TOBB'a, bugün başlayacak genel kurulunda başarı dileyen Erdoğan, "69. Genel Kurul’un TOBB için, ekonomimiz için, ülkemiz için, demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan temenni ediyorum. Bugüne kadar TOBB’un tüm genel kurullarına özellikle katılmaya, genel kurullar vesilesiyle sizlerle sohbet etmeye, sizlerle istişarelerde bulunmaya çok büyük özen gösterdim. Yüksek Askeri Şura toplantımızı gerçekleştireceğimiz için genel kurul açılışında bir arada bulunmayacağız" diye konuştu.
Erdoğan, TOBB genel kurullarının Türkiye ekonomisinin nabzının attığı, ülkenin gerçek gündeminin fotografının çekildiği ve manzaranın net şekilde ortaya konulduğu bir özellik ihtiva ettiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Sizler, Türkiye’nin aslında gerçek gündemini, Türkiye’nin değişimini dönüşümünü, 81 vilayette en yakından, en sıcak şekilde izleyen ve hisseden bir kesimi teşkil ediyorsunuz. Hükümet olarak sizlerin görüş, öneri ve eleştirilerine çok büyük değer verdik. 10,5 yıl boyunca attığımız her adımda, her reformda TOBB başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarımızla her zaman istişare halinde olduk . Şunu açık yüreklilikle ifade etmek isterim, Türkiye’nin bugün elde ettiği başarılarda, tarihi seviyelerde, kaydettiği tüm rekorlarda sizlerin emeği var, sizlerin katkısı var, sizlerin alın teri var. Türkiye’yi büyüttüğünüz için, Türkiye’yi demokrasisiyle, ekonomisiyle bugünlere taşıdığınız için, yatırımlarınızla ihracatınızla verginizle Türkiye’yi bu seviyelere ulaştırdığınız için her birinize şahsım, ülkem, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. 10,5 yıl içinde Türkiye’deki istikrar, güven ortamının ne anlama geldiğini, ne ifade ettiğini en iyi anlayan, en iyi değerlendiren hiç kuşkusuz sizler oldunuz, iş dünyamız oldu.”
"Eğer ekonomideki kazanımlarımızı koruyacaksak demokrasiye sahip çıkacağız"
Hukuktan, insan hak ve özgürlüklerinden, iç barıştan, kardeşlikten, istikrar ve güven ortamından en küçük bir geriye gidişin doğrudan ekonomiyi etkilediğini, ülkeyi etkilediğini ve bugün gelinen noktaya çok zor şartlar aldıkta ulaştıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"10,5 yıl boyunca Türkiye'yi bu seviyelere taşımak için neler çektiğimizi, ne badireler atlattığımızı, nasıl kararlı mücadele verdiğimizi sizler de çok iyi biliyorsunuz. Eğer bir kez taviz vermiş olsaydık inanın bugünlere ulaşamazdık. Eğer bir kez boyun eğmiş olsaydık inanın Türkiye'yi böyle 3 kattan fazla büyütemezdik. Hukukun zorlanması karşısında, provokasyonlar karşısında, tahrikler, tuzaklar, saldırılar karşısında en küçük bir zafiyet göstermiş olsaydık inanın bugün Türkiye'yi dünyanın parlayan bir yıldızı konumuna yükseltemezdik."
"Biz, 76 milyonun tamamımın hükümetiyiz, seven sevmeyen fark etmez"
TOBB'un, demokratik hassasiyet konusunda 10,5 yıl boyunca üzerine düşeni yerine getirdiğini, bundan sonraki süreçte de genel başkanından üyesine kadar tüm TOBB mensuplarının demokrasi konusunda çok duyarlı olacaklarına, kazanımlara en güçlü şekilde sahip çıkacaklarına yürekten inandığını ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Herkes bizi sevmek zorunda değil. Bunu samimi söylüyorum. Böyle bir mecburiyet yok. Herkes partimizi, politikalarımızı, icraatlarımızı, duruşumuzu, tavrımızı sevmek, beğenmek, onaylamak zorunda değil. Böyle birşey yok, olamaz. Biz, 76 milyonun tamamımın hükümetiyiz. Seven sevmeyen fark etmez. Her zaman söylüyorum: Biz, bu millete efendi olmaya değil, bu millete hizmetkar olmaya geldik. Bizler 76 milyonun tamamının memnun olacağı politikalar üretmekle kendimizi mesul görüyoruz. Ama yüzde 100 herkesi memnun etmek mümkün mü? O da mümkün değil ama biz bu niyetle adımlarımızı atacağız. Temennimiz odur ki niyet hayır olduktan sonra, akibet de hayır olur. 76 milyonun fertleri arasında hiçbir ayrım yapmak, asla. Batı ne hizmet alıyorsa doğu da o hizmeti alacak. Kuzey ne hizmet alıyorsa güney de o hizmeti alacak."
Seçimin olduğu ortamda diktatörlük olmaz, oradan zulüm sadır olmaz"
"Sandık demokrasinin namusudur, sandık demokrasilerde hesap sorma makamıdır, sandık demokrasilerde çıkış yoludur, emniyet supabıdır, demokrasinin bizatihi teminatıdır" diyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ancak ben şunu da kabul ediyorum: Sandık kazananı belirlemekten çok, kimin kaybettiğini belirleyen bir demokratik araçtır. Kazanan zaten ülkenin tamamıdır, orada hiçbir şüphe olmaz. Sandıktan çıkan hükümet zaten ülkenin tamamının hükümetidir. Sandık sonucundan asıl ders çıkarması gereken kazanan değil, kaybeden olmalıdır. Kaybeden nerede hata yaptığını, nasıl hata yaptığını, milletin teveccühünü neden göremediğini enine boyuna ölçüp biçmeli, bir sonraki seçime de ona göre hazırlık yapmalıdır.
Ben sandıkta kazandım her şeyi yaparım, biz buna da karşıyız. Asla buna prim vermedik, asla prim vermeyiz. Ne aldık? Yüzde 50. Acaba diğer yüzde 50'nin içinden daha ne kadar alabiliriz, biz bunun hesabını yapmaya başlarız. Çünkü sandıkta kazanan milletin tamamıdır. Biz de 76 milyonun partisiyiz, 76 milyonun hükümetiyiz. Ancak ben sandıktan çıkamadım, çıkamıyorum diyerek başka yollara tevessül etmek gayrimeşrudur, demokrasi dışıdır, milli iradeye, milletin tercihine de tamamen aykırıdır. Yani çoğunluğun azınlığa hükmetmesine hep birlikte karşı çıkacağız, karşı duracağız. Ancak Türkiye'de 10 yıllar boyunca yaşandığı gibi azınlığın çoğunluğa hükmetmesine, baskı kurmasına, dayatmalar yapmasına demokrasi adına hep birlikte karşı duracağız."
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan diğer başlılar şöyle:
-"Biz demokrasiyi koruyamazsak onu daha da yüceltemezsek bu ülke geriye gitmeye mahkumdur. Demokrasinin güç kaybettiği bir ortamda, unutmayın, seçkinler kazanır, imtiyazlılar, belli çevreler kazanır ama çoğunluk kaybeder. İşte bundan dolayı demokrasiyi, hukuku, en önemlisi de istikrar ve güven ortamını en güçlü şekilde muhafaza etmek zorundayız. Bu ülkenin her bir ferdi, özellikle sivil toplum örgütleri, TOBB gibi büyük kurumları demokrasi konusunda hassasiyetlerini bugüne kadar korudukları gibi korumalı ve daha ileri noktalara taşımalıdır."
-"Kimin ne rahatsızlığı varsa neyi beğenmiyorsa neyi onaylamıyorsa bunu hukuk dairesinde, demokratik haklar dairesinde, en önemlisi de sandıkla dile getirmek zorunluluğu vardır. Dağda ya da şehirde, meydanları işgal ederek ya da sokakları terörize ederek demokratik hak, talep dile getirilmez. Bu demokrasiye sadece zarar verir, demokrasiye açık tehdit oluşturur. Bu milletimize de ülkemize de kaybettirir. Demokrasinin tehdit altında olduğu bir ülkede hiç kuşkunuz olmasın ekonomi de tehdit altında olur."
-"Sermayenin renklere, kategorilere ayrılmasına asla göz yummayız. Biz 76 milyonun, her bir ferdine olduğu gibi iş dünyamızın her bir kurumuna da eşit mesafede olduk. Böyle olmaya da devam edeceğiz."
- "Türkiye ekonomisi için taş üstüne taş koyanın bizim gönlümüzde müstesna yeri vardır ama birileri de yolsuzluk yapıyorsa kusura bakmasınlar orada da herhangi bir ayrıma gitmeden gereğini yaparız. Kimse de onu farklı yere çekmesin. Varsa bir yanlış gereği yapılır."
- "Bankalara ihtiyacımız yok mu, finans kuruluşlarına ihtiyacımız yok mu? Var. Onların dasizlere ihtiyacı var. Bu mekanizmayı değerlendireceğiz. Bu bir zulüm aracı olmamalı."
- "Türkiye ekonomisi üzerinde, demokrasimiz üzerinde oynanan oyunlara asla aldanmayacağız. Fitneyi, nifakı, ayrışmayı, çatışmayı asla ve asla yanımıza yaklaştırmayacağız."