Piramit Haber

Erdoğan: 'Maalesef yargının içinde de çürükler var'

Politika

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "HSYK'yı, onu da yargılayan, denetleyen bir mekanizma vardı. Biz dedik ki, demokrasi gereğini yapalım ve millete gittiğimizde Adalet Bakanlığının elinde olan bu yetkiyi kalktık devrettik. Orada yanlış yapmışız. Eğer şu anda Anayasa'yı değiştirecek bir güce sahip olduğumuz anda bu yetkiyi değiştirmek durumundayız. Çünkü kimsenin denetimsiz kalmaması gerekir" dedi.

Başbakan Erdoğan, Manisa'nın Salihli ilçesinde yapımı tamamlanan bazı eserlerin toplu açılışı dolayısıyla düzenlenen törende, halka hitap etti.

Erdoğan, 15 kalemde yaklaşık 44 trilyonluk eserin, hizmetin açılışını yaptıklarına işaret ederek, bunların arasında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan derslikler ile atık su arıtma tesisi, Salihli Köprülü Kavşağı, 500 kişilik öğrenci yurdu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının projelerini törenle hizmete aldıklarını ifade etti.

"Velev ki babamızın oğlu olsun" 

"Dün İstiklal harbini verirken içimizden nice kahramanlar çıktı. Kardeşlerim, canı pahasına bu milleti savundu ama içimizden ne acıdır ki hainler, ajanlar çıktı, düşmanla işbirliği yaptı" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu millet, bu topraklar 90 yıl boyunca nice operasyonlar geçirdi, nice ameliyata maruz kaldı, nice darbeler yaşadı fakat her seferinde güçlenerek çıktı, milletin kendisi oldu, hatta küllerinden doğan bir millet olarak geleceğe yürüdük. Onlar kinle, nefretle, bu milletin kanını emmek için planlar yaptılar, çeteler kurdular ama hepsi de en büyük makamdan döndü, makamların en büyüğünden döndü. Çünkü bu millet aziz bir millettir. Bu millet necip bir millettir. Bu millet özü doğru, sözü doğru, niyeti doğru bir millettir. Bizler 11 yıl boyunca milletimiz için çalıştık, bu ülke için, bu millet için gecemizi gündüzümüze kattık. Hiçbir bahanenin arkasına sığınmadık, hiçbir mazerete takılıp kalmadık önümüze çıkan engelleri sabırla, gayretle bir bir kaldırdık. Bu vatanın kaynakları bu millette kalsın istedik. Bu milletin zenginliklerini bu millet kullansın istedik. Yoksulun, yetimin, garip gurebanın cebine ekmeğine alın terine gözünü dikenlere taviz vermedik. Velev ki babamızın oğlu olsun, velev ki evladımız olsun, asla prim vermedik."

"Milli geliri 236 milyar dolar olan bir ülke yolsuzluk olmuş olsa 800 milyar dolara çıkabilir miydi?"

Başbakan Erdoğan, iktidarlarının, bugün büyük operasyonla, büyük siyaset mühendisliği teşebbüsüyle, karalama, iftira kampanyasıyla karşı karşıya olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

"Türkiye'yi kaosa, kargaşaya götürmeye çalışanlar, yurt içinden temin ettikleri maşalarla kara hem de kapkara propaganda yürütüyorlar. Niçin? Sebebi söyleyeyim, kardeşlerim, şimdi soruyorum Salihli'ye, milli geliri 236 milyar dolar olan bir ülke yolsuzluk olmuş olsa 800 milyar dolara çıkabilir miydi? Kişi başına milli gelir 10 bin 500 dolara çıkabilir miydi? Çünkü bu yılın mayıs ayında faizi, Cumhuriyet tarihinde en düşük seviyesine, nereye düşmüştü biliyor musunuz? 4,6, ama uluslararası kumpas, uluslararası şebekeler maalesef gezi olaylarıyla hemen bir anda faizin yükselmesi için düğmeye bastılar, şimdi de aynı oyun oynanıyor. Birilerinin faizden, faiz lobisinden bakın Salihli'de de bu lobilere dikkat edin, Salihli'de de faiz lobilerinin oyununa gelmeyin. Kardeşlerim bunlar, sülük; gerçekten işlevi çok önemli varlıktır ama bunlar sülük gibi değil, sülük kirli kanları emer, bunlar ise faydalı olanı, kime, vatandaşıma, onu emip alıyorlar. Vatandaşımın cebindeki emeğini alıyorlar. Acımasızca alıyorlar. İflasa gidenler böyle gidiyor. Benim çöken çiftçi kardeşim böyle çöküyor. Memurum, işçim faiz lobileriyle çöküyor. Hiçbir yatırım yapmadan, havadan milyarlarca lira kazanmasını engelledik, rantlarını kestik."

"Faiz lobisine gitmeyen para, benim sevgili vatandaşımın cebinde kaldı" 

Başbakan Erdoğan, iktidara geldiklerinde Merkez Bankasının rezervinin 27,5 milyar dolar olduğuna, iktidarları döneminde ise 136 milyar dolara çıktığına vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi bunlar bundan rahatsız olmaz mı? Geldiğimizde yüzde 45'ti, faiz sebebiyle olan bizim borcumuz. Şimdi nereye düştü, yüzde 13. Burada devletin kasasında kalan ne biliyor musunuz, 11 yılda, söyleyeyim size, 642 katrilyon. Bu kimin cebinde olacaktı? Eğer bu neşteri vurmasaydık tefecilere gidecekti, faiz lobisine gidecekti. İşte faiz lobisine gitmeyen para, benim sevgili vatandaşımın cebinde kaldı. Bundan anamuhalefetin başı, CHP'nin genel müdürü anlamaz, işine gelmez. Yavru muhalefetin başı da anlamaz. Onun da işine gelmez. Çünkü bunlar milliyetçiyiz derler, milli bankamız Merkez Bankasının hali ortadaydı, aldık biz buraya getirdik. Bunlar borçlandılar. Ne kadar? 23,5 milyar dolarla bize devrettiler. Biz ödedik. Bizim milletimize aşkımız vardı. Ödedik, ödedik artık bizim IMF'ye borcumuz kalmadı ve şimdi IMF bizden borç istiyor, 5 milyar dolar biz onlara borç veriyoruz. Ee nasıl oluyor bu? İşte yolsuzluklara bulaşmazsan olur ama yolsuzluklar içerisinde olsaydık olmazdı. Ondan sonra biz de giderdik IMF'nin kapısına, 'ne olur bize borç verin...' Elhamdulillah, biz o kapıları kapadık."

"Maalesef yargının içinde de çürükler" 

"Kardeşlerim, tutmuyor ve Allah'ın izniyle tutmayacak. Niye? Güneş balçıkla sıvanmaz" ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Öyle işbirlikçiler bu iş tutmaz. Bir tane savcı bulacaksın, diğerlerinin emir komutasında, yurt içinden yurt dışından el ele bir kumpas ve başsavcının açıklamasını duydunuz değil mi? 'Bir savcı olarak sen nasıl da medyaya belge, bilgi sızdırırsın' diye, duydunuz değil mi? Bu başsavcı bu ülkenin başsavcısı. Ben yargıda dürüst, samimi hakimleri, savcıları tenzih ederim. Ama şunu bilin ki maalesef yargının içinde de çürükler var. Yürütmenin yok mu, yürütmenin içinde de var. Bunları buldukça temizledik, biz temizliyoruz. Ama yargının da temizlemesi lazım. Bunu kim yapacak, HSYK'nın yapması lazım."

"Şimdi bakıyoruz ki HSYK yetkilerini farklı kullanmaya başladı" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Nedir o? İşte o Danıştay'a giden bir adli kolluk davasında bakıyorsunuz ki, HSYK hemen basşavcının açıklamasından sonra Anayasa'nın 138. maddesini çiğnemek suretiyle kalkıyor, Danıştay'ı baskı altına alıyor. Anayasa'nın 138. maddesini çiğnemektir bu. Burada bir yanlış yaptık. Nedir o yanlış? HSYK, onu da yargılayan, denetleyen bir mekanizma vardı. Biz dedik ki, demokrasi gereğini yapalım ve millete gittiğimizde Adalet Bakanlığının elinde olan bu yetkiyi kalktık devrettik. Orada yanlış yapmışız. Eğer şu anda Anayasa'yı değiştirecek bir güce sahip olduğumuz anda bu yetkiyi değiştirmek durumundayız. Çünkü kimsenin denetimsiz kalmaması gerekir. Yani bu ülkede başbakan denetlenecek, bakanlar denetlenecek, parlamento üyelerinin tamamı denetlenecek, bu beyler denetlenmeyecek. Demek ki olmuyor bu iş. Bunların da denetlenmesi lazım.
"Sen kimin savcısısın? Soruyorum"
 
Başbakan Erdoğan, ABD'de ve batılı ülkelerde hakim ve savcılarla ilgili sistemin farklı olduğunu söyleyerek, "Ama burada maalesef bakıyorsunuz ki, her şeyde ideoloji yatıyor" ifadesini kullandı.

Üniversitede okuduğu yıllarda marjinal grupların okullarda bildiriler, broşürler dağıttığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Şimdi bu savcı da aynen o militanlar gibi Adalet Sarayının önünde bildiri dağıtıyor. Sen kimin savcısısın? Soruyorum. Sen iddia makamısın. Kim adına? Millet adına. Sen nasıl böyle bir yanlışı yaparsın? Sen nasıl olur da masum insanlar hakkında dosya düzenler, yalan yanlış dosyaları kalkıp da medyaya sızdırarak o insanları gölgelemeye, onlar üzerinde kara bulutlar estirmeye kalkarsın? Böyle bir yetki olamaz. 

Şurada, 11-12 gün içinde bu ülkenin zararı 120 milyar dolar. Kim verecek bunun hesabını? Onun için ben buradan Salihli'ye, ekranlarından bizi izleyen milletime sesleniyorum; 30 Mart bir milattır. Kardeşlerim, bu hesabı en güzel şekilde millet soracak, millet. Uluslararası olan, ulusal olan tüm kurumlara millet bunun hesabını soracak. Buna var mıyız? Bunun için çalışmaya hazır mıyız? Yeni Türkiye'nin inşası için 90 gün çalışmaya hazır mıyız? Hiç endişe etmeyin. Evvelallah Türkiye bunları rahat rahat süratle sübvanse eder. O gücümüz var. Artık biz eski Türkiye değiliz, yeni Türkiye'yiz biz."

"Size rağmen yapacağız"

İktidara geldiklerinde 36 milyar dolar olan Türkiye'nin ihracatının 152,5 milyar dolara çıktığını ifade eden Erdoğan, "Yolsuzluğun olduğu bir ülke olsaydı Türkiye, 79 senede 6 bin kilometre bölünmüş yol yapıyorsun, 10 senede biz 17 bin kilometre bölünmüş yol yapıyoruz. Dedelerimiz, ecdadımız, İstanbul'un fethinde kadırgaları karadan yürüttü. Biz de Marmaray'ı denizin altından yürüttük, hamdolsun. Dedelerimizin 153 yıllık hayaliydi, biz bunu gerçeğe dönüştürdük. Bu inançla, azimle, kararlılıkla oluyor. Bu, 5,5 milyarlık bir yatırım. İşte bunu istemediler. Ama biz yaptık" değerlendirmesinde bulundu. 

Boğaza yapılacak üçüncü köprüye de tahammül edilemediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Onu da istemiyorlar, bu CHP'liler, marjinal gruplar. Karadan gidemiyorlar da, Boğaz'dan gittiler. Boğazdan gitmek suretiyle bunu durdurmak istiyorlar. Durduramazsınız, size rağmen yapacağız. Ama bunlarda yüz yok. Şu anda Marmaray'dan da geçiyorlar. Bu CHP'ye gönül verenlere de sesleniyorum, gelin siz bizimle olun. Peşine takıldığınız adamların böyle bir hedefi yok. Gelin, bizimle olun" diye konuştu. 

Helikopterden indikten sonra alana gelirken gördüğü kanalın Salihli'ye yakışmadığını, pislikle dolu olduğunu dile getiren Erdoğan, "Orada mikroptan başka bir şey ürer mi? Belediye ne iş yapıyor, niye bunu temizlemiyor? Bunun hesabını sormaya var mısınız?" diye sordu. Kendisinin belediye başkanlığından geldiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, "CHP pisliktir, kirliliktir, bunu böyle bilin. İstanbul'u da ben böyle devraldım. Çöp dağlarından, kirli havadan, susuz devraldım. Ama iki yılda susuzluğunu da giderdik, çöpleri kaldırdık, kirli havayı temizledik" ifadesini kullandı.

"CHP'nin genel müdürü gel de burayı gör"

İktidara geldiklerinde 9 ilde doğalgaz olduğunu, bugün ise bu sayıyı 72'ye çıkardıklarını anlatan Erdoğan, temiz hava istediklerini, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, özel sektör ve Manisa Büyükşehir Belediyesinin el ele vererek doğalgazı Salihli'ye de getireceğini belirtti. 

"Gelirken, ben o kanalın halini gördüm, 'eyvah, nedir bu hal' dedim. Şu rezilliğe bak. Bu belediye ne iş yapar? Onu temizlemek zor mu? Ama dert başka. Ey CHP'nin genel müdürü, gel de burayı gör" diyen Başbakan Erdoğan, Salihli'nin bir değişim ve dönüşüm yaşamasını istediklerini söyledi. 

Türkiye'nin milli uçağını, tankını, gemisini yapan bir ülke olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, bu saldırıların da bu nedenle yapıldığını söyledi. İstanbul'daki üçüncü köprüde raylı sistemin olacağını, Boğazın altından otomobillerin geçmesi için çift katlı bir tünel yapılacağını belirten Erdoğan, "Yeni bir ihaleye daha hazırlanıyoruz. O da biliyorsunuz, Kanal İstanbul. Karadeniz'i Marmara'ya bağlıyoruz. Bunu da istemiyorlar, çıldırıyorlar, kuduruyorlar" dedi.

"Kara tren gibi 'çuf, çuf, çuf' gidelim diyorlar"

Belediye başkanı olduğu dönemde Haliç'i temizlediklerini anımsatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Üçüncü havalimanı olayı var ya, sadece bizdekileri değil dışarıdakileri de çıldırttı. Halk Bankasına yapılan bu saldırı, diğer bankaları da ister istemez düşündürüyor. Şimdi burada, bu müteşebbisler, üçüncü havalimanını yapacak onlar, bakın onları da çağırıyorlar. Niye? Üçüncü havalimanını yapamasınlar diye. Böyle bir şey olabilir mi? Ben şimdi bu tür art niyetli olan savcılara sesleniyorum. Sizin vatanseverliğiniz nerede? Nasıl oluyor da siz bu insanların önünü yapıştırma bir, yaptığınız düzenlemeyle kesiyorsunuz. Bu insanlar böyle dev bir yatırımın içerisine giriyorlar, siz onlara bir kara leke atıyorsunuz. Böyle şey olabilir mi?

Hızlı trenler... Bunlar ne istiyor biliyor musunuz? Hani eskiden kara trenler vardı ya, 'çuf, çuf, çuf' giderdi. Hala böyle gidelim diyorlar. Ey CHP, sen öyle devam et, biz artık yüksek hızlı trenlerle gidiyoruz. Bakın, İZBAN'ı İzmir'de CHP'li belediye yapamadı, biz el attık, yaptık ve Manisa'ya bağlıyoruz. Yapamazlar. İnşallah çok daha büyüğü olacak. İnşallah Ankara'yı aynı şekilde bağlıyoruz, İstanbul'u İzmir'e bağlıyoruz biliyorsunuz. Şu anda Yalova-İzmit arasında, Topçular-Eskihisar arasında asma köprü hızla yürüyor. Yollar hızla devam ediyor ve inşallah İstanbul-İzmir arası 2 saat 45 dakika, bilemediniz 3 saate iniyor. Bunları biz yapıyoruz. Demir ağlarla Türkiye'yi örüyoruz, buna dayanamadılar." 
Salihli'ye bir yıldır şehit gelmediğine işaret eden Erdoğan, "İşte bundan rahatsız oluyorlar. Onlar istiyorlar ki şehit gelsin, sokağa dökülecekler, ondan sonra oradan oy devşirecekler, yaptıkları bu. Birkaç tane cam çerçeve indirenler, sokaklara dökülen o marjinal gruplar var ya, bunları özgürlük mücadelesi veren insanlar diye tanıtıyorlar. Kim? İşte CHP'nin genel müdürü. Ayıptır, ayıptır. Eline diline dursun. Esnafın, vatandaşın camını çerçevesini indirenler, işte şimdi Halk Bankasının camını çerçevesini indiriyorlar. Utanır insan utanır, bankanın camını çerçevesini indirenlere bunlar vatansever dilebilir misiniz? Bunlar hainlerin ta kendileridir. Bunların vatan millet diye bir derdi yok" diye konuştu.

Erdoğan, Halk Bankasının iktidara geldiklerindeki ederinin 1 milyar doların altında olduğunu anımsatarak, "Halk Bankasının şu andaki ederi 25 milyar dolar. Buraya durup dururken gelmedik. Bizden önce Halk Bankası görev zararı yazıyordu, Ziraat Bankası görev zararı yazıyordu. Vakıfbank görev zararı yazıyordu. Şimdi bu bankalar Avrupa'nın sayılı bankaları haline geldi. İşte faiz lobisi çalışıyor, nedir? Devletin bankaları güçlü olmasın. Halbuki Halk Bankasının bugün yüzde 49'u borsaya açık, yani halka açık, böyle bir durumda. Buna bile tahammül edemediler" dedi.

Erdoğan, İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un "Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez" şiirine atıfta bulunarak, Türkiye'de nifak tohumları ekmek isteyenlerin başaramayacağını ifade etti.

Bu milletin iradesine, büyümesine, yükselmesine Allahın izniyle hiç kimsenin pranga vuramayacağını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Komplo nereden gelirse gelsin, biz onu topyekun karşılayacak güçteyiz, tecrübedeyiz. Bizi kimse boyunduruğu altına alamayacak. Bizi kimse zincire vuramayacak. Kimse komplolarla uydurma operasyonlarla milletimin gözünü boyayamayacak. Sizin bugün hala dışarıdan aldığı emir ve talimatla manşetler atan, yalan haberler yapan medyanız varsa, bizim de milletimiz var, Allahımız var. Bunların algı operasyonları varsa, milletimin hakikati gören kalp gözü var. Bunların adliye önlerinde şov yapan savcıları varsa, bizim dili dualı yaşlılarımız, coşkulu kardeşlerimiz, hanım kardeşlerimiz, yürekleri bizimle çarpan annelerimiz, babalarımız, kardeşlerimiz var. Birilerinin bedduaları varsa bizim halis niyetlerimiz, hasbi dualarımız var, niyazlarımız var. Milletim müsterih olsun, içi rahat olsun. Ekonomimiz kaya gibi sağlam, istikrarımız kaya gibi sağlam, siyasetimiz, kadrolarımız kaya gibi sağlam."

"Onlar istifa etmedi, biz ihraç ettik"

Erdoğan, partiden istifalara ilişkin ise "Onlar istifa etmedi, biz ihraç ettik. Biz tedbirli kesin ihraç kararıyla disipline gönderdik. İşin metodu bu. Baktılar ki gidiyoruz, beylik bizde kalsın diye istifa etmek zorunda kaldılar. Bunların içerisinde bir tanesi bakan. Sen bakanken niçin bu uyarılarını yapmadın. Madem bir şeyler biliyordun o zaman niye konuşmadın, şimdi bülbül oluyorsun. Dürüstlük bu mu? Eğer bakan olarak kalsaydın bunları söyleyecek miydin? Onun için turnusol kağıdı gibi her şey belli oluyor ama biz her şeyi konuşmayız. Vakti saati geldiğinde iyot gibi onlar dışa çıkacaklar. Onlar AK Parti'nin gücü altında bir şeyler elde ediyorlardı. Eğer senin gücün varsa bağımsız olarak milletvekili olursun ondan sonra da konuşursun. Ama bağımsız milletvekili olmayıp genel başkanının arkasında, davetimize icabetle böyle bir şeye uyacaksın, ondan sonra da ihanet edeceksin. Onları artık biz milli iradeye, halkımıza havale ediyoruz ve bundan sonra da bu türler olduğu anda biz partimizin içinde tutmayız, anında kapıya koyarız. Çünkü bize onlar değil, bize millet yeter, millet" diye konuştu.

"Biz 2023'ün, 2071'in büyük Türkiye'sinin ekonomisini inşa ediyoruz"

11 yılda hafif bir rüzgarla yıkılacak ekonomi inşa etmediklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları dile getirdi:

"Biz basit spekülasyonlarla, vurguncuların komplolarıyla çökecek ekonomi inşa etmedik, biz 2023'ün, 2071'in büyük Türkiye'sinin ekonomisini inşa ediyoruz. Biz yeni Türkiye'yi inşa ediyoruz. Bu yeni Türkiye her türlü vesayetten kurtulmuş, birini sınıf bir demokrasiye kavuşmuş bir Türkiye olacak. Yeni Türkiye'de çetelerin, emirlerini dışarıdan alan maşaların, ajanlık, casusluk yapan örgülerin hükmü geçmeyecek. Kimsenin şüphesi olmasın, yeni Türkiye'yi sizlerle, milletimizle beraber, hep birlikte inşa edeceğiz. Kimse endişe etmesin, biz nice badireler atlattık, bunu da kolaylıkla atlatacağız. Milletimden en büyük dileğim, bizlere olan inancını, güvenini, desteğini kesmesin, dualarını bizden eksik etmesin."

Erdoğan, Türkiye'de Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Roman, Arnavut, Boşnak, herkesi, yaratılanı yaratandan ötürü sevdiklerini ve Türkiye'nin tek millet, tek bayrak ve tek vatan olduğunu vurguladı.

"Türkiye 780 bin kilometrekare ile tek vatan, kimse burada ameliyat yapamaz" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"O bölücü terör örgütü falan hepsi hikaye, hala bölmeye devam ederlerse, aynen bu şekilde devam ederlerse karşısında bizim milli irademizi görürler, gücümüzü görürler. Dördüncüsü tek devlet. Çıkmış birileri devlet kuracakmış. Sen kendinde misin, nerede geziyorsun, nerede dolaşıyorsun ya. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. İşte mesele bu. Bunu halledeceğiz, bunu başaracağız. bizim Rabiamız da bu."

Sıradaki Haber
Mobil Sayfaya Dön
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.