Kılıçdaroğlu'na yazılan mektupta şu ifadelere yer verildi; "Bugünlerde barış için ‘çözüm' süreçleri konuşuluyor. Başta destek verdiğiniz bu ‘çözüm süreci'ne karşı son dönemlerde farklı bir tutum sergilediğiniz algısı oluştu. Hükümetin, muhalefete ‘yeterli' bilgiyi vermemiş olması, gelişmelerin şeffaf yürümemesi, çözüm sürecinin önünde durmayı gerektirmez. Aklımızın ve vicdanımızın sesine kulak verelim. Yüz yıllardır ağır bedellerin ödendiği bu coğrafyada son 30 yılımız ne yazık ki çok kanlı geçti. Dersimliler olarak sizin ve Genel Başkanı olduğunuz CHP'nin, barış sürecini engelleyen bir imaj yarattığını düşünüyoruz. Hem Dersim Katliamı tartışmalarında hem de milliyetçilik tartışmalarında kamuoyu önünde iyi fotoğraf vermediğinizi de izliyor ve görüyoruz. Bütün bunlardan büyük endişe duyduğumuzu bilmenizi istiyoruz."
Dersimliler olarak Kılıçdaroğlu'nu sürekli takip ettiklerini belirten sanatcı ve aydınlar, "Yeryüzünün bu parçasında, Dersimliler olarak, sizi her gün izliyor, dinliyor ve okuyoruz. İstedik ki, bir de siz bizi dinleyin, gökyüzüne salınmış çığlığı duyun. Dağa taşa, kurda kuşa, insanım deyip elini vicdanına koyanlara ayandır ki toprağımız sayısız acılara tanıklık etti, insansızlaştırıldı, ormanlarımız yakıldı, ekmeğimiz karneye bağlandı, 1938 katliamından geriye kalan nüfusumuzun yarısı dört bir yana dağıtıldı. Bir halk ki hâlâ Pepug kuşu gibi paramparça bir yürekle dolaşıyor atlasları." şeklinde açıklama yaptı.
DOĞDUĞUMUZ BU YERLER ARTIK ‘SAVAŞ COĞRAFYASI' OLMAKTAN ÇIKSIN
İnanç yerlerinin barajlara boğulduğunun hatırlatıldığı mektupta çatışma ortamın sona erdirilmesine gerektiğine dikkat çekilerek şunlar söylendi: "Dünyanın sayılı vadilerinden biri olan Munzur, Harçik ve Pêri Vadileri, barajlar marifetiyle kendi sularında boğulmak üzere. Düzgün Baba, Sultan Baba, Munzur Baba ve nice ziyaretgâhımız sazdan ve sözden mahrum. Dilimiz UNESCO kayıtlarına göre yok olmak üzere. Göçmen kuşlar gibi dünyaya dağılmış insanlarımız; köylerine, ormanına, dağına ve rüzgârına dönmek isterler. Ama biliyorsunuz ki ölüm kapımızdan ayrılmadı hiç. Hani ‘Dersime Sefer Olur, Zafer Olmaz'mış ya. Bu anlamda Hızır Paşalar'ın seferleri de bitmedi hiç. Virane bir yurda döndürüldü topraklarımız. Sizin de bildiğiniz dillerimiz var orada, her kimlikten. Sizin de bildiğiniz dualarımız, ibadetlerimiz, itikatlarımız var orada, her inançtan. Yok sayılmaksa, sayıldık yeterince. Kovulmaksa kovulduk. Acı çekmekse, çektik. Doğup, büyüyüp yaşadığımız o yerler, artık ‘savaş coğrafyası' olmaktan çıksın istiyoruz. Çocuklarımıza korkusuz ve kaygısız bir yurt bırakmak istiyoruz."
BARIŞI ENGELLEYEN BİR İMAJ ÇİZİYORSUNUZ
Belediye başkanları, aydın ve sanatçılar, son günlerde barış için çözümlerin konuşulduğuna dikkat çekilen açıklamada Kılıçdaroğlu'na, "Bu günlerde barış için ‘çözüm' süreçleri konuşuluyor. Başta destek verdiğiniz bu ‘çözüm süreci'ne karşı son dönemlerde farklı bir tutum sergilediğiniz algısı oluştu. Hükümetin, muhalefete ‘yeterli' bilgiyi vermemiş olması, gelişmelerin şeffaf yürümemesi, çözüm sürecinin önünde durmayı gerektirmez. Aklımızın ve vicdanımızın sesine kulak verelim. Yüz yıllardır ağır bedellerin ödendiği bu coğrafyada son 30 yılımız ne yazık ki çok kanlı geçti. Barışı hiç konuşamadık. Şimdi başta Kürt halkı olmak üzere, savaştan payına düşen acıları alan her kes umutlanmak istiyor. Bunu hep birlikte yaşıyor ve görüyoruz zaten. Dersimliler olarak sizin ve Genel Başkanı olduğunuz CHP'nin, barış sürecini engelleyen bir imaj yarattığınızı düşünüyoruz. Hem Dersim Katliamı tartışmalarında hem de milliyetçilik tartışmalarında kamuoyu önünde iyi fotoğraf vermediğinizi de izliyor ve görüyoruz. Bütün bunlardan büyük endişe duyduğumuzu bilmenizi istiyoruz. İçinde yer aldığınız ve bugün Genel Başkan olarak başında olduğunuz fikriyatın, Türkiye gerçeklerini yok saymakla bugünlere gelindiğini ve bunun Türkiye'ye çok pahallıya ve büyük acılara neden olduğunu kendiniz de bilmektesiniz zaten. Değişen dünyada, değişen Türkiye'nin iklimini barıştan yana büyümesi için çaba ve katkılarınızı bekliyoruz."
BARIŞA BİR ŞANS VERİN
Dersim olaylarında 1938 acısını yaşamış bir insan olarak barışa bir şans vermesi gerektiğinin altının çizildiği açıklamada şöyle devam etti: "İnanın barışın sonuçları, savaş kadar yıkıcı değildir. Eğer inanılırsa ve çaba sarf edilirse, barış mümkün olur. Sizden ve başında bulunduğunuz partiden gayret göstermenizi istiyoruz. Bunu da başta kültürümüzün bir parçası olan Dersim için, sonra da Türkiye'de yaşayan halklar için yapın.Barış insani ve vicdani bir çığlıktır. Bir Dersimli, bir Alevi ve 1938'in acısını yaşamış toplumun bir ferdi olarak, barışa bir şans verin. Yoksa ne tarihin ne de 1938'de toprağa verdiğimiz insanlarımızın vebalinden kurtulamayacağınızı bilmenizi isteriz.
İMZACILAR
"Edibe Şahin (Tunceli Bld. Bşk.) Cevdet Konak (Hozat Bld. Bşk.), Tekin Türker (Mazgirt Bld. Bşk.), Kenan Çetin (Pertek Bld. Bşk.), Aynur Doğan, Celalettin Can, Ferhat Tunç, Hasan Sağlam, Kazım Genç, Erdoğan Emir, Umut Hozatlı, Ali Çalışkan, Aysun Karadoğan, Bülent Akdağ, Dilara Bıçakçı, Emir Ali Yağan, Ergin Doğru, Hasan Ali Kılıç, Hüseyin Ayrılmaz, İbrahim Karakaya, Kubilay İğit, Mesut Özcan, Nesimi Aday, Resul Yıldız, Sinan Kırmızıçiçek, Yalçın Çakmak, Ahmet Can Akyol, Ali Ekber Coşkun, Barlas Beyaztaş, Ercan Geçgin, Hatice Altınışık, Eylem Yüksel, Hüseyin Elçi, İsmet Demirdöğen, Makbule Çerimli, Metin Kılıç, Nimet Tanrıkulu, Sayme Koşar, Tevfik Taş, Yaşar Kılavuz, Akın Yanardağ, Aslan Sultan, Belgin Cengiz, Cemal Taş, Kemal Yüksel, Fadıl Öztürk, Heval Ali, Hüseyin Özan, Mehmet Çakmak, Murat Işık, Nihat Öz, Selman Yeşilgöz, Gürbüz Solmaz, Ali Baran, Aydın Öztürk, Burhan Gündoğan, Cemil Koçgiri, Doğan Munzuroğlu, Özgür Fındık, Hüseyin Aygül, Hüseyin Şahin, Kemal Mutlu, Mehmet Çetin, Mustafa Yerlitaş, Nihat Sarı, Özgün E. Bulut, Vedat İlbeyoğlu, Mazlum Doğan.