''Bu fakirin üzerinde 6 yıldır ısrarla durduğu bir şehir hastaneleri projesi vardır. Biz bu şehir hastaneleri projemizi ne yazık ki bürokratik oligarşi ve yargı sebebiyle hala hayata geçiremedik''
28 ŞUBAT'IN TÜRKİYE'YE MALİYETİ
Konya Ticaret Odası'nın Dedeman Otel'de düzenlenen 2012 Konya Ekonomi Ödülleri programında konuşan Erdoğan, Türkiye'nin yakın tarihte geçirdiği ekonomik süreçleri değerlendirdi. Erdoğan, "Bir ülkede ekonomi, demokrasi, iç ve dış politika, sosyal kalkınma birbiriyle ne kadar uyumlu ve paralel ilerliyorsa büyüme de o kadar istikrarlı ve o kadar güçlü olur. Biz bu gerçeğin aksi tecrübelerini geçmişti defalarca yaşadığımız için bunu dikkate alarak adımlarımızı atıyoruz. Son 10 yılda işte bu gerçeği yani bu uyumu, bu paralelliği çok yakın bir şekilde tecrübe etme fırsatını bulduk. Bakın 2007'de 27 Nisan'da yayınlanan e-bildiri sadece bir tasavvur safhasında kalmasına rağmen bizim o dik duruşumuzla birlikte bir tasavvur safhasında kalmıştır, faiz yoluyla yıllık Türkiye'ye onun maliyeti 2 milyar dolar olmuştur. Hükümet olarak bu bildiri karşısında dik ve sağlam durduk." dedi.
Türkiye'nin yaşadığı ihtilallere ve bunların ülkedeki etkisine değinen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye 27 Mayıs'ta, 12 Mart'ta, 12 Eylül'de ve 28 Şubat'ta anti demokratik girişimlere maruz kalmıştır. Bunların ağırlığını maalesef yıllar boyunca omuzlarda taşıdık. En son yaşanan 28 Şubat tüm Türkiye ile birlikte Türkiye'den çok daha ağır şekilde biliyorum ki Konya'ya zarar verdi. Konya'ya ağır bedeller ödetti." şeklinde konuştu.
12 Eylül'ü, çalkantılı 1990'lı, 28 Şubat sürecini yaşayan Konyalı sanayici ve esnafların bu süreçleri tecrübe ettiklerini anlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Eminim ki bu kardeşlerim benim ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaklardır. Bir kere biz Türkiye olarak su gerçekle yüzleşmek zorundayız. Bunu sorgulamak durumundayız, 28 Şubat ya da o dönemin aktörleri bu Konya'dan, bu Konyalı sanayiciden, tüccardan ne istediler? Hani o 5'li vardı biliyorsunuz. O 5'linin içinde kimler vardı? Güya sizler adına ortada gezip dolaşan STK'lar vardı. Ama onlar aslında sizlerin hakkını savunmak için ortada dolaşmıyorlardı. Onlar kendilerine verilen emirleri yerine getirmek için oradaydılar. Sadece Konya'dan değil, Gaziantep'ten, Denizli'den, Uşak'tan diğer Anadolu şehirlerinden bu adamlar ne istediler. Onları rahatsız eden neydi acaba? Bugün şöyle bir geriye dönüp baktığımızda bu soruların cevaplarını çok net olarak görüyoruz. Çünkü Konya'nın sanayicisi, tüccarı sırtını devlete dayamıyor. Siz orada üvey evlat muamelesi gördünüz, sadece üvey evlat muamelesi görmekle kalmadınız, sizler kendilerini öz evlat olarak görenler tarafından aynı zamanda kıskanıldınız. Sizler ucuz krediler almadınız, ucuz kredi alıp bunu batırıp hesabını vermeyenlerden olmadınız. Sizin suçunuz şuydu; Her sabah 'Bismillah' deyip fabrikanızın, iş yerinizin, dükkanınızın kapısını açtınız. Her akşam 'Elhamdülillah' deyip kanaat içinde o kapıları kapattınız."
"'BİSMİLLAH' SÖZÜMÜ SUÇ SAYMIŞLAR
Darbeleri İnceleme Komisyonu'nun raporlarından da bahseden Erdoğan, bir dönem kendisinin 'Bismillah' dediği için suçlandığını söyledi. Erdoğan, kendisi için hazırlanan suç lahiyalarında nasıl suçlandığını şöyle anlattı: "Hani şimdi komisyon raporları falan geliyor ya. Şahsım için şunu söylüyorlar: "Konuşmalarında 'Allah yardımcınız olsun' dedi, ya Allah Bismillah' dedi" Bunları benim için suç lahiyasına yazıyorlar. Kimler, artık anlıyorsunuz. Şimdi ben bir kere daha diyorum 'Elhamdülillah'. Yeter ki bizim suç lahiyamız bunlarla dolu olsun. Benim Konyalı kardeşim kendi yağıyla kavruldu, kendi imkanlarıyla var oldu. Gücünüzü kendi şehrinizden, kendi toprağınızdan, kendi inanç değerlerinizden aldınız. Çok da başarılı oldunuz. Bütün olumsuzluklara rağmen adeta çölün ortasında vahalar yaşattınız. Devletin o öz evlatlarına rağmen siz burada ürettiniz. Aldınız, sattınız, ihracat yaptınız, yoksullara ekmek kapısı yaptınız. İşte onları rahatsız eden bu oldu. Kanaat onları rahatsız etti, çünkü onlar iştahsızdı. Tahammül ve tevekkül onları rahatsız etti. Azminiz, kararlılığınız, inancınız onları rahatsız etti. Sizin burada milletin desteği ve hayır duasıyla büyümeniz onları rahatsız etti. Ve şimdi yatırımlar alabildiğine gidiyor."