Kılıçdaroğlu, Milli Kütüphane Konferans Salonunda düzenlenen TMMOB Sanayi Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, meslek örgütlerinin siyasi otoritenin denetimine açılmasının totaliter rejimlerde olacağını savundu.
İstanbul merkezli operasyona değinen Kılıçdaroğlu, "Ben şunu beklerdim, madem ki yolsuzluklarla mücadele için iktidar olduğunuzu söylediniz, böyle bir olay olduğunda ilgili bakanlar gelir, 'Sayın Başbakanım konu aydınlığa çıkıncaya kadar biz görevlerimizden ayrılacağız’ derdi. Emin olun bunu söyleselerdi Türkiye’de demokrasi kazanacaktı" ifadesini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın operasyona ilişkin değerlendirmelerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "11 yıldır kim yönetiyor bu ülkeyi? Benim Sayın Başbakan’a bir önerim var; devlet içinde çeteyi, örgütlenen çeteyi görmek istiyorsan Bakanlar Kurulunu toplarsın, orada çeteyi görürsün. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılan en büyük yolsuzluk operasyondur bu. Bu operasyona bir isim vermek gerekiyorsa bu 'kul hakkı' operasyonudur" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Bir içişleri bakanının oğlunun gözaltına alındığını basından öğrenmesi kadar acıklı ne olabilir" değerlendirmelerine değinerek, "Daha acıklı olanı o bakanın hala o görevden kalmış olmasıdır" açıklamasında bulundu.
"Beşir Atalay’ın içişleri bakanı olduğu dönemde Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturması kapsamında yapılacak aramayı haber verdiği" iddialarını anımsan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Şimdi siz düşünebiliyor musunuz, İçişleri Bakanı koltuğunda oturuyor, yanına aramayı yapacak polis geldi, ‘Efendim sizin oğlunuzun da olduğu bir soruşma yapıyoruz, oğlunuzun bürosu, evi, iş yeri aranacak bilginiz olsun.’ Böyle bir şey olabilir mi? Siz bu milletin aklıyla alay mı ediyorsunuz? '14 aydır benim haberim olmadı’ diyor. Sana niye haber verilecek, zaten sana haber verilmesi suç. Sana haber verildi Deniz Feneri’nde yaptığın çıktı ortaya. ‘Bana haber verin ben önlem alayım’, ‘Bana haber vermeyeni, çete reisi ilan edeceğim’ diyor. Çete sensin, çete reisi de sensin. Ülkeyi bu hale getirdin."
Polislerin savcının emrine verildikten sonra bütün talimatları artık savcıdan aldıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Hukuk olarak bunun tüm altyapısı vardır, kaldı ki soruşturma gizlidir onun bir başka yere aktarılması da doğru değildir. Tam tersine bilgi verirlerse soruşturma açılması lazım" dedi.
Emniyet teşkilatındaki atamaları da eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Şimdi yolsuzlukları kapatmak için çaba harcıyorlar. Emniyet müdürlerini değiştiriyorlar, 'Devlet içinde çete var' diyorlar. Sormadan edemiyorum, bu hırsızın hiç kabahati yok mu? Ayakkabı kutularından tutun, para sayma makinelerine kadar bir süreç var, bir zincir var gidiyor. Bakanlar koltuklarında, çocukları gözaltında devletin bütün gücünü kullanarak. Yolsuzlukları kapatmaya çalışıyorlar. Buradan 76 milyon yurttaşıma sesleniyorum çünkü 76 milyon yurttaşımız da vergi ödüyor; vergilerinizin hortumlanmasına izin vermeyin. Din iman edebiyatı yapıp, köşeyi dönenleri unutmayınız. 'Benim çocuğum neden işsiz', 'Ben neden yeteri kadar gelire sahip değilim', 'Ücretim neden düşük' diyorsanız sebebi budur, sebebi devletin hazinesinin hortumlanmasıdır.”
"Türkiye'nin temiz siyasete ihtiyacı var"
Bütçe görüşmelerinin devam ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Kamu harcamalarını, yani bizim ödediğimiz vergilerin nerelere harcandığını TBMM adına Sayıştay denetler, Sayıştayın raporları yok. Askeri darbeler döneminde bile böyle bir şey olmadı. İlk kez Türkiye, Parlamentodan bütçesini, Sayıştayın raporları olmadan geçiriyor. Kendilerine demokrat diyorlar, kesinlikle değil. Bu ülke, 19. yüzyılın karanlığına götürülmek isteniyor, biz de direniyoruz 21. yüzyılın aydınlığına gidelim diye. Totaliter bir yönetim var, her olay bir diktatörün iki dudağının arasında. 'Yolsuzluk soruşturması yapacaksınız, benim bakanlarımla ilgili yapacaksınız bana neden haber vermediniz' diyor. Sana sormak isterim, sen o bakanları neden hala orada tutuyorsun? Tutuyorsan sen de o yolsuzluğun bir parçasısın. AKP'ye oy veren bütün yurttaşlara sesleniyorum, siz de vergi ödüyorsunuz, sizin çocuklarınız işsiz, çocuklarınız arasında atama bekleyen öğretmenler var, o zaman dönüp bu iktidarı sorgulama gücünü kendinizde bulun. Kafanızdaki kalıpları kırın. Türkiye'nin temiz siyasete ihtiyacı var."
Karanlık dönemlerden Türkiye'nin kurtulması gerektiğini ve bunun için de güç birliğine ihtiyaç olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, küçük ayrıntılarda boğulunmaması gerektiğini söyledi.
Türkiye'yi karanlığa götürmek isteyen bir yönetim olduğunu da iddia eden Kılıçdaroğlu, "Devletin içinde çeteler var diyor. 11 yıldır bu ülkeyi yönetiyor ama dönüp kendini, bakanlarını sorgulamıyor. Bir aile şirketi mantığı ile Türkiye'yi yönetiyorlar. Buna izin vermememiz lazım" dedi.
Bir bakanın telefonla konuşurken, oğluna "sakın ha dikkatli konuş" demeyeceğini öne süren Kılıçdaroğlu, "Diyorsa arkasında bir şey var demektir. Hele hele bunu İçişleri Bakanı diyorsa çok daha önemli bir şey vardır" iddiasında bulundu.
Japonya'da "4 saat sular kesildi" diye belediye başkanının istifa ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, bakanların çocuklarının gözaltında olmasına rağmen istifa etmediklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Yolsuzluk haberleri gazetelerde, bakanlar halen koltuklarında. Yüzsüzlüğün bu kadarına samimi söylüyorum pes yani pes" dedi.
Olay ortaya çıktığında yanında bulunan arkadaşlarına "Allah kimsenin başına böyle bir şey vermesin" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Çocuğu yolsuzluk yapacak, kendisi bakanlık koltuğunda oturacak, altında kırmızı plakalı araçlar, bütün devlet emrinde, istediği gibi bakanlığı yönetiyor. Ya arkadaş sen daha ne istiyorsun? Doymuyor musun daha, devleti soymaktan bıkmadın mı daha? Ar damarı çatlamış birisi halkın yüzüne bakmaktan korkmaz. Hala koltukları işgal ediyorlar o koltuklar babalarının malı değil, sana oy veren milyonlar var. O milyonlara saygı gösteriyorsan o koltuklardan derhal ayrılman gerek. Artık bu iktidarın Türkiye'ye vereceği hiç bir şey yok. Demokrasi, özgürlükler konusunda bir şey mi verecek, devleti saydam mı yönetecek? Hayır. Parlamentoyu saygılı bir kurum haline mi getirecek? Hayır. Parlamento açıkken Kanun Hükmünde Kararname çıktı. Emin olun Kenan Evren yapmadı bunu. Hepimizin bütün bu gerçekleri bilmemiz ve anlatmamız gerekiyor. Her yurttaşın sorumluluğu var. Benim sorumluluğum var, bu ülkenin aydınının da üniversitesinin de sivil toplumkuruluşlarının da sorumluluğu var. Aydınlık bir Türkiye için hep birlikte mücadele edelim."
"Gezi olayları ayrı, bu olay ayrı"
Kılıçdaroğlu, kongreden ayrılırken gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Geniş kapsamlı bir kabine revizyonu söylentilerinin olduğunun hatırlatılarak, değerlendirmesinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "İsterse Bakanlar Kurulunun tamamı değişsin. Artık bu hükümet Türkiye'ye güven vermiyor. Yolsuzluğa bulaşan bir siyasal iktidarın Türkiye'ye güven vermesi mümkün değildir. Yolsuzluğu savunan, yolsuzluk dosyalarını kapatmaya çalışan bir Başbakan'ın Türkiye'ye verebileceği hiçbir şey yoktur" dedi.
Savcılar için engel getirildiğini, polis şeflerinin görevden alındığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Siyasal iktidar bütün ağırlığıyla, yasaların gereğini yapan polislerin üzerine abandı. Savcılar engellenmeye çalışılıyor, biz bu olayı takip ediyoruz" ifadesini kullandı.
Tüyü bitmemiş yetimin hakkının hesabının sorulması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Demokrasinin kuralı budur. Bu kışta evine kömür alamayan, ekmek götüremeyen var. Bunlar dolarları mezarlarıyla öbür dünyaya mı götürecekler? Birileri bunun hesabını sormayacak mı" diye konuştu.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone ile görüşmesinin hatırlatılarak, zamanlamasının dikkati çektiğinin söylenmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Daha önce ABD'den döndükten sonra böyle bir yemek yeme tarihi belirlenmişti ama bu tamamen tesadüfen o güne denk geldi. Yoksa bu olaylarla bağlantılı özel bir yemek değil" yanıtını verdi.
Büyükelçinin görüşmede "Yaşanları, Gezi olayları ile bağlantılı değerlendirmek gerekir" şeklinde bir açıklamasının gazetelere yansıdığının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır. Gezi olayları ayrı, bu olay ayrı. Gezi olaylarında insanlar demokrasi ve özgürlük istiyor. Burda da yolsuzlukların üzeri kapatılmak isteniyor. Birisi ak, birisi kara. Yakından uzaktan hiç bir ilgisi yok" değerlendirmesini yaptı.