cumhurbaşkanlığında örnek bir insan olmuştur. Türk milleti de onu çok büyük bir sevgiyle bağrına basmıştır. Tekrar aday olur mu olmaz mı onu bilmem ama Sayın Başbakanımız da bir halk kahramanıdır. Çok başarılı bir başbakanlık dönemi geçirmiştir. O da cumhurbaşkanı adayı olmak isterse onun da yüz defa bu makama hakkı olduğunu düşünüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımızın aralarına bir fitne, kardeşlik hukukunu bozacak bir şeyler koymaya çalışanlar var mı) derseniz, geçmişte vardı bugün de mutlaka var olacaktır. Ama ikisinin de hamdolsun karakteri, yapısı, inancı, ahlakı bu fitnelere hiçbir zaman fırsat vermeyecek düzeyde."